Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tanrısal şeyler Tanrı'nın meselesidir; insani şeyler ise inssnın ... Benim meselem, ne tanrısaldır ne insani; hakikat, iyilik, adalet, özgürlük vs. de değildir, sadece ve sadece Benim olandır ve genel olmayıp, tıpkı benim biricik olduğum gibi, o da biriciktir. Benim için Benden daha önemlisi yoktur!
Sayfa 18 - Kaos YayınlarıKitabı okuyor
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Reklam
Michelet sorar: Nedir devrim? Ve şöyle verir yanıtını: Hakseverliğin tepkisi, ebedi adaletin gecikerekte olsa yerini bulması, tanrısal yardımın yerine geçerek, adalet hüküm sürmeye başlar onunla.
Sayfa 208Kitabı okudu
Kanun adını verdiğimiz bu insani kurul ve adalet adı verilen Tanrısal niteliği insanoğlu bir huşu ile duyuyordu.
Sayfa 123
Merhamet adaleti yumuşattığı zaman Dünyasal güç tanrısal güce yaklaşır. Bu yüzden Yahudi, dileğin adalet olsa bile, Dikkate al söylediklerimi: Adalet uygulanacak olsa Hiçbirimiz kurtulamazdık. Dua ederken hep merhamet dileriz, Yine bu dua sayesinde merhametli olmayı öğreniriz.
♤Ama seküler varlığın başka bir yönü daha var. Kendini ger­çekleştirme adına, Tanrı’nın ölümünü arzulayan insan, kendi­sinden de fazla ümitvar değil. Camus, bu emin oluşun çok uza­ğında durmakta. "Adalet adına Tanrı inkar edildi, fakat Tan­rı fikri olmadan adaletin kendinden bahsetmek mümkün mü­ dür?" diye soruyor Camus. Tanrı'ya meydan okuyan insan, değerlerini tanrısal değer ola­rak ilan edip, kendi standartlarını Tanrı'nın yerine koymakta­dır.
Reklam
Yeni üretimin güçleri onları kullanan burjuva biçimi daha şimdiden aşarlar; ve üretici güçler ile üretim tarzı arasındaki bu çatışma, örneğin ilk günah ile tanrısal adalet arasındaki çatışma gibi, insanların kafasında doğmuş bir çatışma değildir: Olgular içinde, nesnel olarak bizim dışımızda, hatta kendisine neden olan insanların istenç ve eyleminden bile bağımsız biçimde varolan bir çatışmadır . Modern sosyalizm, bu gerçek çatışmanın düşüncedeki yansımasından, her şeyden önce bu çatışmadan acı çeken sınıfın, işçi sınıfının beyinlerinde, fikirler biçimi altında yansımasından başka bir şey değildir.
Sayfa 68 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Tanrısal Adalet
Adalet ananın emeli, insanın ameli, babanın temelidir…
Sayfa 53 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Bana kötülerin çekecekleri eziyetler sonsuz mu olacak diye sormayın. Bunu da bilmiyorum. Hem benim gereksiz soruları yanıtlamak gibi boşuna bir merakım da yok. Kötülerin ne olacakları benim için önem taşıyor mu? Onların yazgısıyla pek ilgilenmiyorum. Bununla birlikte, sonsuz eziyetlere mahkûm edileceklerine güçlükle inanıyorum. Eğer tanrısal adalet öç alıyorsa, bu dünyada alsın.
"Merhamet zorla olmaz; Gökten süzülen yağmur gibi iner düştüğü yere. Kutsallığı iki yönlüdür: Hem vereni kutsal kılar, hem alanı. En yüce kişilerde en giiçlüdür; Tahtında oturan hükümdara Tacından daha çok yaraşır. Dünyasal gücün Tanrısal güce en yakın hali, Adaletle merhametin uzlaşmasıdır. O halde Yahudi, adalet istiyor olsan da Şunu unutma: Adalet uygulanacak olsa, Hiçbirimiz kurtulamazdık."
Reklam
Ünlü mağara mitosunda Platon insanın yeryüzündeki yaşamının karanlık ve belirsizliğini anlatmıştır. o yalnızca ezeli gerçeklerin ma- ğara duvarındaki titrek ışıldamalarını algılar. Ancak insan, zihnini Tanrısal ışığa alıştırmakla gitgide bu döngünün dışına çıkarak aydınlanma ve özgürlüğe ulaşabilir. Platon, yaşamının sonraki dönemlerinde bu ezeli
Bilmiyor değiliz, tüm kiliseler bize karşı. Bir yere varmayı çok isteyen bir yürek durasıza yan çizer, tüm kiliseler de ister tanrısal, ister siyasal olsunlar, durasıza göz dikerler. Mutluluk ve cesaret, gündelik ya da adalet, onlar için ikincil amaçlardır.
Avrupa tini, tüm insanlıkla birlikte Tanrı’ya karşı savaşabileceğine uzun zaman inandıktan sonra, şimdi ölmemek için insanlara karşı savaşmak gerektiğini seziyor. Ölümün karşısına dikilerek insan türü üzerine yaman bir ölümsüzlük kurmak isteyen başkaldırmışlar, şimdi kendi elleriyle öldürmek zorunda kaldıklarını görerek ürperiyorlar. Ama gerilerlerse ölmeyi, ilerlerlerse öldürmeyi kabul etmeleri gerek. Kaynaklarına yüz çevirip arsızca kılık değiştirmiş başkaldırı özveriyle öldürme arasında gidip geliyor her düzeyde. Bölücü olacağını umduğu adaleti güdük bir adalet olup çıktı. Tanrısal iyilik ülkesi yenildi ama adalet ülkesi de çöküyor. Bu umut kırıklığı öldürüyor Avrupa’yı. Başkaldırı insan suçsuzluğunu savunuyordu ama işte kendi suçluluğu karşısında katılaşmış. Daha tümlüğe doğru atılır atılmaz, en umutsuz yalnızlık düşüyor payına. Topluluğa katılmak istiyordu ama yıllar boyunca, birer birer, birliğe doğru yürüyen yalnızlığı toplamaktan başka umudu kalmadı artık.
"Gözyaşı beldesine benden gidilir; sonsuz ıstıraba benden gidilir; cehennemlikler arasına benden gidilir. Adalet rehber olmuştur Ulu Yaradan'ıma; ben göksel kudretin, tanrısal hikmetin ilk ve aşkın eseriyim. Benden önce yaradılan hiçbir şey yoktur ki sonsuz olmasın, ve ben de sonsuz olarak varım. Ey burdan içeri girenler! Bütün umutlardan vazgeçin!"
536 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.