“İntikam hiçbir zaman düz bir çizgi değildir, bir ormandır. Ve ormanda olduğu gibi yolunu kaybetmek kolaydır. Kaybolmak geldiğin yolu unutmaktır.”
(Kill Bill Vol.1, 2003, Quentin Tarantino)
MÖ 280 ve MÖ 279 yıllarında Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus Roma’ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder.
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ 🇹🇷
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
... memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. 🇹🇷🕊️
tdk.gov.tr/genel/ataturkun...
#Mustafa Kemal Atatürk
Bilmeyenler öğrenir, bilenler yapmaz, unutanlar da anımsar dilerim.. 📌📓⁉️
“İntihal (TDK: aşırma), bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması. İntihal bir tür sahtekârlık ve hırsızlıktır.
Başlıca türleri:
-Alıntı ifadeler ve fikirler için kaynak göstermemek.
-Ödünç alınan ifadeleri tırnak içinde yazmamak ve kaynak göstermemek.”
tr.m.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ntihal
Derdi olan Yazar “İskender PALA” ve “Karun ve Anarşist”
“İskender Pala” Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği ender ilim insanlarındandır. Nerdeyse tamamen unuttuğumuz ve kültür dünyamızdaki en önemli kaynaklarımızdan olan “Divan Edebiyatı”na yeniden ruh vermiştir. Kendisi aynı zamanda “Divan Edebiyatı” alanında son yıllarda çığır açmış bir
Ülkü...
TDK diyor ki: "Amaç edinilen şey, ulaşılmak istenilen şey, ideal.
Altında ise örnek olarak Atatürk'ün sözü: "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür."
İnsanlar yeryüzünde bir amaç edinmeden, bir hedef koymadan ne kadar var olabilir ki?
Her milletin,
Aşk, hürriyetimizin kendi kendisine zincir vurmakta serbest olması ve bu zinciri vurmasıdır. O halde aşk, sebeplilik vizesini kendi içinde bulan ve kendi kendini esir alan bir hürriyettir.
Aziz Nesin'in şiir kitabında olduğu gibi, içimden geçenleri hemen yazdığım ikinci kitap. Şiir kitabı olmasının avantajı belki de :)
Yine dal derinlere...
Git...
#41665330
Yaptığımız günlere...
Dolanır da dolanırdık tüle, perdeye. Olmayan çayları içerdik "filmlerdeki gibi" kibarca. Olmayan kapıları
Bilirsiniz kimdir Murtaza? Kimdir Kolağası Hasan Bey? Bilmezsiniz? Alsa idiniz kurs, görse idiniz sıkı terbiye amirlerinizden bilirdiniz kimdir Murtaza hemda Kolağası Hasan Bey.
Şu anda "yukarıda Allah, Ankara'da devlet, hemda hükümet, burda da ben!" zehirlenmesi yaşıyorum. Üstelik işin içine Kolağası Hasan bey de karıştı, kurtarın
Rahman ve Rahim Tanrı Adıyla...
Böyle başlıyor eser. Ve ben de böyle başlamak istedim incelememe. Zira işlerin en hayırlısı O'nun adıyla başlananlar. En başta da okumak...
Son yıllarda sahaftan kitap almaya merak sardım. Bu kitap da öyle buluştu kitaplığımla. Ve fark ettim ki içinde bir adet kurutulmuş çiçek... Kim bilir ne duygularla
Cumhuriyet dönemi yazarlarımızdan olan Tarık Buğra, Küçük Ağa adlı eserini, hakim (ilahi) bakış açısıyla kaleme almıştır.
Yazar yapmış olduğu tasvirlerle olayın, okurların gözlerinin önünde canlanmasını sağlamıştır.
Konusu:
Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti, eski gücünü kaybetmeye başlamış, isyanlar ve işgallerle zayıf duruma düşmüştür. Kitapta bir Anadolu kasabası, olan Akşehir'den yola çıkılarak, kurtuluş mücadelesinin bir bölümü anlatılmaktadır. Olaylar Akşehir'in bir kasabasında başlar ve gelişir.
Ben bu kitabı okurken başlarda sıkıldım.
Ama kitaba devam ettiğimde kendimi kitabın içerisindeymiş gibi hissettim. Yazar duygularını öyle bir işlemiş ki, siz o duyguları yaşıyorsunuz...
Yeri geldi sinirlendim, yeri geldi ağlamaklı oldum, yeri geldi güldüm.Kitapta yaşadığım tek sıkıntı anlamını bilmediğim kelimeler ile karşılaşmamdı.Kitabı okurken yanınızda sözlük ya da internetteki TDK'den yararlanmanızı tavsiye ederim.
KEYİFLİ OKUMALAR...
Küçük AğaTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20159,9bin okunma
Söz kime ait bilmiyorum ama bunu yapın...
~Bir iletişim engeli olarak öğüt vermek~
Taş sektirme ustası biraz da kasabalılar tarafından yargılanmaktan, akıl verilmekten yorgun. Onlara yakın olamamasının bir sebebi de bu. Onlarla konuşmaya, sevinçlerine ortak olmaya çalışıyor ama kendi sevinçlerini eleştiren bu kasabalılarla aynı frekansta
1- Çikolata değil çiklot
2- Çikolata değil çikolot
3- Çikolata değil çokoloto
4- Tabi değil tabe
5- Çok değil çiok
6- Ben değil bne
7- Seviyorum değil sefiyom (sevgiliyse seviyorum doğrudur)
8- Bir şey yok değil bişi yoğ
9- Bakacağım değil bakem
10- Aşkım değil aşqem
11- Nasılsın(ız) değil
Normal şartlarda buralara adım atmayacaktım, yeni yıla yeni bir düzen ile girecektim, kpss'den başımı kaldırmayıp bu uygulamaya sadece yan gözle bakacaktım, normal şartlarda. Bu aralar normal olamamam dışında bir problem yok.
Dün akşam oturup kitabı bitirince birilerinin bundan faydalanmasını istedim. Başta; ebeveyn olanlar, ebeveyn olamayıp
Zellenbur’un Sıradan Bir Günü. Öylece bakıyorum kitaba. Kapağında tipsiz bir mendebur. Elinde üç başlı mızrağı trident. Poseidon'dan mı çalmış ne? Yoksa bu mızrağı okurlara saplayıp