Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
FAST FOOD LOKANTALARDA YEMEK YİYEBİLİR MİYİM?
Çoğunlukla Islâm toplum yapısına uymayan lokanta- ları ilgilendiren bir soru olarak düşünebiliriz. Burada üç temel özellik söz konusudur. Birincisi et ve kümes hayvanının bizatihi kendisidir. İkincisi ayıklama ve hazırlama metodudur. Üçüncüsü ise yemeği şekillendirmek için kullanılan diğer maddelerdir.
Mekke'nin Fethi kutlamalarını belli bir yere kadar kabul edebiliriz fakat asıl tehlike bugün karşımızda Kutlu Doğum Haftası olarak görünmekte. "Allah Rasûlü'nün doğumunu kutluyor olmanın neresi sakıncalı?" denebilir. Soru tam da cevabın içinde. Mevlid Kandili diye bir şey varken Kutlu Doğum denilen gösterilerin gereği ne ve
Reklam
Sözde Yahudilere duyduğum nefret nedeniyle beni kınayan en ilginç mektuplardan biri. ... "Günlüğünüzün" neredeyse her sayısında fışkıran bu "Jid" nefretiniz nereden geliyor? Genelde sömürücü yanına değil de, doğrudan Jid'e karşı isyan içinde olmanızın nedenini öğrenmek istiyorum, halkımızın boş inançlarına, önyargılarına
Sayfa 732 - 733, 734 Yapı Kredi Yayınları
"Neyi bulmak istiyorsun? "
Biz önce var oluruz, sonra kimliğimizi inşa ederiz. Bir kimlik ve kişilik iddiasında bulunmadan önce var olduğumuzu kavramamız gerekir. Önce insan, sonra ona eklenen arazlar, sıfatlar, vasıflar, roller vardır. Arazları belirleyen, var olma eyleminin kendisidir. Neyi bulmak istiyorsunuz ve ne tarafından bulunmak istiyorsunuz? Bu, en temel sorumuzdur. Bu soruyu soran kişi var olma, bulma ve bulunma yolunda önemli bir adım atmış demektir. Onun için önce neyi bulmak istediğimizi netleştirmemiz gerekiyor. Bu hem bireyler hem de millet olarak sormamız gereken bir soru.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Jung açısından her insan için en yakıcı soru "Sonsuz bir şeyle ilişkili miyim, değil miyim?" sorusudur. Ebedilik hissi, hayatımızı temel değerlere dayandırmaya yardımcı olur.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Temel soru “Hayatın anlamı ne?” değil, “Hayatının anlamı ne?” sorusu. Anlam, tamamlanmayı veya ulaşılmayı bekleyen herhangi bir şeyde gizli olabilir.
tek bir soru yetiyormuş işte, hadi yine iyisiniz beyler :p
Kadınlar bazen eşlerinin kendilerini anlamalarını beklerken yorulur ve huysuzlaşırlar. Şöyle derler: “Ne düşündüğümü, ne istediğimi niye bi­lemiyorlar?” Bu soruyu sormaktan yorgun düşerler. Ancak, bu çıkma­zın bir çözümü vardır, etkili ve verimli bir çözümü. Eğer bir kadın bu açıdan duyarlı bir eş istiyorsa, ona kadınlann iki­liğinin sırrını açacaktır. Ona içerideki kadından, kendisine eklendiğin­de iki yapan birinden söz edecektir. Bunu yapmanın yolu, onda görül­düğü, duyulduğu, bilindiği hissini uyandıran ve aldatıcı ölçüde basit gi­bi görünen iki soruyu sormayı eşine öğretmesidir. İlk soru şudur: “Ne istiyorsun?” Hemen herkes doğal olarak bu çeşit bir soruyu sorar. Ama daha temel başka bir soru daha vardır: “De­rin benliğinin arzuladığı şey nedir?” Eğer bir kadının ikili doğası gözden kaçırılır ve kadın sadece görün­düğü biçimiyle değerlendirilirse, insan büyük bir sürprize hazır olmalı­dır, çünkü kadının vahşi doğası, derinlerinden yükselip kendini göster­meye başladığında, çoğu zaman daha önce ifade ettiklerinden tamamen farklı ilgi, his ve fikirleri olduğu görülür.
Niçin Tüm Peygamberler Ortadoğu'dan Gönderilmiş?
Bu soru aslında kendi bünyesinde bir temel kabulü barındırıyor. O da şudur: Sanki biz bütün gönderilen peygamberleri biliyor ve tanıyoruz. Ve insanlık tarihi boyunca Allah'ın hangi yöreye ve kavme hangi peygamberleri gönderdiğinden haberdârız. Oysa biz bugün sadece Kur'ân'da bahsedilen peygamberlerden haberdarız. Onların dışında gönderilmiş olan bir rivayete göre yüz yirmi dört bin (181) en doğru görüşe göre ise (182) sayılarını sadece Allah'ın bildiği kadar çok peygamber gönderildiğini biliyoruz. Bu peygamberlerin ise hangi yörelere ve kavimlere gönderildiğine dair elimizde hiçbir bilgi yok. Kur'ân-ı Kerîm bu konuda bizlere "Her topluluk için bir yol gösterici vardır "(183) , "Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur."(184) gibi ayetlerle umumi manada bir bilgi vermektedir. Buna göre tarihte yaşamış olan ve toplum olma hüviyetini kazanan her kesime bir peygamber gönderilmiştir. Fakat bu peygamberlerin tamamının isimleri ve haberleri bizlere aktarılmamıştır. "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. (185) âyet-i kerimesi de bu gerçeğe dikkat çekmektedir. O halde sorunun üzerine bina edildiği mantık çökmüş olmaktadır. Demek ki tüm peygamberlerin orta doğudan gönderildiği iddiası temelsiz bir iddiadır.
(181) Hakim, el-Müstedrek, No: 2/288, No: 3039. (182) taet-Teftazâni. Mes'ûd b. Ömer, Serhu'l-Akaid, Thk: Ali Kemal, Daru lhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, s. 128. (183) Ra'd, 7. (184) Fåtır,24. (185) Mümin, 78, Ayrıca benze
Reklam
Sümer mitlerinde anlatim bulan tannidan insana genetik devir, "Kirk-lar Meclisi" efsanesinin de temel konusudur. Alevi "Kirklar Meclisi" nin hikâyesi ile Sümer'deki Enki'nin yönetip yönlendirdigi Tanrilar Meclisi'nin hikâyesi hem genelde hem de detaylarda hemen hemen aynidir. Sümer Tarilar Meclisinde yasananlara benzer sekilde, "Kirklar Meclisi" adi verilen tannilar meclisinde, "Kirklar'dan biri" nin özünün cerrahi bir operasyonla seçilmis varliga katildig ve bu suretle yaratanin yaratilanla birlestigi, çok açik olarak ifade edilir.Alevi erkâninda insanin yaratildig meclise "Kirklar Meclisi" adinin verilmesi, yine Enki ile baglantildir. Enki adi, Sümer yazininda kirk logogrami ile yazilyordu. Enki'nin Sümer tannilar içinde unvani/maka-mi "Kirk"t. Bir baska deyisle, Enki'nin Sümer yazi dilindeki adi “Kırk"t. Alevi erkâninda, kökleri Enki'nin basat rol üstlendigi, yönetip yönlendirdigi diger tannilara kendi önerilerini kabul ettirdigi tanrilar meclisine "Kirklar Meclisi" denmesinin sebebi de budur. Alevi efsanelerinin, dini pratiklerinin, Alevi ritüellerinin ve Hizir kültünün dogdugu yer artik belli olmustu ancak ortada cevaplanmasi gereken bir soru daha vardi. Alevi erkânin Sümer'den alip Anadolu'nun dört bir yanina kimler, ne zaman tasimislardi? Çalismanin besinci bö-lümünde bu sorunun cevabini aradim.Roma Universitesinden genç arkeolog Paulo Matthiae'nin 1974-1975 yillarinda Halep'in 53 km kuzeybatisinda Tel Mardikh (Mardikh Tepe-si)'te yirmi bin kadar kil tabletten olusan Ebla Krallgi'nin saray arsivini gün yüzüne çikarmasaydi, bu sorunun cevabi belki de hiç bulunamayacakti.
Artık temel soru, hayatın ne olduğu değil, değersiz ama bir açıdan da eşsizliğiyle kıymeti haiz bu hayatla ne yapılacağıydı.
Anne-babanın soracağı temel soru şudur: "Çocuğumu kalıplamak mı istiyorum, geliştirmek mi?"
Hakikat nedir? İnsanlık süregeldiğinden beri en temel soru.
Hakikat arıyor herkes. Ama kimse bulmak istemi­yor. Hakikat, insanın öyle kolay kolay katlanabileceği bir şey mi?
Sayfa 170Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.