Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kokteyl Kelimesi Nereden Gelir?
"New York, Elmsford, Hall Corners'da (bir) kadın bar görevlisi, Batsy Flanagan, barın arkasını horoz tüyleriyle dekore etti. Alkol alan kişilerden birisi şu 'kokteyl (cocktail-horoz kuyruğu) bardaklarından sordu; Betsy ona içine tüy karışmış bir karışım içecek servis etmişti."
Sab­riye'nin biraz şımarık Fransızcasıyla fısıl fısıl anlattıklarını sanki yeniden duyuyordu: "Prenses Fahire başka enişte bey . . . Prenses erkeklerden çok kadınlardan hoşlanıyor. (Ya Ingiliz teğmen ne­ yin nesinemi diyeceksiniz! O da kız ayol! Kızdan farksız, görse­ niz, üniforma giymiş on beşinde kız sanırsınız. Tüy tüs yok. .. GÖğSü mermer gibi... Gözleri baygın . . . Bu yaşa gelmiş, ilk tanı­ dığı kadın Prenses Fahire Hanımefendi.. . Prensese sorarsanız, böyleleri. kadın ruhunu sahici erkeklerden daha çok anlıyorlar­mış. Sonra bu işte tribadisme'e benzer bir şeyler varmış ki, du­ yulan zevki birkaç katartırıyormuş. Bugünlük size bu kadar iş­ kence elverir enişte bey ... Evimizden selamsız sabahsız savuşma­ nızın cezası, bugünlük bu kadar ... " Kamil Bey, "Bunlar benim neyimden utanıyorlar da kızımı getirmiyorlar?" diyerek, Sabriye'nin fotoğrafta gülümseyen sura­ tına vuracak gibi, kocaman elini kaldırdı.
Reklam
Bir Tüy
Ölsen, ilkin, yazık-oldu diyecekler. Sonra durup, neden öldü diyecekler. Dostlar ergeç unutacak bir gün ama.. Uzun zaman seni anar sevmeyenler.
Sayfa 162Kitabı okudu
"Şu kuşu nasıl düşürürsün?" "Herhalde öyle bir şey yapmam. Bana bir zararı dokunmadı." "Teorik açıdan." "Teorik açıdan öyle bir şey yapmayacağımı söylüyorum." "Anlat bana, E'lir. Öyle bir şeyi nasıl yapmayacağını bana tam olarak anlat. Ayrıntılı bir şekilde." "Teren'den onu vurmasını isterim." "Güzel, güzel. Ama bu mesele seninle kuş arasında. O şahin,annen hakkında ileri geri konuşuyor." "Ah. Öyleyse annemin onurunu bizzat korumam gerekir." "İlla ki." "Elimin altında bir tüy var mı?" "Hayır." "Hay Tehlu belasını..." Kınayıcı bakışları karşısında cümlemin geri kalanını yuttum. "İşimi hiç kolaylaştırmayacaksın, değil mi?" "Bu sinir bozucu huyumu, kafası gereğinden fazla çalışan bir öğrencimden kaptım."
Sayfa 116 - Abenthy-KvotheKitabı okuyor
Elimden Gelen Budur...
Ne kadar numaramız varsa göstermedik mi? Attıksa birkaç kıtır, "Susma hürriyeti"ne sanki bir şey dedik mi? Babamın adı Hıdır, Elimden gelen budur! *** Bizdeki planların rastlanmaz benzerine İstatistik rakamlar konuştu söz yerine, İşliyor tıkır tıkır, Solda sıfır olduk da tüy diktik üzerine, Babamın adı Hıdır, Elimden gelen budur!
Nesin yayınlarıKitabı okudu
SAVRULAN BEDEN
Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin, Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden, Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın! Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm bu solgun yürek için. Sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir, bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi. Yitiyor işte gözardı edilen bedenim, Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle! Bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri, Son verilebilir yaşamın benimki olduğunu? Şendim, şendim ben, Kahkaham insanları ürkütürdü! Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin, Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden, Kalıvermeliyim öylece kaskatı!
Reklam
Aynanın karşısına ne zaman geçip kendime baksam, beni bir gülme alıyor. Diyorum ki, ne saçma insanlar ve olaylar için yormuşsun kendini. Gitmek isteyenlerin, yanımda kalmaları için uğraşmak mı dersin, kalbi olmayan insanlardan sevgi beklemek mi dersin. Kendimi açıklama yapmak zorunda olmadığım insanlara bir şeyleri anlamaları için dilimde tüy bitirmelerim mi dersin, Neler neler...
Zamane insanının hastalığı; sohbeti, muhabbeti bilmiyorlar, unutmuşlar. Bir şey anlatılıyorsa, anlatılan bir sebebe, bir amaca dayanmalı onlara göre. Etkilemek, beğenilmek, faydalanmak, falan filan. Paylaşım diye bir şey yok. Sohbet sandıkları şeylerse birkaç plastik kelime öbeği. Kıl, tüy.. Onun saçı, bunu telefonu, diğerinin sevgilisi. Yazık, o kadar da pırıltılı bakıyorlar ki.
Sayfa 111
Yemyeşil bir yalnızlığı İçim dışım uzaklık Kimseye anı olmadan geçtim. Taşı bile severdim Birisi tüy kadar dokunsaydı bana.
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
“Zaman… Rüzgârda savrulan bir tüy gibi.”
Reklam
Ne kadar da ahmaksın!
İnsanların senin kanatlarınla uçmasını istiyor, ama onlara bir tüy bile veremiyorsun.
Bordo Siyah YayınlarıKitabı okudu
Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.
Öptü beni, bir tüy gibi hafif ve şefkatliydi öpücüğü…
Dilimizde tüy bitti desem yeridir,ama kimseyi dinlemiyordu ki. Aşk komiserim, aşk. Bildiğin delilik... Aşk dedin mi orada dur. Akıl filan çalışmıyor
Sayfa 186 - Everest
Ne içindeyim zamanın
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen, İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. Ahmet Hamdi Tanpınar
Sayfa 69 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.