Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkmenlerin özlü ve uzun süreli tarihleri yardır. Selçuklular devletinin kuruluş şerefi bunlara aittir. Bundan dolayı da Türkmenler diğer bir deyimle Oğuzlar, İslâm âlemi için, Ortaçağ Türk halklarının hiç birine nasip olmayan büyük bir önem kazanmışlardır. Taşıdıkları kavim adı olan Türkmen etnonimine ilk defa Kaşgarlı Mahmut’ta raslanmaktadır.
“En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin, En önce göğüsledi ipi... Acıyorsam sana anam avradım olsun, Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun.”:::!!! Can Yücel
Reklam
İnsanın geçici bir süre için kendini nesnelerim köleliğinden sıyırma yetisi birbirinden çok ayrı iki gücün varlığını gerektirmektedir. Biri, ağır tehlikeye düşmeksizin çevredeki dünyayla az çok uzun bir süre ilgisini kesebilme; öbürü, dünyadan çekildiğinde gidecek, kalacak bir yerinin bulunması
"İyi olmam gerek,’ diye devam etti, ‘Ama ölüme karşı savaşırken beni öylesine uzun bir süre tek başıma bıraktınız ki, artık yalnız ölümü görüyor, ölümü hissediyorum! Sanki ben de bir ölüyüm!’'
Ben de çukura inen yokuşta uykuyu arıyor, Tanrının var olup olmadığını düşünüyorum. Tanrının var olmayacağına inandığım geceye dek, ona hepimiz için uzun uzun yakarıyorum. Artık yakarmama gerek kalmadı. İstediğimi düşünebilirim.
kitaplarda kendini bulmak ✓
Uzun süre ve epeyce yürüdükten sonra, âdetim olduğu üzere kaybolmayı başardım
Reklam
C. Darwin'in evrim teorisindeki ölümsüzlüğe dair umudu
"...böylesine uzun sürmüş bir yavaş ilerlemeden sonra tam yok oluşa mahkum oluşu katlanılmaz bir düşüncedir. İnsan ruhunun ölümsüzlüğünü tam benimseyenler için, dünyamızın yıkılışı o kadar korkunç görünmeyecektir."
"Aslında bize kısa bir ömür bahşedilmedi. Biz onun büyük bölümünü boşa harcadık. Hayat yeterince uzun ve eğer iyi değerlendirebilirseniz birçok büyük işe imza atacak kadar zamanınız var. Ama lüksün ve ihmalkarlığın çukurlarına döküldüğünde ya da iyi şeyler için harcanmadığında bir gün birdenbire tüm zamanınızı farkında olmadan harcadığımızı fark edebiliriz. İşin aslı budur. Bize kısa bir ömür biçilmedi, biz bu ömrü kısalttık." -Seneca
Sayfa 395Kitabı okudu
Tarihin hiçbir döneminde insanlık bu kadar zengin ve bu kadar çok servetin yığıldığı bir dönem yaşamadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok ve uzun mesailerle bu kadar geç yaşlara kadar çalışmadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok yerlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kalıp yollarda ölmedi, katliamlara ve soykırımlara uğramadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok takip edilmedi, kontrol edilmedi, zihinsel yönlendirmelere tabi kılınmadı ve tarihin hiçbir döneminde fakirlerin sermayeden aldığı pay bu kadar az olmadı. Ancak tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar itaatkar olmadı. (Alain Touraine)
"Gence" diye bağırdı yaşlıca bir kadın, "Şehrin ahalisi Türk'tür oğul." Bu kez "Ana, su!" diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark
Reklam
Pişmanlığı, orada yaşayamadıklarımızı hatırladıkça, daha uzun süre taşıyacağımı, dahası, taşımaktan başka türlüsünü yapamayacağımı düşünürüm. Geç kalmışların aczini getiririm aklıma bu zamanlarda, eski çok eski, sık sık unutmaya çalıştığım bir ses, bana hayallerini başkalarına, istediklerine bir türlü duyuramayan insanların hikâyesini yeniden anlatmaya koyulur. Susarım bu durumda da, sadece susarım, bazı şarkılara bağladığımız umutları düşünürüm bir kez daha. Susarım, daha uzun bir yalan için kaçarım, kendimle, beklemediğim bir köşede, beklemediğim bir anda karşılaşmamak için kaçarım elbet. Kaçarım, yitirdiğim, dokunamadığım bir şiirin, yerini göstermeyen o dizesi için, kaçarım, hikâyem yüzünden, sokaklarımın bir yerinde yitirdiğim bu hikâye kahramanımı, günün birinde bulabileceğimi, birilerine mutlaka anlatabileceğimi söylerim kendime...
Cihangiroğlu İbrahim: Uzun zamandan beri başımıza gelmedik felâket kalmadı. Arnavutlar, "Akıl, insanın külahında bir çividir, yumruk yemeden kafasına girmez" derler. Bu kadar yumruktan sonra hâlâ aklımız başımıza gelmediğine göre külahımızda da birşey yokmuş. İstanbul'da alınan karar bizi bağlamamalı.
Sayfa 169 - ötükenKitabı okuyor
Kadınım ama kadının beyanıni esas almak bana göre değil ya harbiden değil
TCK 102. madde ile evlilik içi tecavüz diye bir suç tanımlandı. “Erkeğin karısıyla rızası dışında ilişkiye girmesi” olarak tanımlanan bu suçun cezası 12 yıldan az olamıyor. Hatta kadının ruh sağlığı bozulduğuna, sistematik olarak uzun süredir devam ettiğine dair bir kanaat oluşmuşsa iş ömür boyu cezaya kadar gidebiliyor. “Tecavüz mü yoksa gönüllü birliktelik mi” olduğuna, hukukun en temel ilkesi olan “suç, ispat edilene kadar masumiyet kaidesi” iptal edilip sadece kadının beyanı ile karar veriliyor.
Hayat o kadar uzun ki, Öyle bitmez geliyor ki bir an.. Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki; Ne çıkar, diyorum, bir hayattan
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.