Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanların koyduğu ,insanın sübjektif yorumunun ötesinde evrensel bir iyinin ya da doğrunun bulunmadığı yönünde bir çıkarımda bulunmuş ve bunu para karşılığında özel ders verdikleri öğrenciler yoluyla topluma yaymaya başlamışlardır . Sokrates’ e göre bu benmerkezci ahlâk anlayışı , ülkenin ekonomik ve politik sıkıntıları ile birleşerek bir krize neden olmuştur .
Sayfa 6 - Maviçatı yayınlarıKitabı okuyor
Emperyalizmin altın çağında Avrupalı işgalciler ve tüccarlar renkli boncuklar karşılığında bir adanın ya da bir ülkenin tamamını satın alabiliyordu. 21. yüzyılda kişisel bilgilerimiz belki de hala sahip olduğumuz en kıymetli kaynağımız ve biz de elektronik posta hizmeti ve komik kedi videoları karşılığında bu kaynağı teknoloji devlerini veriyoruz.
Sayfa 354Kitabı okudu
Reklam
Yirmi yıl önce, ben meyve bahçelerinde kalıcı zemin örtüsü kullanılmasını teşvik ederken, ülkenin hiçbir yerinde, tarlalarda ya da meyve bahçelerinde tek bir ot bile göremezdiniz. Benimki gibi meyve bahçelerini göre göre, insanlar meyve ağaçlarının yabanî otlar ve çimenle birlikte gayet güzel büyüyebileceğini anladılar. Bugün, Japonya’nın her tarafında ot bürümüş meyve bahçeleri yaygın, ot örtüsü olmayanlar ise seyrek hale geldi. Tahıl tarlaları için de durum aynıdır. Tarlalar yıl boyunca yabanî otlarla kaplıyken de pirinç, arpa ve çavdar başarıyla yetiştirilebilir.
Sayfa 62 - Kaos
" Koskoca dünyada, yalnızca bir milyon tane gerçekten kötü adam var. Büyük güç sahibi olanlar ile zengin olanlar, yani kararları uygulanan bir milyon kişi. Sayıları on milyon olan a**** adamlar ise kötü adamların aldıkları kararları uygulamaya çalışan asker ve polislerden ibaret. Onlar, on iki anahtar ülke ile diğer yirmi ülkenin ordusu ve polis güçleri. Toplamda gerçek bir güce ya da yaptırıma sahip olmayan on milyon kişi var. Genellikle cesur insanlar olduklarına şüphe yok fakat aynı zamanda aptallar, çünkü hayatlarını onları satrançta birer piyonmuş gibi kullanan hükümet uğruna vermeye hazırlar. Oysa uzun vadede o hükümetler, onları her zaman hayal kırıklığına uğratıp bir başına bırakıyor. Ülkeler, savaş kahramanlarını görmezden geldiği kadar kimseye görmezden gelmemiştir. " " Yüz milyon korkağa gelince, onlar da kötü adamların bildiğini okumasına izin vererek başlarını diğer yana çeviren bürokratlar ve memurlar. Onlar bu bölümün başı,şu komitenin sekreteri ya da diğer kuruluşun başkanı. Müdürler, yetkililer, belediye başkanları, mahkeme görevlileri. Kanunları uyguladıklarını ya da sadece işlerini yaptıklarını ve bunu yapmazlarsa bir başkasının nasılsa yapacağını söyleyerek kendilerini savunurlar. Onlar neler olup bittiğini bilen ama bundan asla bahsetmeyen, bir adamı idam mangasının önüne götüren kağıdı imzalayan ya da bir milyon insanı aç bırakarak yavaş bir ölüme mahkum eden yüz milyon korkaktır. "
İnsan bombaları yağdırmaya ya da siber saldırılarla bir ülkenin altyapısını yok etmeye başladığı an, yalancılık silah deposundaki ek bir silah haline gelmiş demektir.
Sayfa 55 - Okuyan Us yayınları Kasım 2014Kitabı okudu
En mutlu ülkenin ithalata az ihtiyacı olan ya da hiç olmayan ülke olması gibi, yeterince iç zenginliği olan ve eğlenmek için dışarıdan az şeye ihtiyacı olan ya da hiç olmayan insan da böyledir; çünkü buna benzer bir destek pahalıdır, bağımlı yapar, tehlike getirir bıktırır ve en sonunda yine de yerlisinin yerine konan kötü bir ürün haline gelir. Çünkü dıştan gelen hiçbir şeyden her açıdan bir şey beklememek gerekir. Bir insanın bir başkasına ne ifade edebileceğinin sınırları dardır. Sonunda herkes yine yalnız kalır.
Reklam
Pisiris'in söyledikleri doğruydu, ben bu ülkenin en ivi yetiştirilmiş adamıydım. Bilgiliydim, sadıktım, çalışkandım, uysaldım ama bunların ne yararıı görmüştüm? Büyükbabam da öyleydi, babam da, onlar ne yararını görmüşlerdi? Babam yazmanların tanrıların kalemi olduğunu söylemişti. oysa biz, akıllı ya da aptal, korkak ya da cesur, bilgili ya da cahil kralların kendi aralarında oynadıkları kanlı oyunlarda birer dama taşı olmaktan başka bir işe yaramamıştık. Ama krallar da tanrıların elinde birer oyuncak değil miydi? Tanrı lar da kralları istedikleri yazgıyla ödüllendirip cezalandımıyorlar mıydi? Kimin savaşı kazanacağına, kimin yenileceğine onlar karar vermiyor muydu? O zaman suçlu olan krallar değil, tanrılardı.
Sayfa 310Kitabı okudu
İskender, işgal ettiği toprakları nasıl elinde tutacağını Aristo'ya sormuş ve yazdığı mektupta şöyle demiştir: “Ben bu kazandığım ülkeleri ne yapayım? Sultanları, padişahları, beyleri, ağaları, ülkenin ileri gelenlerini ne yapayım? Bunların tamamını kılıçtan mı geçireyim, yoksa hepsini toptan sürgüne mi göndereyim?” Aristo'nun İskender'e cevabı şuydu: “Onları ne kılıçtan geçir, ne sürgün et. Çünkü kılıçtan geçirecek olursan, onların geride kalan nesilleri intikam arzusuyla yanıp tutuşur. Sürgüne gönderecek olursan, onlar yine bir yerde toplanıp senin başına bela olur. Şayet onlara devamlı hâkim olmak istiyorsan, onları küçük küçük beylikler; syayağ haline getir. Bununla da yetinme, münakaşa mevzularını aralarında yay. Bu münakaşalı mevzuları halletme. Onlar devamlı münakaşa ederken, birbirleriyle uğraşırken, sen aralarında hakem olursun, senin saltanatın ve hâkimiyetin devam eder.” Yıllar sonra İngilizler, Aristo'nun İskender'e önerdiği bu stratejiyi sömürge ülkelerinde ve özellikle İslâm coğrafyasında uygulayacaklardı.
..Gelgelelim, daha az nefret uyandıran ve radikal olan başka çözümler de seçilmiyor değildir. En sık başvurulanlardan biri ayrılmaktır. Ayrılma fiziksel, manevi ya da hem fiziksel hem de manevi olabilir. Fiziksel ayrılık en güzel ifadesini gettolarda ya da etnik rezervlerde, yani yerli halkın yabancı kabul ederek ve yabancı statülerinin ilelebet
Her bir hasta, savaşta yitirilip geri alınması gereken bir toprak parçasıdır ya da yurdunun bir bölgesi. Birtakım hastalıkların ya da durumların sonucunda ele geçirilmiş ve artık başka bir ülkenin yurttaşı olduklarına inandırılmışlardır. Düşmanca davranmalarının nedeni de budur. Kötülerin propagandasına kanar ve birtakım yabancı sloganlar atarlar. Zaman içerisinde bu yabancı sloganlara kendileri de inanır. İşte akıl hastalığı budur.
Reklam
«Biliyor musun, bu ülkenin hükümeti ideal değil. Bugün Antik Yunan'la ilgili ilginç bir bilgi okudum. Olympia'daki Zeus heykeli on iki metreymiş. İskenderiye Feneri yüz otuz dört metreymiş. Meksiko şehrindeki bir binanın yüksekliği o kadardır ya da daha fazla. Bu durumda ülkeye korkunç bir ölüm bilançosu bırakan başkanın heykeli kaç metre olmalı?»
Sayfa 25
Ülkenin genel havası bunca ağır ve karanlıkken, insanlar bu denli ihtirasla intikam peşine düşmüşken ve ruh halleri bu denli dengesizken, masumlar, küçücük bir şüphe yüzünden ya da safi kötülükten sürekli öldürülüyorken,….
Sayfa 379Kitabı okudu
Gerçekler kısa sürede Irak askeri cephesine yansıdı. İngiltere Rusya'yla komşu bir nüfus bölgesi istemediği için Sykes-Picot antlaşması uyarinca Musul'u Fransa'ya bırakmıştı. Yeni gelişmeler karşısında kontrollerini bu vilayetin ötesindeki bölgelere, yani antlaşmanın Rusya'ya verdiği Kürt bölgelerine göz dikmeye başladı. Bu
Sayfa 35 - Aram YayınlarıKitabı okuyor
CESARET ANA ...sen sen ol her erdemin ardında bir bityeniği ara. AŞÇI Bense bir büyüklük var sanırdım. CESARET ANA Hayır, hayır, bir bityeniği vardır. Bak mesela, bir komutan ya da bir kral aptal olur, adamlarını da bok yoluna sürüklerse tabii onların cesur olmalarını ister. Eh cesaret bir meziyettir. Cimri ve askeri azsa, her bir erin Herkül olmasını ister. Eğer vurdumduymaz ise, hiçbir şeyi takmıyorsa, askerlerin yılan gibi kurnaz olmaları gerekir, yoksa işleri bitiktir. Çok fazla şey istemiyorsa, askerlerin sadakata epey ihtiyacı vardır. Görüyorsun ya, iyi bir kralı ya da iyi bir komutanı olan iyi bir ülkenin ihtiyacı olmayan erdemler. İyi bir ülkede erdemler gereksizdir. Herkes alelade, orta zekâlı, hatta korkak da olabilir.
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.