Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan zəhmət çəkməsə, dua heç bir işə yaramaz.
Sayfa 67
DOĞRU KARAR AKILDAN MI ÇIKAR KALPTEN MI? Kalp malzemeyi sağlar, akıl ise onu şekillendirir. Malzeme olmadıktan sonra akıl, akıl olmadıktan sonra da kalp pek bir işe yaramaz.Kimi seveceğimize kalp, nasıl seveceğimize akıl karar verir.
Reklam
İnsanlar tarafından sürekli erişilebilir olmak sizi onların gözünde hızla değersizleştirmekten başka işe yaramaz. Bırakın bazen de insanlar sizin yokluğunuzla sınansınlar. Varlığı çoğaltan şey onun yokluğudur.
Sayfa 46 - Destek Yayınları, Yayıma Hazırlayan: Özlem KüsküKitabı okudu
Yeniye başından itibaren bizim olmadığı için şüphe ile, eskiye eski olduğu için işe yaramaz gözüyle bakıyoruz. Hayat kendi ihtiyaçlarımızın seviyesine dahi gelmemiş; o bolluk, yaratıcılık içinde değil ki bize kendiliğinden şekiller ve kıymetler teklif etsin!
Ekonomik büyümenin gölgesinin dokunduğu her yerde, biz, işte istihdam olunmadığımız ya da tüketimle meşgul olmadığı­ mız müddetçe işe yaramaz bir şey olarak kalakalırız; onaylanmış uzmanların kontrolü dışında bir ev inşa etmeye veya kırık-çıkık bir kemiği yerine oturtmaya kalkışmak anarşik bir girişim olarak görülür. Biz, elimizdeki imkanları görme gücümüzü yitirmekte; bu imkanları kullanılabilir kılan çevresel şartlar üzerindeki kont­rolü kaybetmekteyiz; dışarıdan gelen meydan okumalarla ve içerden gelen kaygılarla başa çıkan kendine güven duygusunun nasıl bir şey olduğunu da unutmaktayız.
Bütün canlılarda açgözlülüğün ve zorbalığın nedeni yoksulluk korkusudur. İnsan söz konusu olduğunda ise açgözlülük bazen kendini beğenmişlikten kaynaklanır. Çünkü işe yaramaz şeyleri gösterişle ortaya serip, başkalarına üstünlük taslamayı önemli bir meziyet sanır kimileri.
Reklam
Bir yalnızlık gecesinde yıldızların Unutulmaz sözcükleri Biten bir aşk sonrasının İşe yaramaz sözcükleri Kendilerine şiirler arayan Çılgınlık ve haz sözcükleri Hayatın, aşkın ve ölümün Olmazsa olmaz sözcükleri
Genellikle bilimin hiçbir kalıcı doğru ortaya çıkaramadığı kabul edilir. Newton'ın makinasal evreni, makinasal değil işlevsel olan asıl evreni açıklayamaz. "Kusursuz" çemberlerden oluşan Kopemik'in dünyası olgulara uymaz. Kepler'in elips biçimindeki gezegen yörün­gelerine uzayda rastlayamayız. Matematik bilimi verdiği sözleri tuta­mamıştır. Uzay boş değildir; bugüne dek kimse atomları ya da havada uçuşan amip tohumlarını görememiştir. Kimyanın canlı maddeyle ilgili olguları açıklayabileceği dogru degildir ve içsalgılar (hormonlar) ver­dikleri sözü tutmamıştır. Ruhbilimcilerin ruhbilimin son dayanağı yap­mak istedikleri bastırılmış bilinçaltının uygarlığın kısa bir döneminin makinacı-gizemci uydurması olduğu ortaya çıkmıştır. Tek ve aynı canlı varlığın işlevleri olan tin'le ten insan kafasında hala ayrı ayrı yer tutmaktadır. Tıpkı bir ermişin tam anlamıyla ermiş olmayışı gibi, do­ğabilim (fizik) de şaşmaz bir bilim değildir. Birkaç yeni yıldızın, uy­dunun ya da samanyolunun bulunmasının ne önemi var? Yeni ma­tematik formüller pek az değişiklik getirecektir. Dirimin ne oldugu bilinmedikçe yaşamın anlamı üzerinde kafa patlatmak boşunadır. Her insanın belli ve dolaysız bir bilimle bildiği üzere "Tanrı Dirim'in ta kendisi oldugundan", neye hizmet ettiğimizi bilmeden Tanrı'yı aramak ve ona hizmet etmek bir işe yaramaz.
Pdf
inançlar birer araçtır. İnançlar, "Yaşamın ne olduğunu biliyorum" mesajı vermeni sağlayan zekice tasarlanmış araçlardır - böylece sen rahatlayabilirsin, yaşam sana çok dert olmaz. Bir kavrama tutunursunuz ve o kavram yaşamı rasyonelize etmenizi sağlar. Böylece yaşam seni fazla rahatsız etmez çünkü tüm soruların tüm cevapları elindedir. Ama unutma...din kişisel olmadığı sürece, din soyut değil gerçek olmadığı sürece, onu köklerinde, ta içinde hissetmediğin sürece - kanın, canın haline gelmemişse - boşunadır, işe yaramaz.
İnsanın yaşamın ne olduğunu kavrayan bir varlık olduğunu söyleyenler yanılıyor. Anlama yetisi pek bir işe yaramaz; konuşuyor olması aptallığını yok etmez. Ancak insan kardeşinin acısını sezip duyumsayamaya gelince, aptallığı hayvanlarınkini geçer. Kimi zaman sokakta, yüzü gözü sararmış, dalgın bakışlı bir adam ya da hıçkırıklar içinde bir kadın görürüz. Gerçekten hayvandan üstün yaratıklar olsaydık, o adamla o kadını hemen durdurmamız, yardım elimizi uzatmamız gerekirdi. Benim gözümde insan denen varlığı hayvandan üstün kılan tek şey budur! Oysa bunun izi bile yoktur!
Sayfa 112 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her kim ki bir kitabı sahibinden çalar; ödünç alır ve geri vermez, kitap elinde yılan olsun, onu paralasın. Her yanına inme insin, tüm uzuvları işe yaramaz olsun. acılar içinde kıvransın, merhamet gösterilmesi için yalvarır olsun, acıları can verene değin dinmesin. Kitap kurtları kemirsin bağırsaklarını, hiç dinmeyen bir vicdan azabıyla yansın. Ve nihayet edebi cezasını çekmeye giderken, cehennemin alevleri yutsun onu.
••• Bilgi tek başına işe yaramaz. Bilginin bilince, bilincin de bilgeliğe evrilmesi gereklidir. •••
Sayfa 93 - Ketebe yayınlarıKitabı okuyor
Bu günlerde insanlar, akıllarıyla yiyorlar, bedenleriyle değil. Birçok insan, yediği şeyde monosodyum glutamat olmasını önemsemi yor ve yalnızca dilinin ucuyla tat alıyor, böylelikle de kolayca kan dırılıyor. İlk önceleri, insanlar sadece yaşadıkları için ve yemek lezzetli olduğu için yerlerdi. Modern insanlar, eğer ayrıntılı tatlandırıcılar kullanmazlarsa, yemeklerin tatsız olacağını düşünmeye başladılar.Eğer yemekleri lezzetli yapmaya çalışmazsanız, doğanın bunu za ten yaptığını görürsünüz. Dikkat edilecek ilk husus, yiyeceklerin kendiliklerinden lezzetli oldukları bir yaşam şekli sürdürmektir, ama bunun yerine bugün, bütün çaba yemeklere tat katmaya gitmektedir. İronik bir şekilde, lezzetli yemekler hepten ortadan kalkmıştır. İnsanlar lezzetli ekmek yapmaya çalıştılar ve lezzetli ekmek yok oldu. Zengin, zevk verici yemekler yapma çabasıyla işe yaramaz yemekler yaptılar ve artık insanların iştahları tatmin edilemiyor. En iyi yemek hazırlama yöntemleri, doğanın narin tatlarını koruyanlardır. Çok eski zamanların gündelik bilgeliği, insanların, güneşte kurutulmuş salamura, tuz salamurası, kepek salamurası ve miso salamurası gibi değişik şekillerde sebze salamuraları yap malarıyla sebzenin kendi tadının da korunmasını sağlamıştır. Yemek pişirme sanatı, deniz tuzu ve çıtırdayan bir ateşle başlar. Yemek, aşçılığın temel ilkelerine duyarlı biri tarafından hazırlandı ğında, doğal tadını korur. Eğer yemek, pişirilme sonucunda garip ve egzotik bir tat kazanırsa ve bu değişikliğin nedeni yalnızca damağı memnun etmekse, bu sahte bir pişirmedir
Sayfa 144 - Kaos
" Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni sen­den çalan toplumdur."
Bu hatıraları yeniden yaşamak bir işe yaramaz.
Sayfa 377Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.