Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hiçbir şey hakkında 'İnşallah' demeden 'Ben bunu herhalde yarın yaparım' deme! Unuttuğun zaman Rabbini an, 'İnşallah' de, 'Umulur ki Rabbim beni daha yakın bir hayra ve muvaffakiyete erdirir' de!"(Kehf,23-24) Peygamber Efendimiz, bu ikazdan sonra, yapacağı bir şey hakkında "İnşallah" demeyi her zaman hayatında bir prensip edindi.
Sayfa 222 - Nesil Yayınları
Niçin insanlık küresel intihar yolunda yürümek için çok istekli görünüyor? Sebep çok açıktır. İnsanlar hayatlarının hiçbir anlamı olmadığını, mutsuzluk dışında bir şey olmadığını; kaygı dışında, acı dışında, hayatın sunduğu hiçbir şey olmadığını fark etmiştir. Bireyler her zaman intihar etmiştir. Ve şaşıracaksın: İntihar etmiş insanlar her zaman normal insanlardan biraz daha akıllıdır. Psikologlar tüm diğer mesleklere nazaran iki kat daha çok intihar eder. Ressamlar, şairler, felsefeciler ya delirirler ya intihar ederler. Aptalların ne intihar ettikleri ne de delirdikleri görülmüş bir şey değildir. Aptallar hiçbir zaman intihar etmemiştir çünkü onlar anlam, önem, amaç hakkında düşünemezler bile. Onlar pek de düşünmezler; onlar basitçe yaşarlar, onlar bitkisel hayattadırlar. Zekâ ne kadar yüksekse tehlike o kadar çoktur. Çünkü o seni ne kadar yüzeysel, tamamıyla boş bir hayat yaşadığının farkına vardırır. Tutunacak hiçbir şey yok. Biliyorsun ki yarın bugünün bir tekrarı olacak o yüzden devam etmenin ne anlamı var?
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
kapitalizm'e övgü; (işte bir fikir böyle savunulur!)
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Senin dünyamı değiştiren bir başkalığın var kelebeğim. Senin avuçlarıma beyaz bir güvercin gibi sığınan küçük güzel ellerin var. Senin beynimi ürperten bir sessizliğin var. Bazen bir kor yumağı gibi içime düşüp ıssızlaşıyorsun. Bazen kendine kıvrılıp koskoca bir yokluk oluyorsun. Bazen bilinen bütün kelimelere sağırlaşıyorsun. Duymuyorsun. Hiçbir
Bana tek söyleyeceğiniz şey dün ne olduğuysa bu bilginin gerçek bir değeri yoktur. Gerçek anlamda bir şey yapıyorsanız yarın ne olacağı hakkında bir şey söylemeniz gerekir, zira bu yalnızca gerekli değil eğlencelidir de. Sadece boynunuzu uzatıp biraz etrafa bakmaya istekli olmanız lazım.
Sayfa 21 - Alfa BilimKitabı okudu
Çok anlamlı;
Hijra diye bir Sufi ermişi vardır... Rüyasında bir melek görünür. Ona biriktirebildiği kadar su biriktirmesini zira yarın bu dünyanın bütün sularının şeytan tarafından zehirleneceğini ve bu suyu içenlerin delireceğini söyler. Bu yüzden fakir bütün gece su biriktirir. Ve gerçekten de olay gerçekleşir. Ertesi sabah herkes delirir. Kimse bütün şehrin delirdiğini bilmemektedir. Sadece fakir deli değildir ama bütün şehir fakir delirmiş gibi konuşmaktadır. O, diğerlerinin delirdiğini bilmektedir ama kimse ona inanmaz. Hijra kendi suyunu içmeye devam eder ve yalnız kalır ama bu şekilde devam edemeyecektir. Kimse onu dinlemez ve şimdi onun yakalanıp hapse gönderileceği söylenmektedir. Bir sabah onu yakalamaya gelirler. Ya ona hasta gibi davranılacak ya da hapse girecektir. Özgür bırakılamaz çünkü tamamen delirmiştir. Dedikleri anlaşılır değildir, başka bir dilde konuşmaktadır. Fakir, onların anlamasını sağlamaya çalışırken çaresizdir. Geçmişlerini hatırlatmaya çalışır ama onlar her şeyi unutmuşlardır. Geçmiş hakkında, onları delirten o sabahtan önceki herhangi bir şey hakkında hiçbir şey bilmemektedirler. Anlayamazlar ve fakir de onlar için anlaşılmaz hale gelmiştir. Fakirin evinin etrafını sararlar. Ve fakir, "Bir dakika verin," der. "Kendimi iyileştireceğim." Ortak kuyuya koşar, suyu içer ve onlara benzer. Şimdi bütün şehir mutludur. Fakir şimdi iyidir. Şimdi deli değildir. Aslında şimdi delirmiştir! Ama şimdi ortak dünyanın bir parçasıdır.
Reklam
Lokman Suresi Türkçe Tercümesi
Türkçeye "Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adıyla" şeklinde tercüme edilebilir. 1. Elif, Lâm, Mîm, 2. Bunlar, "kitâb-ı hakîm''in âyetleridir. 3. Muhsinler için bir hidâyet ve rahmet olarak. 4. Onlar ki, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve âhirete yakînen inananların ta kendileri de onlardır. 5. Onlar var ya,
Sayfa 412 - H YayınlarıKitabı okudu
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
İmam Zeynüddin Hüccetü'l-İslâm Ebu Hamid b. Muhammed el-Gazzâli'nin (k.s.) hizmetine devam etmiş, ondan ilim tahsil etmiş, öyle ki ilmin derinliklerine vâkıf olmuş, ruha ait faziletleri ikmâl etmiş olan eski talebelerden biri, bir gün kendi durumu hakkında düşündü ve dedi ki: "Çeşitli ilimler okudum, gençliğimi bunları öğrenip toplamak yolunda harcadım, şimdi bana gereken bunlar arasından hangisinin yarın bana fayda vereceğini, kabrimde benimle yakınlık kuracağını, hangisinin de yararsız olduğunu bilmektir ki ona göre davranıp bu bilgileri terk edeyim. Nitekim Resulullah (s.a.v.) buyurur ki: 'Allah'ım! Yararsız ilimden Sana sığınırım." Bu fikir kendisinde yer etti, nihayet İmam Gazzâli'ye bununla ilgili bazı meseleleri soran, nasihat ve dua isteyen bir mektup yazdı. Bunu yaparken diyordu ki: "Her ne kadar Şeyh'in İhya ve diğer eserleri sorularımın cevaplarını içeriyorsa da benim amacım Üstadın ihtiyaç duyduğum hususlarla alâkalı birkaç sayfalık bir şey yazması, bunu ömrüm boyunca yanımda bulundurmam ve hayatım süresince buna göre amel etmemdir.
Hiçbir ismim yoktu. Bugün, dünkü ismime ait hiçbir anım olmadığı gibi, yarın da bugünkü ismime ait hiçbir anım olmayacaktı. Eğer isim bir şey ise; eğer isim, bizim dışımızda bize verilmiş tüm şeylerin bizde biçim bulduğu kavram ise; ve eğer ismin olmadığı yerde herhangi bir kavram da şekillenemiyor ve ismi olmayan nesne içimizde âdeta kör, belirsiz ve tanımsız kalıyorsa; öyleyse, mahkeme salonundaki insanların karşında taşıdığım ismim, onların gözünde sahip olduğum dış görünümün alnına bir mezar taşı yazısı gibi kazınsın ve sonra onu rahat bıraksınlar, bir daha da kimse hakkında konuşmasın. Zira bundan ibarettir mezar taşı yazıları, bir isimden başka bir şey değildir. Ancak ölülere özgüdür. Bir yolun sonuna gelenlere. Oysa ben hayattayım ve hiçbir yolun sonunda değilim. Hayat son bulmaz. Ve isimlerle ilgilenmez hayat. Bu ağaç yeni açan yapraklarının titreyen nefesi. İşte bu ağacım ben. Bugün ağaç, bulut; yarın kitap ya da rüzgâr: Okuduğum kitap, içtiğim rüzgâr. Her şey dışarıda bir yerlerde, birer serseri gibi.
408 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.