Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Kırılgan yaşamlarımızın her ânında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni gün bir mucizedir.”
Sayfa 215Kitabı okudu
Hayat yürüyor, Hayri Bey... Siz kelimelerle zehirlenin durun, hayat her gün yeni bir şey keşfediyor.
Reklam
“Kırılgan yaşamlarımızın her ânında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni gün bir mucizedir.”
Sayfa 189Kitabı okudu
Hayatta kendinizi nerede bulacağınızı tahmin etmek istiyorsanız tek yapmanız gereken küçük kazanç ve kayıplarınızın kavisini takip etmek ve gündelik tercihlerinizin on ya da yirmi yıl sonra nasıl bir birikim oluşturacağını görmektir. Her ay kazandığınızdan daha az mı harcıyorsunuz? Her hafta spor salonuna mı gidiyorsunuz? Her gün kitap okuyup yeni bir şeyler mi öğreniyorsunuz? Gelecekteki sizi tanımlayan şeyler bu tür küçük savaşlar olacak.
“Yarını düşlüyoruz ama yarın gelmek bilmiyor; Bir zafer düşlüyoruz Aslında hiç bilmediğimiz. Yeni bir gün düşlüyoruz O yeni gün zaten gelmişken. Kavgadan kaçıyoruz Durup dövüşmemiz gerekirken.” “Ve hala uyuyoruz.”
Yaratıcının istediği hikmeti kabul etmeyince, Süreyya kedisinin varoluşunu ve onun yeni bir forma geçişini anlamada hataya düştü. Çünkü Neptün'ün ölümünü kendi isteği ve arzuları İçinde yorumlamıştı. Bu, Süreyya açısından tam bir bencillikti. Süreyya kasten, bencilliğinden, gururundan, öfkesinden dolayı kalbini Yaratıcıya kapatınca, bütün varlıklara da kapatmış oldu. Artık hiçbir şeyi yoktu. Hiçbir şey elinde kalmıyor, her şey yok oluyor, bir kara delik gibi her varlık bir hiçliğin içinde eriyor ve yok oluyordu. Yaşam ona bir kara delik gibi gelmeye başladı. Bir gün kendisini de yutacak kara delik onu korkutuyor, boğuyor, yaşama temellerini yıkıyor, alaşağı ediyordu. Kararına vicdanı karşı çıkıyordu. Süreyya vicdanını dinlediğinde mutlak bir Yaratıcıya ihtiyaç hissediyor; Mutlak bir Yaratıcıya dayanmak, bel bağlamak, O'na göre yaşamak istiyordu. Ama benliği buna direniyor, kendi başına olmak istiyor, Mutlak bir Varlığa ihtiyaç hissetmeden yaşama tutunmayı arzuluyor, kendi ayakları üzerinde durmak istiyordu. Süreyya'nın hayatı bir savaş alanına dönmüştü. Benliği ile vicdanı arasında kıyasıya bir mücadele sürüyordu. Gerçekte insan her an kendini aşmalı, kendisine varoluş imkânı tanıyan Mutlak Varlığa yönelmeli. O'na dayanmalı, varlığını ve tüm varlıkların varlığını O'ndan bilmeli, kendi gerçekliğinin. gücünün sınırlarının farkında olmalı değil miydi? Süreyya'nın yanılgı noktalarından biri de buydu. Kendi sınırlarını, mutlak bir hiçlikte başlayan ve biten gücünü kuvvetini hiçlik sınırlarından çıkaran benliğinin oyununa gelmişti.
Reklam
“Benim için bütün oyunlar, romanlar, hikayeler herkesin anladığından başka bir anlam taşıyor. Bütün hayat, bütün insanlık bu kitaplarda anlatıldı, bitirildi. Yeni bir şey yaşamak, yeni bir kitap tanımak oluyor benim için. Kitaplarla ve onların yazarlarıyla birlikte yaşıyorum. Önsözlerde yaşıyorum. Hiçbir yazar şaşırtmıyor beni: çünkü hayatlarını sonuna kadar biliyorum. Gerçek dediğimiz dünyada ise kimin ne yapacağı belli değil. Her gün şaşırtıyorlar beni… Yazarlarımla yaşamak daha kolay!!!"
Sayfa 370 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Her gün yeni baştan yaşamak mümkün olacak mı dersin? Bir gün öncesine korkak bir bezirgânlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? Yoksa yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız?
Sayfa 350 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı..." -Stefan Zweig
"'Kepler ya da Newton'un buluşlarını, çeşitli kombinezonlar yüzünden bu buluşların açığa çıkmasına engel olan, bunların yolunu tıkayan bir, on, yüz ya da daha çok kişinin hayatları feda edilmeden insanlık öğrenemeyecekti diyelim. Bu d rumda bence, buluşunu tüm insanlığa iletebilmek için Newton'un bu on ya da yüz kişiyi ortadan
Reklam
Aile öyle bir mengenedir ki biri omuzlarımızdan yakaladığı günden itibaren onun pençesinden kurtulmak artık mezara kadar imkânsız olur. Mezara kadar, anlıyor musun? Bu tazyik bizi incitir mi diyeceksin? Hayır! Tamamiyle aksine. O kadar geniş bir teslimiyet içinde, bu makinenin kolları arasında yaşarız ki.. Adeta, kendi kendimizi evlendikten sonra
Sayfa 40
O günlerde bir rüya görmüştüm. Çok tuhaf, etkisinden bir süre kurtulamadığım bir rüyaydı bu. İlk buluşmamızda alakası dolayısıyla onu size de anlatmıştım. Yine aynı güzergâhta yürüyorduk. Rüyam şöyleydi. Sizinle çocukluğumun geçtiği doğa ortamındaydık. Bir yerde oturmuş dinleniyorduk. Siz iki elinizi kenetlemiş yastık gibi başınızın arkasına koymuştunuz. Yeni yazdığınız bir şiiri okuyordunuz. Ben de dinliyordum. Fakat tuhaf olan şuydu. Şiirin sözleri yoktu. Okuduğunuz şiir bir ritimden ibaretti (hayır melodi değildi). Ancak, ben sadece bir ritimden ibaret olan o şiiri algılıyor ve bir şiir zevkini eksiksiz olarak yaşıyordum. O gün bunu size anlattığımda verdiğiniz tepki de ilgi çekici olmuştu benim için. Yine neşeli olduğunuz zaman kullandığınız o takılma sözünüzle, beyefendilerinizden biriyle başlayarak; “Beyefendi eğer kâğıda geçirebiliyorsanız rüyanızdaki şiiri getirin altına imzamı atayım” demiştiniz.
Y'olculuk
"Gece. Her şey düşsel bir görünüm içerisinde. Yollar uzuyor, kıvrılıyorlar önümüzde. Bu dağı öteki dağa, bu köyü bir başkasına ekleye ekleye gidiyor yollar. Arabamız sancıya tutulmuşçasına inliyor; sessiz, alabildiğine ıssız ve görkemli bu gecenin ortasında, bu dağların arasında. Gece bütün heybetiyle kurulmuş üstüne bu dağların; bu Doğu dağlarının. İçimde yeni bir ülkeye giriyormuşum gibi bir duygu var. Her şey gizemli, albenili, yeni. Yeni bir ülke yollar. Yeni, hep yeni bir ülke dağlar. Yeni bir ülke içim. Bütün yollarda, bütün yolculuklarda taşan, kaynayan, heybetlenen, ayaklanan bir ülke içim. Önce giz, diyorum, büyüleyen, tutan, saran bir giz. Hep giz: Doğu. Ayaklanma duyguları: Dağlar. İçimde günlerdir deprenip duran, her gün, her an kendine doğru çeken, alıp götüren doğu düşü, doğu söylencesi, doğu büyüsü. Doğunun kendisi çağrışımlarla, düşlemelerle kuşatıyor her yanımı. Otobüsün içinde miyim dışında mıyım, yoksa yeryüzü ile gökyüzü, doğuyla batı arasına gerilmiş bir alanda mıyım bilmiyorum... "
İyi Kitaplar
Her yeni gün iyi bir kitapla karşılaşma ihtimali dünyanın saçmalığına rağmen hayatta kalmakta ısrar etmemin en önemli nedenidir. İyi bir kitabın vadettiği güzellikleri başka ne, kim vadedebilir?
Her gün yeni baştan yaşamak mümkün olacak mı dersin? Bir gün öncesine korkak bir bezirgânlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız? Yaşarsak göreceğiz Olric. Yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. Ve bu dünyaya göstereceğiz. Onlar görmese de göstereceğiz. Gösterdiğimizi bileceğiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.