Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
516 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Marquis De Sade, kimine göre deli, kimine göre dahi; kimine göre sapık, kimine göre gerçekçi, ama bence en çok bir filozof. Tıpkı diğer filozoflar gibi bir öncü. Bir fark yaratmanın bedelini de ödemiş elbette. Kapatılarak. Her türlü haneye konuk olmuş. Konuklukları bir ölümle sonuçlanmama sebebi elbette zengin nüfuslu aristokrat bir aileye mensup
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)Marquis de Sade · İthaki Yayınları · 202312 okunma
Bir bayılan olduğu zaman insanlar su, kolonya diye bağırırlar. Ama umutsuzluğa düşen biri için olanak, olanak diye haykırılır. Umutsuz kişi ancak olanakla kurtarılabilir. Bir olanak:Ve umutsuz kişimiz yeniden nefes alır, yeniden yaşamaya başlar, çünkü olanak olmadan nefes alınamaz diyebiliriz. Bazen insanların ustalığı, olanağı bulmak için yeterli olur! ama inanmak söz konusu olduğunda yalnızca bir ilâç vardır: Tanrı için her şey olanaklıdır.
DoğuBatı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sevmeyi yalnızca sevmek sanan ey kendine ceza kalp. Neden iyi zamanları hatırlar insan? İnanmak ister yeniden boyun eğdirdiğine? Aşk ötekinde hayata dönmüşken.
Sayfa 149
Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağları, derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı Ve
Sevmeyi yalnızca sevmek sanan ey kendine ceza kalp. Neden iyi zamanları hatırlar insan? İnanmak ister yeniden boyun eğdirdiğine? Aşk ötekinde hayata dönmüşken.
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin
Reklam
“Herşeye rağmen bir yalancı olmaktansa, kandırılmış olmayı tercih ediyorum. Günümüz dünyasında böylesi budalaların öncülüğüne ihtiyacımızı olduğunu düşünüyorum…”
"bilinçli olarak bilinçsizlik yaratmak"
Bilmek ve bilmemek, dikkatle kurgulanmış yalanlar söylerken tüm doğruların bilincinde olmak, birbirini yalanlayan iki görüşe aynı anda inanmak, birbirleriyle çeliştiklerini bilmek ve ikisini birden kabul etmek; mantığa karşı mantık kullanmak, ahlaklılık iddiasında bulunurken ahlak tanımazlık yapmak, demokrasinin imkânsız olduğuna ve Parti'nin demokrasinin bekçisi olduğuna inanmak; unutulması gereken her şeyi unutmak, sonra ihtiyaç olduğu anda tekrar belleğine çağırmak, sonra bir anda yeniden unutmak: Hepsinden öte, aynı süreci sürecin ta kendisine uygulamak. Nihai incelik buradaydı: Bilinçli olarak bilinçsizlik yaratmak, sonra daha demin gerçekleştirdiğiniz hipnoz eylemine dair bilincinizi tekrar yitirmek.
Küçücük ayaklarımla söndürdüğüm sigara izmaritleri, koskoca yangınları önleyecek zannederdim. Her felaketi önler, her iyiliğin altından çıkardım. Kahramanlık oyununu hangi kitaptan arakladım bilmiyorum. Yokuş aşağı indikçe, dünyayla birlikte küçülüp, yok olacağımı sanırdım, yok olmayı nasıl öğrenmiştim? En vahimi de bina tepeleriydi, bizim binanın bir tepesine çıkabilsem, atlaya, hoplaya, zıplaya o binadan diğerine, o apartmandan daha da uzağa ve istediğim her yere gidebilirdim. Semt değiştirmek de neydi ki? Ben şehir, kıta, hatta ülke değiştirebilirdim bu şekilde. Özel güçlerim olduğu saçmalığı nasıl da yer etmiş zavallı zayıf içime. Kendimi o koca evlerin tepesinden hiçbir yerime bir şey olmadan atlayabileceğime inanır, kendimi o kadar cesur ve büyük zannederdim. Hoş düşer, kalkar, ağlar, zıplar, kanardı her yerim ama yine de bir şey olmazdı burkulmanın dışında. Yaş aldıkça küçülüyormuş insan ve çocukluk dedikleri şey belki de en büyük hissettiğin, en cesur olduğun zamanlarmış, büyüdükçe cesareti de kırılıyormuş insanın. Saflık mıydı buna inanmak yoksa bilmişlik miydi bilmiyorum, ama hâlâ aklımda o zamanlar var, öyle berrak, o kadar şeffaf ki, sildiğim her şeyin altından çıkabilecek kadar da derin ve sağlam hatta kaçınılmaz. Bir şeylerin değişeceğine üstelik kendiliğinden hem inanç hem de inanmamak var, yerine göre birini çıkarıp, diğerini karartıyorum, bugün kendime inanıp, yarın inanmıyorum. Diğer gün hiç aklıma gelmiyor. Sonra siliyorum, yeniden yazdığımı zannedip, eskinin kopyasının üzerinden geçiyorum.
Hipnoz ve Telkin
Halk kandırılmak arzusundadır. Mantıksal süzgeçten geçirmeden her söze inanmak ister. Böylesi bir tavır, insanoğlunun toplu yaşamına düzen getirmek bir yana, yeniden ve yeniden etki altına alınanların isyanıyla sonuçlanacaktır.
Sayfa 79 - Lilith YayıneviKitabı okuyor
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
Uzun zamandır bu tarz bilgi dolu, söylev tarzında bir kitap okumadığım için -
Seneca
Seneca
hariç- düşüncelerimi toparlamakta biraz zorlanıyorum açıkçası. Fakat böyle bir kitap ve böyle değerli bir çeviri bir incelemeyi hak ediyor bence, o yüzden bir not düşmeliyim buraya~ Öncelikle kitabın da adı olan "aptallık duvarı" ifadesini çok beğendim
Aptallık Duvarı
Aptallık DuvarıYoro Takesi · Denizler Kitabevi · 20214 okunma
Çin’de yetişen Bambu Ağacının önce tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat, inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır. Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum, beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edilebilir miydi?… Toprağa atılan tohuma belli aralıklarla ve özenle suyunun verilmesi, yağmur, rüzgar gibi olumsuz fiziki koşullardan korunması gibi uzun zamana yayılmış bir emek ve sabırla beklenilmesi sonucunda altı hafta içinde boyu 27 metreyi bulan Bambu Ağacı… Emek, sabır, inanmak ve vazgeçmemek… Asla pes etmemek! Bakınız, Eski Bir Sioux Kızılderili Atasözü, diyor ki; ”Yollarım kapandıysa; ya kendime açık bir yol bulacağım, ya da yolumu baltam ile ben açacağım.”
758 syf.
·
Puan vermedi
Günler gelir günler geçer ve hayat her zaman tercihlerimiz üzerine kurulur. Kader midir yoksa kehanet mi bilinmez varacağımız yere gidecek yolların mis gibi çiçek kokularıyla mı yoksa yürümekte zorlandığımız çakıllı taşlarla mı kaplı olduğunu biz seçiyoruz. Bütün bunları bazen bilinçli bazen ise tesadüflerin o tatlı belirsiz heyecanı ile etrafımız
Lunapark Kapandı
Lunapark KapandıMario Levi · Everest Yayınları · 2021116 okunma
İnanmak zordu, güvenmek zordu, yeniden başlamak zordu... Tüm bunlara sebep olanın bunu kabul etmesi hepsinden zordu.
Bilinçli olma deyimini bilgili olma hususundan dikkatle ayırmak gerekiyor. Eski bir benzetmenin, kitap yüklü merkep benzetmesinin yaraşabileceği kişilerin durumu da unutulmamalı.
Sayfa 135Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.