Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşamak bir başkası olmaktır. Ve insan bugün, dün hissettiği gibi hissediyorsa, hissetmek olanaksızdır. Dün hissedileni bugün de hissetmek, hissetmek değil, dün hissedilmiş olanı bugün anımsamaktır yalnızca, artık yok olmuş olan dünkü hayatın canlı cesedi olmaktır.
Sayfa 143 - Can modernKitabı okuyor
122 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Dört Anlaşma/ Toltek Bilgelik Kitabı, adından da anlaşılacağı üzere her biri başlı başına bir öğreti olan dört anlaşmayı hayatımıza uygulamanın öneminden bahsediyor. Birinci anlaşma, “Kullandığın sözcükleri özenli seç!” Çünkü; “Söz büyüdür.” İki yanı keskin kılıç gibi, sözünüz en güzel rüyayı da yaratabilir, etrafınızdaki her şeyi de yok edebilir. İkinci anlaşma, “Hiçbir şeyi kişisel algılama!” Çünkü, insanların söyledikleri ve yaptıkları şeyler, kendi zihinlerindeki anlaşmalar doğrultusundadır. Durum bizimle ilgili değildir. Üçüncü anlaşma, “Varsayımda bulunma!” Herkesin bizim gibi düşündüğünü varsaymak, büyük bir yanılgıdır. Her birimiz farklı bireyleriz, farklı şeylerden etkilenir, farklı şekilde tepki veririz. Anlamak için iletişim kur, soru sor.. Varsayma, zannetme.. Dördüncü anlaşma, “ Daima yapabildiğinin en iyisini yap!” Yazar Miguel son anlaşma için; “Bu anlaşma, diğer üç anlaşmanın kalıcı alışkanlığa dönüşmesini sağlayan anlaşmadır. Dördüncü anlaşma ilk üçün aksiyonudur. Her koşul altında , daima en iyisini yapın, ne daha fazla ne daha az. Ama şunu hatırlamanızda fayda var: An, her an değiştiği için asla “en iyiniz” olmayacaktır. Her şey canlıdır ve her an değişim halindedir. Bu nedenle “en iyiniz” bazen yüksek kaliteli olacaktır bazen o kadar iyi olmayacaktır.” diyor. Hayatı daha iyi daha güzel yaşamak ve algılamak için gelin siz de kendinizle anlaşma yapın! Dönüp dönüp bakmalık güzel bir başucu kitabı. Keyifle , kitapla kalın!
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311bin okunma
Reklam
Bizim niyetimiz, ölesiye bu köyde yaşamak. Şehirlerde, kasabalarda gözümüz yok. Yarın sen başını alıp gideceksin, biz bu sütü bozukla kalacağız. İyi kötü her kahrını çekeceğiz. Allahın verdiği bir çıban gibi! Şimdi bize düşmandır, derdimizi sana duyurduk diye, geçecek karşımıza, daha bir düşman kesilecek! Köylük yerinde Muhtar bir insana düşman olmasın! Muhtarın düşman olduğu her insan bizim halimize düşer. Belki düşmez, ama varsıl olursa! Eee; biz yoksuluz dedik sana! Hem yoksul, hem Muhtarın düşmanı ol, felaket!
Tehlike diyince, gazetelerin gazetelerin yazdığı fiziksel anlamdaki yaralanma, biraz kan akması gibi şeyleri getiriyorlar akıllarına. Bunun tehlikeyle hiç ilgisi yok. Gerçek tehlike yaşama eyleminin ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır.
Müslümanlar arasında öyle bir zümre var ki, çoğun­ luğu onlar oluşturuyor: özellikle son yüzyılda belirgin bir şekilde ortaya çıkan bu yeni tip insana "modernist" deniliyor. Bu tip, İslâm'a misyoner gibi kuşkulu bir göz­ le bakar. Zihniyeti, düşünce yapısı, kafasının işleme tar­ zı, aslında profandır, fakat bir tür kişilik zaafından Müslüman olduğunu da reddedememektedir. Böyle tu­ haf bir konumdadır. Yanlış anlaşılmasın, Müslüman ol­ duğunu reddetmesi ona kişilik kazandıracaktır demek istemiyoruz. Düşüncelerini sonuna kadar götürme ye­ teneğinin ve cesaretinin eksikliğinden bahsediyoruz: kafa yapısı profandır, ama ruhu muhafazakârdır. Temelde muhafazakâr olan ruhu, bu yıkanmış bey­ nin yapısına terstir. Bununla birlikte, İslâm aleyhinde, İslâm'a zıt olarak ileri sürülmüş fikirleri seve seve ka­ bul etmeye hazırdır. İslâm'a zıt fikirleri ileri sürerken, yukarıda değinil­ diği gibi, babasının veya dedesinin hacı, hoca veya müftü, imam olduğunu belirtmeyi ihmal etmez. Böyle- ce, ileri sürdüğü fikirlerin nesnel ölçülere göre şayanı kabul şeyler olduğunu vurgulamak ister. Yani, karşı­ nızda yabancı birisi yok, ben de Müslümanım ama ney­ lersiniz ki, ilim başka şeyler söylüyor, demek ister. Ger­ çekteyse, ileri sürdüğü fikirlerin hiçbirinin sahibi değil­dir; bunlar, beyin yıkama sürecinde kendisine kabul et­ tirilmiştir.
Mrs. Behn espri anlayışı, yaşam gücü ve cesaret gibi halktan kişilere özgü erdemlerin tümünü kendisinde toplamış orta sınıftan bir kadındı. Kocasının ölümü ve kendisinin yaşadığı birtakım talihsiz maceralar yüzünden hayatını aklını kullanarak yaşamak zorunda kalmıştı. Erkeklerle eşit koşullar altında çalışması gerekiyor ve çok çalıştığı için de geçimini sağlayacak kadar kazanabiliyordu. Bu olgu aslında, A Thousand Martyrs I have Made ya da Love in Fantastic Triumph Sat gibi şiirler de dâhil olmak üzere, onun yazmış olduğu her şeyi gölgede bırakacak kadar önemlidir, çünkü zihnin özgürlüğü, daha doğrusu zihnin zaman içinde dilediğini yazacak özgürlüğe kavuşabilme olasılığı işte tam da bu noktada başlamaktadır. Aphra Behn bir kez başı çekmişti ya, kızlar artık onu örnek alabilecekler ve annelerine babalarına gidip "Bana artık harçlık filan vermenize gerek yok, ben kalemimle para kazanabilirim," diyebileceklerdi. Elbette ki, daha uzun yıllar boyunca alacakları yanıt "Evet, Aphra Behn'inki gibi bir hayat yaşayarak, öyle mi? Ölsen daha iyi!" olacak ve kapı her zamankinden daha hızlı bir şekilde üzerlerine kapanacaktı. Bu çok ilginç konu, yani erkeklerin kadınların iffetine verdiği değer ve bu olgunun onların eğitimi üzerindeki etkisinin de bu noktada tartışılması doğru olur.
Reklam
Bu Memleket Bizim
4 nala gelip uzak asyadan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim Bilekler kan içinde Dişler kenetli Ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem bu cennet bizim Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim NAZIM HİKMET
İçinde ‘nasıl anlatılır’ını bilmediğin bir boşluk. Ruhunda sana ait ama sana benzemeyen bir alan. En çok onu arıyorsun. En çok ondan kaçıyorsun. Bir tanımı yok. Kitaplarda yok, şarkılarda, şiirlerde yok; gündelik yaşamın içinde en ufak emaresi yok. Onu bulamadığından bileğin kağıtlara düşüyor. Onu bulamadığından aydınlıklardan siliniyor
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
122 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size kişisel gelişim kitaplarını sevmeyenler için sevebileceğiniz bir kişisel gelişim kitabı ile geldim. Hayatı daha iyi, güzel yaşamak için bu 4 maddeyi hayatımıza geçirelim. Kendimizle 4 anlaşma yapalım. 1- Söz büyüdür. 2- Hiçbir şeyi kişisel alma. 3- Varsayımda bulunma. 4- Yapabildiğinin en iyisini
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311bin okunma
Reklam
Duyuyorsun işte, sevinçten bahis yok. Kendimi en yüksek coşku veren hazza, Sevgi doğuran kine, kuvvet veren üzüntüye adıyorum. Bilginin verdiği ihtirastan kurtulan kalbim, artık gelecekte her türlü acıya açık olmalıdır. Bütün insanların kederini kendi içinde yaşamak istiyorum. Önce ruhumla, en yüksek, en derin ve en önemli şeyleri kavramak.,insanların nazlarını, acılarını toplamak kendi benliğimi bütün insanlığın benliği haline getirmek ,sonra da onlar gibi mahvolmak istiyorum.
210 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Unutma, geçmiş zaten yaşanmıştır." Selamlar
Hasan Bulut
Hasan Bulut
kaleminden #geriyedoğan kitabıyla geldim. Bilimkurguya karşı bütün ön yargıları yıkıyoruz efendim. Film tadında bir kitap okudum. Yazarımızın kalemine sağlık. Cem 40 yaşlarında eşinden ayrılmış, malulen emekli olmuş, hayatın şartlarında savrulmuş bir polis. Bir gün kapısında
Geriye Doğan
Geriye DoğanHasan Bulut · Otontik Kitap · 202411 okunma
Sabahattin Ali yaşasaydı, bu yazıyı bugün de yazacaktı demek ki.
Bize yarının hastanelerini, darülacezelerini, cezaevlerini dolduracak, cahil, mesleksiz, serseri yüzmilyonun lüzumu yok! Bize, insan gibi yaşamak, hayatın nimetlerinden istifade etmek imkânlarına hiç olmazsa bu sakat tedbirleri tavsiye edenler kadar sahip yirmi milyon vatandaş, "daha faydalıdır.."
"Sevmek, dünyanın en zor mesleğidir. Belki karşılığını alamayacaksın ama, bir ömür çalışman gerekir. Sevmek öyle zor bir şey ki, her gün karşılığı elbet bir gün alacakmışsın umutlarıyla yaşamayı öğretir. En ağır işçiliktir, aşkın uğruna bir ömrü hiçe saymak. Yaşamak imkânın varken, tüm mutluluklardan, sırf o yok diye vazgeçmeyi gerektirir. Bir süre sonra ağlamaların da fayda etmediğini öğrenir, gülerek ağlamalarını gizlersin. Gözyaşlarından, sahte mutluluklara sığınarak kaçmaya çalışırsın. Ama başaramazsın. Geceler, sevenin en büyük düşmanıdır. Kalp atışları, artık onu yaşatmaya başlar. Tüm karanlık onun gölgesi gibi gelmeye başlar ve sen onun gölgesi diyerek karanlığa sarılırsın... Sevmek böyle bir şey işte, sen anlamazsın..."
Sayfa 104Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.