Önceden "doyum" olarak adlandırdığın şey doyum değildi. Önceden "mutluluk" olarak adlandırdığın şey mutluluk değildi. Fakat tam şu an onu karşılaştırabileceğin hiçbir şey yok.
Arkadaşlar bu kitap çok kötü, dayanamadım ortasına bile gelemeden bıraktım. Yazarı şöyle eleştirmek istiyorum, keşke kudurup kendine bir evren yaratıp kitap yazacağına başka şeylerle kendini yatıştırsaymış. İşin özeti cinsel organlara bu kadar meraklıysanız lütfen bu konuyla alakalı evren yaratıp kitap yazmayın. Yazım şekli de inanılmaz çorba, ne okuduğumu da anlamadım, kim konuşuyor belli değil kitapta.
Çoğunluk bu kitabı beğenmiş, neden beğendiler onu anlamadım. Ne anladınız da beğendiniz? Ulan adam insanların üreme sistemini uydurup uydurup mekanize etmiş, oluşturduğu evren tamamen bununla alakalı. Başka hiçbir şey yok evrende. Cinsel sınırları da silmiş evrenden, distopya ütopya vs değil bildiğiniz fetiş evreni bu. Kitap sadece bu konular üzerinden dönüyor, inanılmaz sığ, okuyucuyu kusturmaya çalışmış. Sakın çocuklara falan okutmayın psikolojileri bozulur.
Çoooook farklı bir konu bekliyordum fakat inanılmaz kötü bir konu karşıladı beni. Beğenmedim, lütfen okumayın okutturmayın kimse bir şey kaybetmez.
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,2bin okunma
“Güçlü olan hayatta kalır" ifadesi, hayatta kalanların etik olarak bir anlamda en güçlü olduklarını ve evrimin izlediği bu eleme yolunun, sonraki tipin öncekinden daha iyi olduğunu kanıtladığı yönünde bir inanışa yol açtığı görülmektedir. Bu temele dayanılarak bir güce tapınma temeli kolayca kurulmakta ve medeniyet yoluyla kavgaların
Korku ve gerilim dendiğinde ilk akla gelen türdür Gotik. Gotik denince benim için akan sular durur. Bu tarzda çok kitap yazıldı, filmlere konu oldu. Özellikle film bittikten sonra etkisinden çıkamayıp gaipten gelen sesler duymaya başlar, yatağın altından tıkırtılar gelir, sanki arkanızda bir hayalet varmış gibi nefesini ensemizde hissederiz. Fakat
-Durursam bir daha kurtulamam.
︎ziyanı yok Günışığı yeter bize
-Yüreğim kaydıysa günah mı?
︎Çamura saplansam yardıma gelir misin?
-Elini tutum sıcacıktı yüreği elindeymiş gibi.
︎Elinden tutuversem benimle gelir misin?
-Seninim işte alıp götürsene beni
Sanat dalları, birbirlerinden, birbirlerinin yöntemlerinden yararlanırlar. Selvi Boylum Al
Paul Auster'dan daha önce sadece Cebi Delik ve New York Üçlemesi kitaplarını okumuştum. Vefatı dolayısıyla herkesin birden bire hayranı kesildiği ve bana da bu paylaşımlardan gına geldiği bir dönemde yine de ona dönmeden edemedim. Dediğim gibi sadece iki kitabını okudum ama içten içe büyük bir yakınlık ve muhabbet duyduğum bir yazardı, bu
“Dinle Zeze, beni içine kabul edersen her şey daha kolay olacak. Sana yeni bir hayat öğretmek, seni her şeyden korumak, peşini bir türlü bırakmayan şu hüzün perdesini yavaş yavaş yok etmek istiyorum. Göreceksin, tek başına kalsan bile şimdiki kadar acı çekmeyeceksin.”
Şu yaşım ve geldiğim çağ, gördüklerim ve yaşamımın beni taşıdığı şu balkon, şu masa, benim taşıdığım şu ailem, ensem, göbeğim, elimde tuttuğum şu bardak, baktığım şu sokak artık belli ki ben ne görürsem göreyim ne anlarsam anlayayım ne olursam olayım buraya bakarak bunların içinde olacağım. Bana bu manzaraya bakarak bir şey söyleme, görüp göreceğimin bu olması kaderi çizilmiş, yazılmış, kazılmış. Başımı çevirmekten fayda yok, görmezden gelmek boşuna, ait değil gibi duruş beyhude, işte balkon, işte manzara, işte hayat. Varsam ve sahi isem işte de ben.
ben artık bir hiçim, hiçbir önemim yok, hiçbir şey
istemiyorum: yerimden kımıldamıyorum. ben bir nesneyim, bir insan değil. dokunun bana: bir taş misali soğuğum, bir mezar misali soğuk. tanrı olmayı becerememiş bir adam gömülü burada.
İnsanın sözden başka yaşayacağı yeri yok dünyada,bilirim. İnsan,kabul etmekle dönüştürmek arasında gergin bir iptir,bilirim. İnsan konuşmasaydı -yazmak da içinde- yapacağı tek şey,topluca delirmek olurdu, bilirim.