1000kitap çok mu bozdu? 1000kitap elden gidiyor mu? 1000kitap'a neler oluyor?!
Buraya katıldığım 2017 yılından beri insanların dilinden düşmeyen tek bir cümle var: "1000kitap artık çok bozdu!" Peki, gerçekten de öyle mi bir bakalım...
• Eskiden kitapların okuma durumlarının içine girildiğinde her kitaba sayfalarca özel not
Tanrı, hiç bir çocuğu kötü olsun diye yaratmaz! Onu kötü yapan, kötü eğitimdir!..Kötü anne-baba, kötü çevre, kötü yönetim balçık gibidir, zavallı yavruları da çekip yutar.
Bazı kitaplar vardır gerçekten hakkında çok konuşmaya gerek yoktur. “Al, oku” deyip geçeceksin, o depremi okuyunca okuyanın kendisi yaşayacak ama ben kendime not düşmek ve kitabı birilerinin radarına düşürmek için yine de yazacağım. Bitirdiğim günden beri inceleme yazmak için yanıp tutuşuyordum. Nihayet kendi çapımda yaptığım araştırmayı bitirip
Yıllardır başarıyla sahnelenen; Batı tarafından hor görülen mazlum Müslüman halkların sesi olmuş “cesur lider” rolüne angaje, yazılan kişi -ya da kişiler- tarafından oldukça iyi tasarlanmış bir kitap.Okurken insanın milli duygularına hitabeden, hafiften gururunu okşayan bir tarafı aşikar, gel gelelim işin iç yüzünde kazın ayağı öyle değil.(Arka
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, bir tane iyi haber yok koca memlekette. Resmen bu ülkede yaşayan her canlıya düşmanlar. Hadi bize düşmanlar bu çok net, doğanın zaten içine ettiler, şimdi de hayvan katliamları baş gösteriyor. Kötülük kelimesi bile bunların yanında iyi kalıyor. Bu çok başka bir şey. Bunun adı yönetim de değil. Cehennem azabı.
José Saramago , Nobel ödüllü Portekizli bi yazar. 2010 yılında kaybettik. Portekiz in neredeyse tüm ödüllerini kazanmış usta bi kalem. 3 tane önemli kitabının, 3 önemli yönetmen tarafından çekilmiş filmi vardır. Portekiz Komunist Partisi üyesidir. Bu parti ateist bi partidir. İnsan hakları ve çevre ile alakalı da bi topluluğu mevcut olan yazar,
" Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı
hayvanlar öbürlerinden daha eşittir. "
Hayvan Çiftliği kitabı her okurun rafında mutlak suretle bulunması gereken bir kitaptır. Kitabı çocukken okuduğumuzda farklı, yetişkinken okuduğumuzda daha farklı, olgun bir yaşa gelince çok daha farklı algılarla değerlendirebiliyoruz. Ben kitabı 14 yaşında masalsı bir edayla okumuştum şayet. O zamanlar dünyayı bu kadar geniş çaplı keşfedememiş oluşumdan olabilir. Fakat şimdilerde artık dünyanın nasıl bir yer olduğunu keşfettiğim için kitabı daha geniş çerçevede değerlendirebiliyorum. Yani kısacası 1 kitap değil 3 kitap almış sayılacaksınız bu kitabı alınca :)
Hayvan Çiftliği kitabı her medeniyetin muhakkak tanıştığı bir yönetiliş biçimine atıfta bulunulan bir kitap olarak günümüze kadar popüleritesini yitirmeden başarıyla ulaşmıştır. Bazı rivayetlere göre kitap bizzat Mussoilini'ye itafen yazılmıştır. Hayvanlar üzerinden gönderme yapma sanatı ilk olarak La Fontaine'den bizlere nakledilmiştir. Fakat bu sanatı bir tık yukarı çekip tamamen siyasal bir hale sokan George Orwell bizlere günümüzde tanıdık olan bir yönetim biçimine sahip bir hayvan çiftliğinden bahsediyor.
Kitabın içeriği hakkında bilgi verip okuma zevkinizi zedelemek istemiyorum. Bu arada kitabın hem çizgi filmi hem de filmi mevcuttur. Çocuklarınızla birlikte izlenebilecek bir formdadır. Sizi bu alegorik dünyanın içine uğurlamak istiyorum. Şimdiden iyi okumalar. Keyifli seyirler..
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Kapı Yayınları · 2021245,6bin okunma
Psikoloji bir safsata mıdır ya da iktidarın yeni kırbacı mıdır? Foucault,
Deliliğin Tarihi isimli kitabında büyük bir kapatmadan söz eder. 1700'lü
yıllarda Avrupa'da serseriler, dilenciler, deliler, hırsızlar veya herhangi bir
üretime faydası olmayanlar piyasada cirit atmaktaymış ama Fransa'da yeni
yönetim, bugünkü anlamda modern
Daha önce pek çok kitapta karşımıza çıkan yöneten-yönetilen ilişkisinin doğası “Bin dokuz yüz seksen dört” ün de ana sorununu oluşturuyor. Yazar “oligarşik kollektivizm” olarak tanımladığı yönetim şeklinin, kitleleri nasıl pasifize ettiğini, onları nasıl sömürdüğünü ve bilinçlerini nasıl egemenlik altına aldığını göstermeye çalışıyor bizlere. Bilim ve teknolojik ilerlemeye karşı olan yönetim, bireylerin dış dünyayla ve geçmişleriyle olan bağlarını da her gün biraz daha fazla kopartıyor. Küçük ve ayrıcalıklı bir azınlığın büyük bir çoğunluğu yönettiği yönetim şekli olan oligarşi, yeni bir sosyalizm, kitaptaki adıyla ingsos (ingiliz sosyalizmi) olarak karşımıza çıkıyor. Fakat sosyalizmin evrensel ilkelerini hiçe sayan bir sosyalizm bu. Dolayısıyla da ne eşitlikten ne de özgürlükten bahsetmek mümkün. İşte Orwell da Marx’ta olduğu gibi umudun ve kurtuluşun proleterlerde olduğunu düşünüyor ve bu sınıfın bilinçlenip örgütlendiği aşamada devrimin gerçekleşeceğini söylüyor.
“Bin dokuz yüz seksen dört”ü okuyun. Okuyun ki, bireyler arası eşitliğin, özgürlüğün, bilimin, bilinçlenmenin, etrafımızdaki gerçekliği farkında olmanın, düşünce ve konuşma özgürlüğünün aslında hayatımızda ne kadar da önemli bir yer teşkil ettiğini fark edin.
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,3bin okunma
Merhaba Sayın 1k okurları;
Sitede çoğalmaya başlayan bir hususu kangren olmaktan kurtaralım ve Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret içeren bütün iletileri;
"5816 ATATÜRK ALEYHiNE iŞLENEN SUÇLAR
HAKKINDA KANUN" Maddesi uyarınca şikayet edelim.
Şikayet metniniz örnek olarak sadece şu olsun:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin 5816 Numaralı
Prometheus Yunan mitolojisinde insanın yaratıcısıdır. İnsanlara tüm meziyetleri o öğretmiştir. Bu tragedyada Zeus’un karşısındaki durumu anlatılır.
Diğer tragedya incelemelerimde olduğu gibi bunda da biraz konunun öncesinden bahsetmek doğru olur. Gelin kısaca Prometheus’a kadar Yunan Theogonisine (mitolojinin tanrılardan bahseden kısmı) bakalım.