Bazen hayat Ahmet Kaya klibine dönüşür. Boynu bükük adamlar dalgın dururlar. Sakallar uzamış, moraller bozuk. Siste bir kadın yürür. Işıklar içinde bir küçük çocuk. Hava hep yağmurludur, ortalık çamur. Etrafta ateş yanar. Birkaç araba vınlar. Gölgeler tehlike sinyali yayar. Klibin merkezinde hep yorgun demokratlar...
"Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğünüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri,
"Eline sağlık Kadir Usta, elin dert görmesin," dedim.
Doğruldu, kömür Karasına bulanmış yüzü açıldı, güldü, gülüşü bir çiçek gibi açtı. Zayıf kolları yorgun, yanlarına düştü:
"Sağ olasın abi," dedi körüğünü çekmeyi sürdürdü.
Tarih içinde Zamanımızın Paradoksunu şöyle sıralayabiliriz:
* Daha yüksek binalarımız, ama daha az sabrımız var.
* Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
* Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz.
* Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
* Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz var.
* Daha
Adam yorgun argın eve döndüğünde beş yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulmuş. Çocuk babasına; "Baba, bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?" diye sormuş.
Zaten yorgun gelen adam "Bu seni ilgilendirmez!" diye yanıtlamış
Bunun üzerine çocuk; "Babacığım lütfen, bilmek istiyorum" diye yanıt vermiş.
Adam;
… Sen gülersen bakkal güler, taksici güler, elinde tavşan balonuyla yanından geçen çocuk güler, dilenci kadın güler, otobüsün camından yarı ölü yorgun yüzüyle dışarıyı izleyen dede güler, su güler, hava güler, kar güler, şehir güler, sokak güler.
Çocuk mu? Evet, öyle ya: Geride bir şeyler bırakmak gerekiyor. Her şey denenmeli. Yavaş yavaş. Evet, yavaş yavaş hamile kalırsın Sevgiciğim, çocuğu karnında iki yıl taşırsın. Hızlı bir gebeliğin gerilimine dayanamayacağımı hissediyorum. Birdenbire büyük bir karınla karşılaşmaktan korkuyorum. Sancı filan da çekme olur mu? Dünyada yeteri kadar acı var zaten. Kendimi çok yorgun hissediyorum. Yavaş yavaş doğur, olur mu? Çok yavaş seviştiğimiz bir günün sonunda hamile kalırsam bütün bunları başarırız belki. Çocuk da yavaş ağlasın. Yorgun yaşayalım dünyayı. Yorgun bir aşk olsun ilişkimiz.
Biliyor musun, bir gün, bir dostum bana: 'bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun.' demişti.
Başta yadırgamış, ama sonradan ona hak vermiştim. Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir,çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor. Yani yaşamaya büyük bir
"her sey tükenir bir çocuğun gözleri hariç"
"ey güneşin gözlerindeki çocuk. ey umut"
“suçsuz çocukluğumuz ulandı yorgun gençliğimize"
"kuş şaşınır kin öldürür çocuk bilir ışığını"
“çok geç öğrenilmiş bir sevdadır ayrılık"
"sevmeyi denemeye dayat yüreğini"
"yaşamdır kabarıyor yüreğinde
aşk ve dikenle ortaklaşa"
Yağmurlu bir Kasım günü,
Cebimde ıslanmış bir mektup,
Zar zor toparlamışım kendimi,
Sol yanım alev alev,
Seni bekliyorum okul bahçesinde,
İçimde deli bir cesaretle,
Hayatım boyunca unutamayacağım
O ses yankılanıyor uzaklardan ve gittikçe yaklaşıyor,
Merdivenlerde bir koşuşturmaca,
Acı siren sesleriyle bir ambulans geliyor okulun
Göç oldu bir acıdan öbür acıya
oysa sağrısı kurumamıştı atımızın
daha dün sürüp gelmiştik buralara
bugün göründü yine yolların ucu
Devrildi kıl çadırlar seher vakti
usulca uyandırıldı çocuklar
ve kadınlar bohçası çözülmemiş