Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Tasanın İniltisi
Sert ve ezici vuruşuyla insafsız rüzgar Birer birer düşürür dallarından yaprakları, Doğan güneşin her parlak bakışı Zavallıların yasını küçümser. Yükselen sevinç boynu bükük tasayı ezer! Şu hasta, acılı dilenci kadının yanından Gülüp geçen şu süslü kadınların, insan, Yürüyüşlerinde bir aşağılama kokusu sezer. Benim de ağlayarak yazdığım şu kara şiir, Dudaklarında okurumun gülüşlerle titreyecek; Neler ne gözyaşları-yazık ki- öyle titreyerek Sevinç ve mutluluğun dudaklarında ölür! Yaradılışın yüzündeki bu renk ayrımı niçin? Niçin benim acım tat versin başkasına? Yazık değil mi, niçin bir keyif çınlamış olsun Benim tasamın iniltisi bir sevinçli dudakta?
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
“ Sonra ansızın sustu. Umutlarının sonsuzluğuyla olanaklarının cılızlığını karşılaştırdığında, ağırbaşlı ve güçlü yüzündeki sevinç belirtisi silindi.”
Umutlarının sonsuzluğuyla olanaklarının cılızlığını karşılaştırdığında, ağırbaşlı ve güçlü yüzündeki sevinç belirtisi silindi.
"Biliyor musun," dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor mu­sun?" Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren gizi bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırıklığı. Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla. "Neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "Neye?" "Bilardo toplarına." "Neden?" dedim. "Yazgını hep başkalarının ıstakalannın insafına bırakıyorsun da ondan..."
Sayfa 29
Herşeye Rağmen
Zarfın üstüne ismini yazıp postanedeki memura uzatıyorum.Memurda zarfı geri uzatıyor bana.Bunun üzerine yaşadığın şehrin ismini yazıyorum.Memur başını iki yana sallayıp,geri veriyor zarfı.Bu defa oturduğun semtin ismini ekliyorum.Hayret,zarf yine karşımda.. Cadde ismi de yetmeyince,sokağın adını yazıyorum. Fakat,memur ısrarla kaşlarını havaya
Reklam
HUBEYB b. ADÎ "Çarmıha Gerilen Kahraman
Hurma ağaçlarından büyük bir çarmıh yaparak, Hubeyb’i üstüne yerleştirdiler ve onu bağladılar. Müşrikler sevinç içinde toplandılar ve okçular mızraklarını bilemeye başladılar. Kasıtlı olarak bütün bu vahşet çarmıha gerili kahramanın önünde sergilendi. O ise gözünü hiç kırpmadı ve yüzündeki şaşırtıcı ışık saçan rahatlık kaybolmadı.
Kendi ruhuna bakıyordu sanki. Yüzündeki ifadede acı, şaşkınlık ve kararsız bir sevinç vardı. Dudaklarını her zamanki gibi sımsıkı birleştirmemişti. Derisi solgundu; iri, boş elleri titriyordu. Demek ki, o geceki son görünüşü, seven birinin yapayalnız görünüşüydü.
Nokta atışı ya... Kaderine sahip çıkanlara verin kalbinizi
"Biliyor musun,” dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor musun?" Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem ke­der veren gizi bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kı­rıklığı. Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme bak­tın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla. "Neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "Neye?" "Bilardo toplarına." "Neden?" dedim. "Yazgım hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan..."
Sayfa 9
Ama birden sustu. Umutlarının büyüklüğünü imkânlarının vasatlığıyla karşılaştırınca, ciddi ve güçlü yüzündeki sevinç ifadesi kayboldu.
Sayfa 72 - İletişim yayınları Ağustos 2018Kitabı okudu
Reklam
Tok olan niye bu kadar ahmak?
Güldü, alay etti, üzüldü, kahroldu onların şu dünya yüzündeki ters tutumlarına, bu insanlar niye böyle olmuşlar, şu dünya cennetini kendilerine niye böyle cehennem eylemişlerdi... İnsanoğlunun içi geniş, aydınlıktır, deniz gibi, gök gibi, kokulu taze bir çiçek gibidir. İnsanoğlunun içi sevinçten, umuttan pır pır eder de uçar, niye böyle içlerini kararttılar, niye niye içlerindeki ışıkları söndürüp sevinç, sevgi damarlarını kuruttular, niçin, niye böyle mahzun, üzüntülü, yalnız oldular? Niçin bu kadar öldürmeyi, yok etmeyi, parçalamayı seviyor insanlar? İnsan yumuşak başlı, iyilik dolu bir yaratıktır, ağız dolusu gülen, yürek dolusu ağlayan, iliklerine kadar duygulanan, seven bir yaratıktır insanoğlu... Bu öldürme, yok etme, öfke, öç, sevgisizlik neden? Niçin koparıyorlar çiçekleri, birisi tok da yüz bini niçin aç, o tok da bu kadar gözün altında, öfkenin içinde iflah oluyor mu? Tok olan niye bu kadar ahmak?
Sayfa 47 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
22. İki kişi arasındaki ilişkinin sadece bir çıkar birliği değil de dostluk olduğunu hissetmeniz için size göre ne esastır: a. diğerinin yüzündeki hoşnutluk mu? b. baş başa kalındığında insanın kendisini bırakabilmesi, yani sırların ortaya saçılmayacağına dair güven mi? c. kabataslak ifadeyle siyasi muvafakat mı? d. birinin diğerine, salt orada oluşuyla, sadece telefon ederek ya da mektup yazarak bile umut verebilmesi mi? e. hoşgörü mü? f. diğerinin ne kadar dürüstlüğü kaldırabileceğini de gözeterek açıkça karşı gelme cesareti ve aynı zamanda sabır mı? g. saygınlık meselesinin devre dışı kalması mı? h. karşıdakinin de sırları olabileceğini kabul etmek, yani daha önce haberdar olunmayan bir konu öğrenildiğinde kırılmamak mı? i. utanç duygusunun akrabalığı mı? k. rastlantıyla karşılaşıldığında: aslında hiç vakit olmamasına rağmen her iki tarafın da ilk refleks olarak gösterdiği sevinç mi? I. diğeri için umut edebilmek mi? m. diğeri hakkında ortalıkta kötü söylentiler dolaştığında, her iki tarafın da en azından kanıt talep etmeden önce onaylamayacağına dair güvence mi? n. coşkularda buluşmak mı? o. ortak olan ve birlikte paylaşılmamış olsa değersiz sayılacak anılar mı? p. minnettarlık mı? q.birinin diğerini zaman zaman haksız görmesi ama bu nedenle yargılayıcı olmaması mı? r. cimriliğin her türünün devre dışı kalması mı? s. birbirini, bir zamanlar fikir birliğine varmayı sağlamış görüşlerle kısıtlamamak, yani hiç kimsenin diğerinin duygularını dikkate almaktan dolayı yeni bir bakış açısından vazgeçmek zorunda olmaması mı? (Uygun olmayan seçeneğin üstünü çizin.)
Fusako bir şey söylemedi, ama mantarı zorlayan bir şise dolusu duygu gibiydi. Yüzündeki anlam sevinç de olabilirdi, acı da.
Sayfa 92 - Can Yayınları, 11.BaskıKitabı okudu
' Levin etrafına baktı ve Kiti’nin yüzündeki sevinç ışıltısından etkilendi ve bu duygu elinde olmadan ona da bulaştı. O da tıpkı Kiti gibi mutlu ve neşeliydi. '
Sayfa 596 - İş Bankası Kültür Yayınları pdfKitabı okudu
257 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.