Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zeyd bin sabit radıyallahu anh şöyle diyor: Resulallah sallallahu aleyhi ve sellem Uhud günü beni Sa'd bin Er-Rebii'yi aramam için gönderdi. Bana şöyle dedi: "Eğer onu görürsen, ona selamımı söyle! ona de ki: Resulallah sana, kendini nasıl hissettiğini soruyor?" Zeyd dedi ki: öldürenlerin arasında dolaşmaya başladım. Onun yanına geldiğimde son nefesini vermek üzere olduğunu gördüm. üzerinden mızrak yarası kılıç ve ok darbesi olmak üzere 70 yara vardı. "Ey Sa'd! Rasulallah sallallahu ve sellem sana selam ediyor ve sana kendini nasıl hissettiğini bana haber ver diyor." dedim. Sa'd dedi ki selam Allah Resulü aleyhi sellamin üzerine olsun. ona de ki: "Ey Allah'ın resulü cennetin kokusunu duyuyorum." kavmim ensar'a da de ki: "Gözleriniz bakarken eğer peygamberimize bir zarar ulaşırsa, bu konuda Allah katında hiçbir mazeretiniz bulunmaz"!
Hazreti Ebubekir
Hazreti Ömer'in ihtarı üzerine Halifenin emriyle vahiy katiblerinden ve sahabilerin fakihlerinden Zeyd bin sabit hazretleri, hicretin on ikinci senesi başlarında gayret sarfederek Kur'an-ı Kerim'i sahife sahife topladı. Tamamına "Mushaf" denildi.
Reklam
VAHİY KATİBİ HAZRET-İ MUÂVİYE (R.A.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hazreti Muaviye'ye: "Allah'ım, Muaviye'ye (r.a.) hesap ve kitabı öğret", "Allah'ım, Muaviye'yi hidayet edilmiş ve hidayet edici kıl ve onunla insanlara hidayet ver." diye dua etmiştir. Ashab-ı Kiram'ın büyükleri, Hazreti Muaviye'nin sözünü dinlerlerdi. Hazreti Muaviye, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) vahiy kâtiplerindendir ve Zeyd bin Sabit Hazretleri ile birlikte en uzun süre kātiplik yapmıştır. Abdullah ibni Mübarek'e "Ömer bin Abdülaziz mi yoksa Muaviye mi faziletlidir?" diye sorulunca "Resûlullâh ile gaza ederken Hazreti Muaviye'nin atının burnuna giren toz, ondan şu kadar daha faziletlidir." demiştir. Muaviye bin İmran, "Hiçbir insan Rasûlüllah'ın Ashabı ile kıyas edilemez (karşılaştırılamaz). Muaviye Hazretleri de sahabedendir. Hem o, Resûlüllah'ın akrabasıdır ve aynı zamanda vahiy kâtibidir." demiştir. Hazreti Muaviye, sünnete uymakta pek gayretliydi. Sürekli hadis-i şerifleri öğrenip onunla amel eder, halka da uymayı emreder, sünnete uymayan hareketlerden kaçınmalarını söylerdi. Sahabe-i Kiram ona saygı ve sevgi gösterdiler, işlerinde ondan fikir aldılar. Hakkında asla kötü bir söz söylemediler.
Şimdi size hakîkî bir müslimânın nasıl hareket etmesi îcâb etdiğini göstermek için, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bir mektûbunu aynen aşağıda nakl ediyoruz: Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bütün müslimânlara hitâben yazdırdığı mektûb şöyledir: [Aslı Feridun beğin (Mecmû’a-i Münşeât-üs-selâtîn) kitâbı, birinci
Sayfa 393 - Hakikat KitabeviKitabı okudu
"Bana, bir dağı yerinden alıp başka bir yere taşıma görevi verselerdi benim için Kur'an'ı bir araya getirmekten daha kolaydı! Yine de Kur'an ayetlerini deri parçalarından, ağaç parçalarından ve ezber bilenlerin göğüslerinden toplayıp bir araya getirdim." ( Zeyd bin Sabit)
Sayfa 28 - Tahlil YayınlarıKitabı okudu
...Zeyd bin Sâbit'in, Enes bin Mâlik'e söylediği şu sözü hatırladım: "Ey Enes! Bilmez misin adımlar yazılıyor!"
Reklam
Kur'an asla tahrif olmamış mıdır gerçekten? Mantıklı gelmiyor da
Şu bakımdan ki, bir kere Muhammed’in öldüğü tarihte ortada Kur’an diye derlenmiş bir kitap yoktu; bu kitap onun ölümünden çok sonra, daha doğrusu üçüncü halife Osman b. Aftan zamanında ortaya çıkmıştır (Osman, Hicret’in 23. ve 35. yılları arasında “halife” olarak iktidarda bulunmuştur). Çünkü, Muhammed, “vahiy”dir diyerek yerleştirdiği buyrukları
A-Sünnetin Tedvini
Hazret-i Peygamber'in Eshâbı, sünnetin tevâtür yoluyla bugüne kadar nakledilmesini temin eylemiştir. En çok hadîs-i şerîf rivâyet eden Sahabîlerin başında Ebû Hüreyre (5375 hadîs), Abdullah bin Ömer (2630), Enes bin Malik (2296), Hazret-i Aişe (2210), Abdullah bin Abbas (1660), Câbir bin Abdillah (1540) ve Ebû Saîd el-Hudrî (1170)
Müctehid İmam Ebu Amr Abdu’r-Rahman bin Amr el-Evzai’nin İ’tikadi Görüşleri اعْتِقَادُ أَبِي عَمْرٍو عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمْرٍو الْأَوْزَاعِيِّ 315 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ عُثْمَانَ , قَالَ: أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَمْدَانَ , قَالَ: حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُوسَى , قَالَ: حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو , قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو
Önce özel tercümandı.Ardından özel vahiy kâtibi oldu.Sonra Kur'an'ı cem eden adam öldü.Yirmi üç yaşında,yirmi üç asırdır tükenmeyen,takdirlerin üstesinde bir hizmet yaptı.Zeyd bin Sabit:..
Reklam
Namaz Vakitleri Hakkında
Takvimimizdeki namaz vakitleri, fıkhî esaslara göre hesaplanırken arz derecesi (enlem), tûl (boylam), saat dilimi, yükseklik, arazi genişliği gibi birçok astronomik, klimatolojik ve jeolojik unsurlar hesaba dâhil edilmektedir. Bir yerin namaz vakitlerinin hesaplanabilmesi için “astronomik değerler” değil, fıkhî ölçülere uygun olan “görülen değer”
Ebu Sait el-hudri'den rivayet edilir: Üsame bedelini bir ay sonra Zeyd Bin sabit'ten yüz Dinara bir köle satın almıştı. Bu olayı duyunca Hz. peygamber (sav) şöyle buyurdu: - köle satın alıp bedelini bir ay sonra ödeyecek olan Üsame'ye hayret etmiyor musunuz? Üsame uzun vadeli emellerin peşine düşmüştür. Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki ; göz kapağımın her açılışında daha kapanmadan Allah'ın ruhumu teslim alabileceğini düşünürüm. Bir yere doğru bakarken daha bakışımı çevirmeden ölebileceğim aklıma gelir. Ağzıma aldığım lokmayı yutmadan ölümün geleceğini lokmanın boğazımda kalacağını zannederim. Hazreti peygamber bunları söyledikten sonra sözlerine şöyle devam etti: - Ey Ademoğulları! Aklınız varsa kendinizi ölüler arasında sayın. Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; size vaat edilen son mutlaka gerçekleşecektir. Sizin bunu önlemeye gücünüz yetmez.
Fıkıh Alimleri "Ilm- fikhi, ilk olarak Abdullah bin Mesud anh) ekti. Yani fıkhın meselelerini delilleriyle ilk ortaya koyan odur." dediler. Imam Nevevi rahimehullah Takrib isimli kitabinda Mesruk'tan (radivallahü anh) sövle riváyet etti: "Ashab Kirâm'in ilmi, altı zâtta toplandi. Onlar, Omer bin Hattâb, Ali bin Ebû Tâlib, Abdullah bin Mesud, Übey bin Ka'b. Zeyd bin Sabit ve Ebu'd-Derdâ (r. anhüm) Hazretleri olup sonra bu alti zâtın ilmi Hazret-i Ali ile Abdullah bin Mesud'da (r. anhüm) toplanmistir ibn-i Mesud Hazretleri'nden sonra Alkame bin Kays (radiyallâhü anh), onun ekmiş oldugu fikhı suladı. Yani İbn-i Mesud Hazretleri'nin ortaya koydugu delilleri kuvvetlendirdi ve izah etti. Ondan sonra İbrahim en-Nehâî (rh.) mahsulü biçti. Yani dağınık halde olan fıkıh meselelerini herkesin faydalanabilecegi sekilde bir araya getirdi. Ondan sonra Hammâd bin Müslim de (rh.) biçilen mahsulü harman etti. Yani bir araya getirilen meseleleri izah etti. Bir derece daha izah etti Ondan sonra İmâm-1 Azam (rh harman edilen mahsülü öğüttü.Yani fikih meselelerini genişleterek her bir kısmını izah etti.
Hazreti Abbas radıyallahu anh İlim öğrenmek için Zeyd bin Sabit Radıyallahu anh'ın kapısında o uyanıncaya kadar beklermiş.
Kuran'ın Resmi Şeklini Alması
Kuran ilk kez Hazreti Ebu Bekir tarafından mushaf haline getirilmiştir, diye bilinmektedir. Ama şüphe edilmemeli ki, daha Hazreti Peygamber zamanında, belki bugün elimizde olduğu gibi tam değilse de, onun bazı bölümleri mushaf halinde uzak bölgelerde elden ele dolaşmaktaydı. Bunun bir kanıtını bize, ana kaynaklardan biri olan Taberi vermektedir
Sayfa 28 - Kırmızı Kedi Yayınları, 2. Baskı: 2018Kitabı okudu
357 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.