Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
... Sizi kendim kadar tanıyorum... Bundan daha büyük zırva olur mu? Kendimi ne kadar tanıyorum ki?..
Sayfa 104 - Ömer, Yapı Kredi YayıncılıkKitabı okuyor
"Bir ada arıyorum. gevezelikten, boş laftan uzak. Konuşmuş olmak için konuşmak, yasak. Her şeyin azı ve özü revaçta adada. Ve de bilhassa susmak. Çevreyi zırva ile kirletmemek, elalemi çocuk yerine koymamak, yavan gerçekleri yeni bulunmuş vecizeler sanıp gevelememek, ada muaşeretinin ana ilkeleri. 'ağzı laf yapar' tanımı küfür sayılıyor ada sakinlerince. Hele konuşmasının boş içeriğini yüksek sesle konuşup bastırdığını sanmak, ayıbın ayıbı."
Reklam
"Bir ada arıyorum. Gevezelikten, boş laftan uzak. Konuşmuş olmak için konuşmak, yasak. Her şeyin ağzı ve özü revaçta adada. Ve de bilhassa susmak. Çevreyi zırva ile kirletmemek, elalemi çocuk yerine koymamak, yavan gerçekleri yeni bulunmuş vecizeler sanıp gevelememek, ada muaşeretinin ana ilkeleri. 'Ağzı laf yapar' tanımı küfür sayılıyor ada sakinlerince. Hele konuşmasının boş içeriğini yüksek sesle konuşup bastırdığını sanmak, ayıbın ayıbı."
Sayfa 129Kitabı okudu
“Sizi kendim kadar tanıyorum... Bundan daha büyük bir zırva olur mu? Kendimi ne kadar tanıyorum ki?..”
Sayfa 104Kitabı okudu
İnsan, bilincinin üstüyle ne kadar çabalarsa çabalasın faydasız. Hiçbir şey unutulmaz. Telkin, güç gösterileri... Hepsi yalan, boş, zırva... İnsan ruhunun kiri, tortusu bilincinin altında...
Tertipsiz bir başlangıç bu yine. Beklenmeyen bir sıkıntı değil duyulan veya gidilen yolların ulvi bir amacı yok. Bu devrin tüm hissiyatı derdest edilmiş ve kalıp gibi dökme duygular, öyle ağır duygular ki, kimsenin içinde kıpraşmıyor artık. Bir sonraki bardak için şimdiden teşekkür ederim. İnceliğin doğurduğu sahici kıvranışlar ve yürümek istekleri olmadığı gibi, karar almak boka selam vermek kıvamında artık. Özür dilerim. İki adım sağa ve tekrar sola. Şimdi bir kadın, dinç ve başarılı sergiliyor kendini. Canice değil sevgimiz, fakat bir anlamı da yok. Yani yarını ve dünü birbirine bağlamayan bir anlam bu. Düzenli bir zırva ve umursamazlık, ağaç altlarında veya gürültülü lokantalarda mide bulandırırken kısa süreli hazlar vermiyor değil. Renkleri ve detayları abartmak bir anlayışın kollarını ve boynunu yaralaması gibi. Bir ruh işi ve kesinlikle gizemli veya anlaşılmaz değil. Belki sadece tarif edilemez. Burası insanların acziyeti ve kibri ile kaplanmış bir fırın tepsisi gibi. Gittikçe ısınıyor, ısınıyor ve sonra patlıyor. Şarkılar ispatlıyor. Diş izleri, mideler ve bağırsaklar, detaylar detaylar...
Reklam
BİR BAŞARISIZLIĞIN ŞEKLÜ ŞEMAİLİ Bakkallar ve kiliseler canavarımsı düşlerle doludur: Oralarda sayıklamasız yaşayan hiç kimseye denk gelmedim. En ufak arzunun ardında bir zırva kaynağı bulunduğundan, tımarhaneyi haketmek için kendini hayatta kalma içgüdüsüne uydurmak kâfidir. Hayat - maddeyi sarsan cinnet krizi... Soluk alırım: İçeri kapatılmam için yeter bu. Ölümün berraklıklarına ulaşamadığımdan, günlerin gölgesinde sürünürüm ve ancak artık olmama iradesiyle olurum.
Metis YayınlarıKitabı okudu
—Peki doğa da mı zırva? —Senin anladığın anlamda doğa da fasa fiso. Tapınak değil, bir işyeridir doğa, insan da işçidir orada.
Di’li geçmiş , en kötü çekim türü , geçiyor diyebilmeli , hep şimdi almalı tüm zamanların yerini ; bir boş , zavallı , zırva istek.
Yedigey, başını döndürüp araçlarla gelen genç arkadaşlarına baktı ve onların hiçbirinin duaları bilmediğini düşünerek canı çok sıkıldı. Öldükleri zaman, birbirlerini gömmek zorunda kaldıkları zaman ne yapacaktı bu insanlar? Öleni sonsuzluğa uğurlarken, hayatın başlangıcını ve sonunu kapsayacak sözleri nereden bulup söyleyeceklerdi? “Elveda yoldaş, seni unutmayacağız” mı diyeceklerdi? Ya da bunun gibi başka bir zırva mı?
Reklam
Tanrı var ya da yok, o başkaydı; fakat böyle davranması hiç yakışık almasa da, insanoğlu canı istediği, başı sıkıştığı zaman anıyor­ du Tanrı'nın adını. «İnanmayan bir kişi başı ağrımadığı sü­ rece Tanrı'yı düşünmez.» diye, bir söz vardır. Doğru ya da yanlış, gene de bilmek gerekir duaları. Boranlı Yedigey araçlarla gelen yol arkadaşlarına dönüp baktı. Ne yazık ki hiçbiri dua bilmiyordu. Öldükleri zaman bunları kim gömecek; teker teker yokluğa karıştıkları sıra­ da, yaşamın başlangıcını ve sonunu kapsayan sözleri kim söyleyecekti? «Elveda, yoldaş, unutmayacağız seni!» mi di­yecekler, ya da buna benzer bir zırva mı yumurtlayacak­ lardı?
Sizi kendim kadar tanıyorum... Bundan daha büyük bir zırva olur mu? Kendimi ne kadar tanıyorum ki?..
Sayfa 104Kitabı okudu
Bilim insanıyla, uygar insanla, yobaz burada ayrılır:
Bilim insanı gerçekten bilmek ister ve bilimin tek kaynağının kendi aklı ve gözlemleri olduğunun farkındadır. Yobaz ise inanmak ister. Onun aklı ve gözleri gerçeğe kapalıdır. Onun derdi inanmaktır. Ama inanmak istediği şey ne kadar zırva olursa olsun fark etmez. Yobaz inanmaya programlıdır. Onun şüphesi, onun “acaba”sı yoktur
Doğa bilimlerinden yola çıkacağımıza göre, belki burada bilimin ne olduğunu kısaca belirtmekte yarar vardır. Bugün ekseri doğa bilimcilerin üzerinde anlaştıkları en yalın ve tatminkar bilim tanımını Karl Popper vermiştir. Popper'e göre bilim, kuramsal ifadeleri, gözlem raporlarını oluşturan ifadelerleyanlışlanabilecek bir düşünce sistemidir.
Sayfa 36 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIKitabı okudu
1.450 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.