Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Osmanlı Devleti ve hilafet-saltanat merkezi olarak İstanbul, İslâm Dünyası fikrinin kurucu, besleyici ve sürdürücü ana merkezi olmakla beraber Cumhuriyet ideolojisi ve idaresi 1923 ve hususen 1924'ten sonra bu dünya ile arasına hem fikren hem de fiilen büyük mesafeler koyacak/koymaya icbar edilecek, hatta Lozan sonrasında büyük ölçüde
Sayfa 645Kitabı okudu
1 Aralık 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaphğı konuşmada bu noktaya şöyle değinmiştir: "J.J. Rousseau'yu baştan sona kadar okuyunuz! Ben bunu okuduğum vakit, gerçek olduğuna inandı­ğım bu kitap sahibinde iki esas gördüm. Birisi ıstırap, diğeri cinnettir. Merak ettim, özel durumunu inceledim. Anladım ki bu adam mecnun idi ve cinnet durumunda bu eserini yazmıştır. Dolayısıyla çok ve pek çok dayan­dığımız kuram, böyle bir dimağın ürünüdür... Düşünmüşler ve nasıl yapalım da bu zorba kuvvet, o toplumsal ve milli iradenin aşağısında kalabilsin ya da sıfıra ulaşabilsin."
Sayfa 370 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2022 / Üçüncü Basım: Haziran 2022, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Panislam ve Panturanizm Karşısında Tutum: Bu konuda M. Kemal'in 1 Aralık 1921 tarihinde mecliste yaptığı konuşmayı aktarmakla yetineceğiz. "Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekar insanlardan değiliz. Efendiler, büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın
Sayfa 247 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün 1 Aralık 1921 tarihli konuşması,
"Bu hükümet demokrat bir hükümet midir, sosyalist bir hükümet midir, yani şimdiye kadar okuduğumuz kitaplarda ismi zikredilen hükümetlerden hangisidir?" buyurdular! Efendiler bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir. Ve hakikaten kitaplarda belirtilen hükümetlerin, ilmi niteliği itibariyle hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat milli hakimiyeti, milli iradeyi yegane yansıtan bir hükümettir, bu nitelikte bir hükümettir! Sosyal bilimler noktasından bizim hükümetimizi tanımlamak gerekirse "halk hükümeti" deriz. (…) Biz hayatını, istiklalini kurtarmak için çalışan, emek veren kimseleriz, zavallı bir halkız! Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız! Dolayısıyla her birimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakka elde ederiz. Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur! O halde açıklayınız efendiler ! Biz bu hakkımızı koruyabilmek, istiklalimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca, ulusal yapımızla, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusal gücüyle savaşı gerekli gören bir mesleği takip eden insanlarız. Dolayısıyla bu gibi açıklamalarla hükümetimizin dayandığı esasın, sosyal bilimlere dayanan bir esas olduğunu açıkça görürüz! Fakat ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş! Efendiler biz benzememekle ve benzetmekle öğünmeliyiz ! Çünkü biz bize benziyoruz efendiler."
Sayfa 241 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Kuzey Kafkasya Birliği
Çeçen İsyanları tüm çabalara rağmen istenen başarıya ulaşamayınca Kafkasya'da Rus egemenliği uzun süre devam eder. Yıllar sonra Kuzey Kafkas Birlik İcra Komitesi de kendine verilen yetkiye dayanarak 11 Mayıs 1918'de Kuzey Kafkasya'nın bağımsızlığını ilan eder. Bu tarihi belgede şöyle deniliyor: 1- Kafkas Dağlılar Birliği,
Ahlak Bariyeri
Cevahirlal Nehru bir keresinde İngiliz idaresindeki Hindistan'ı bir eve benzetmiş, İngilizlerin evin en güzel odalarında, Hindistanlıların ise hizmetli müştemilatında yaşadıklarını söylemişti. Şöyle devam etmişti: "Her ülke evinde olduğu gibi alt katta da değişmez bir hiyerarşi vardı; kahya, uşak, aşçı, erkek hizmetçi, kadın hizmetçi,
Reklam
1 Aralık 1921'de, Atatürk: “Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekar insanlardan değiliz. Büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın düşmanlığını, kinini memleketin ve bu milletin üstüne çektik. Biz Panislâmizm yapmadık. Belki 'yapıyoruz, yapacağız' dedik. Düşmanlar da 'yaptırmamak için bir an önce öldürelim' dediler. Panturanizm yapmadık. Yaparız, yapıyoruz, dedik, yapacağız dedik ve yine 'öldürelim' dediler. Bütün dava bundan ibarettir... Haddimizi bilelim. Biz yaşam ve bağımsızlık isteyen milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için yaşamımızı veririz.”
Sayfa 1428Kitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk, 1 Aralık 1921
Başka yerde benzerimizi aramaya lüzum yok. "Biz bize benzeriz."
Mustafa Kemal daha Aralık 1921'de damgasını vurduğu rejimin hudutlarını da çizmiştir: “...Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin sabit, müsbet, maddi bir siyaseti vardır: O da efendiler... Muayyen hududu millîsi dahilinde hayatını ve istiklâlini temin etmeye matuftur. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti temsil ettiği millet namına çok mütavazıdır. (...) Biz Panislâmizm yapmadık. Belki “yapıyoruz, yapacağız” dedik. Düşmanlar da “yaptırmamak için bir an evvel öldürelim!.” dediler! Panturanizm yapmadık! “yaparız, yapıyoruz dedik yapacağız dedik” yine öldürelim dediler. Bütün dava bundan ibarettir... Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize olan tazyikatı tezyidetmekten ise haddi tabiîye, haddi meşrua rûcu edelim. Haddimizi bilelim.”
Filistin'in sınırları ise, İngiltere hükümetinin Milletler Cemiyeti Konseyi'ne verdiği ve konseyin de 16 Eylül 1921'de onayladığı memorandumla çizilmiştir ki, bu sınırlar şöyleydi: Akabe Körfezi'nde Akabe şehrinin 2 mil batısında başlayıp, Araba Vadisi ve Ölü Deniz'den geçip, Şeria Nehri'nin Yarmuk Nehri ile birleştiği noktaya uzanan ve oradan Suriye sınırına varan çizgi. Bu çizginin doğusu Ürdün toprakları oluyordu. Filistin'in batı sınırı da Mısır ile Filistin arasında esasen mevcut olan sınırdı¹³⁰ (bak. 1 no'lu harita). Amerikan Senatosu gerek Versay Barış Antlaşması'nı, gerek Milletler Cemiyetine üye olmayı reddettiği için, bütün bu anlaşmaların dışında kalmaktaydı. Halbuki Siyonizm'in en kuvvetli dayanağı bu sırada Amerika'dır. Bu sebeple Amerikan Senatosu 21 Eylül 1921'de aldığı ortak bir kararla Filistin'de bir Yahudi yurdu kurulmasını kabul etti. Kararın metni hemen hemen Balfour Deklarasyonu'ndaki gibidir. Bu karardan sonra Amerika, 3 Aralık 1924'te İngiltere ile imzaladığı bir anlaşma ile İngiltere'nin Filistin üzerindeki mandasını tanımış ve Amerikan vatandaşları için Filistin'de birtakım haklar kabul ettirmiştir. Fakat bu anlaşmanın en mühim tarafı 7. maddesidir. Çünkü bu maddeye göre, İngiltere'nin manda yönetiminde yapacağı değişiklik Amerika'nın onayına tabi tutuluyordu.
Sayfa 46 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
1 Aralık 1921 tarihli nutkundan
“Biz, benzememekle ve benzetmemekle iftihar ederiz. Çünkü biz, bize benzeriz."
Sayfa 434 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Sonun bütün izleri öncededir. Dünler bugünleri aydınlatan fenerlerdir. Coğrafya kaderdir. Türkiye Türk ismiyle kurulan ikinci Devlettir. Başlarda nüfus 13 milyondur. Bunun 11 milyonu köylerdedir. Doğan 2 bebekten biri hastalık yüzünden ölmektedir. 1 Kasım 1922 Saltanat kaldırıldı. 3 Mart 1924 Hilafet kaldırıldı. 1925'te tekke ve zaviyeler
1 Aralık 1921 M. Kemal:
"(...) Millet hakimiyetini almıştır ve isyan ederek almıştır. Alınmış olan hâkimiyet hiçbir sebep ve suretle ter ve iade edilemez..."
Sayfa 646Kitabı okudu
David Arugete yani sahne ismiyle Dario Moreno, İzmirli Dario. 3 Nisan 1921-1 Aralık 1968
Sayfa 276Kitabı okudu
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.