Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Leylâ Âyşe

Leylâ Âyşe
@LeylaAysee
Okuduğum en güzel cümle: “Vekil olarak الله yeter.”
23 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
İdrak
Yemin ederim, her şeyi fazlasıyla idrak etmek bir hastalıktır, tam manasıyla ağır bi hastalık.
Reklam
Çareszilik aslında yakıcı hazların kaynağı olabilir.
Budalalık
İnsan hedefe ulaşma sürecini sever hedefin kendisini değil. Belki de insanoğlunun bu dünyada ulaşmaya çalıştığı tek hedef işte bu ulaşma sürecinin devamlılığında saklıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Teslimiyet
“Ve lütfen unutma; teslimiyetin olduğu yerde kaygı olmaz. Gerçek teslimiyet, en ufak kaygının bile barınamadığı bir odadır.”
Reklam
Bırak
“Sen arama bırak o gelsin Bir gün hiç yoktan yoluna çıksın veya gelmekten son dakika vazgeçsin. Ama sen arama, gelecekse o gelsin. İstersen çağır, istersen bekle, ama sakın zorlama Aramak yokluğu çağrıştırır, eksikliği hatırlatır, olmayışı daha çok bağırır. Sen arama. Sadece varlığına var olduğuna inan. Bir de lütfen, zamana güven. O geleceği zamanı bilir. Ve eğer gelmeyecekse hiç bir arayış onu getirmeye yeterli değildir.”
Belki de...
“Belki de anlatmaya çalıştın birilerine kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün.”
Sadelik...
gösterişin, torpilin, kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda; bi bakışın, bi duruşun, bi hayatın sadeliğine inanıyorum”.
Yok olan ümitler
Bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhi bir köşem kalmamıştı.
Şüphe?
“İnanmak mes’udların ve ahmakların şehvetidir. Şüphe? Şüphe etmek, düşünmek demektir. İtimat da şüphe kadar müstebittir; ruhta hüküm ferma olduğu vakit rakibine nefes aldırmaz.”
Reklam
Cânım Peyami Safa
Kalpten kalbe bi yol vardır. Bu yol dardır, oradan çok ince duygular geçer. Susarsanız, susarım, anlaşırız. Zekâmız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder. Kalbimizin dili sukûttur. Çünkü hiç bir duyguya isim verilemez. Kendilerine birer ad taktığımız duygular, şuurumuzda kabuk bağlamış, aklileşmiş ve kalple rabıtasını kesmis kalb unsurlarıdır. Kelime kalpazanlığı yapmadan konuşmak sırrını kalb bilir.
İnanmak
İnsanları inandıkları şeyden vazgeçirmek, bir şeye inandırmaktan daha zordur. Ernest Renan
“Burada anlatacaklarım bir anı hikâyedir. Ne kadarı anıdır, ne kadarı hikâyedir; emin değilim. Öğrenci olarak gittiğim Amerika Birleşik Devletleri'nde tam 25 gün sokakta yaşadım. Hapishaneye de yolum düştü, hastaneye de. Aç kaldığım da oldu karnımı tıka basa doldurduğum da. Parasız da kaldım, para da kazandım. Kavga ettim; dayak attım, dayak yedim. Zaten bu kavgalar sırasında kafama çok darbe aldığım için tam olarak hatırlamıyorum anlatacaklarımın ne kadar gerçek ne kadar uydurma olduğunu. Ben diyeyim iki buçuk siz deyin üç yıl önce ama kesinlikle 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşandı olaylar”
California’da 25 günlük evsizlik macerası
“Aranızda beni ucuz kahramanlığa soyunmakla suçlayanlanlar çıkabilir. Bu kişiler “Yılın on bir ayı yaz olan California’da evsiz olmak kolay. Yüreğin yetiyorsa New York gibi soğuk bir şehirde olsaydın” diyebilirler. Hak vermekle birlikte onlara şunu da belirtmek isterim: beni bu güzel havalar mahvetti.”
Reklam
Ah şu gecikmişlik
“Şunu da unutma ki; yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.”
İzlerimiz
“İzsiz şey olmazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde.”
Sahi gerçek neydi?
“Her şey bir aldatmacadır: en az yanılmaya bakmak, normal ölçüler içinde kalmak, en aşırının peşinden gitmek. Birinci durumda ona ulaşmayı kendisi için kolaylaştırmaya çalışarak insan aldatır İyi'yi, ve eline yetersiz silahlar vererek aldatır Kötü'yü. İkinci durumda, dünyevi işlerde bile ele geçirilmeye uğraşılmadığı için aldatılır İyi. Üçüncü durumda ise, kendisinden olabildiğince uzaklaşılarak aldatılır İyi, ve en aşırıya vardırılarak güçsüz kılınacağı umulduğu için aldatılır Kötü. Bunların içinden yeğlenebilir olarak ikinci durum görünüyor, çünkü her durumda İyi aldatılırken, hiç olmazsa bu durumda, en azından görünüşte, Kötü aldatılmamaktadır.”
Hayatın son demi
“Hayatın koşu pisti belli, doğanın yolu tek ve dönüşü yok; ömrün her çağına ayrı ayrı meziyetler bahşedilmiş. Çocukluğa naiflik, gençliğe delifişeklik, orta yaşa ağırbaşlılık, yaşlılığa da olgunluk. Doğal olan her birinin meyvesini dalındayken tatmak.”
Kötülüğe hizmet eden ecinniler
“Büyük şehirler en büyük düşmanımızı unutturdu, normalleştirdi ya da kendi askeri haline getirdi. Congolos; şeytanın en büyük askeri.”
Reklam
Ya Sabır
“Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi”
Kudüs’e kavuşmak
"Kudüs'ün görüntüsü bizzat dünya tarihinin kendisidir; hatta daha fazlasıdır; göklerin ve yerin tarihidir" Benjamin Disraeli
Dejavu
“Yastık bizim beyaz pamuktan yapılma mahkeme salonumuzdur, dokunuşu yumuşak, hükmü sert. Neşeyle ve memnuniyetle yahut kaybediş ve utançla dolu başımızı kabul ettiği her an, bir vicdana dönüşür yastık. Yastık bizim her günkü kıyametimizdir. Hayatta kalan her birimizin şahsi kıyametidir. Ebedi huzur'a kabul edilmeyi beklemeden başlayan erken kıyametimizdir bizim... Hiç bir kanunun bizi yargılayamayacağı ve bastırılmaya çalışıldığı halde karanlığa yayılıp yastığın ışığında belirgenleşen küçük, büyük günahlarımız. Her gün zalimce ihlale uğrayan, alışkanlığın ve hızın körleştirdiği gözlerce görülemeyen güzelliğimiz ve kıymetimiz orada toparlanıp namlarını kurtarabildiğimiz için hala devam ediyoruz bu oyuna. Hayat oyununa. Yastık hiç bi şey iddia etmez. Hiç bi şeyi itirafta etmez. Herkese her şeye yalan söyleyebiliriz ama yastık hakikate dokunuştur. Bir sır olan hakikatten, günlük hesaplardan saklı hakikaten... Acımasızca sorgulanmayı bekleyen şüphelerimizdir yastık...”
Bedenler mi göç eder?
“Siz hiç sabaha karşı bir ses duydunuz mu? Yollarda ilk ayak seslerinden çok daha önce, bir ses? Bir ney ahenginde erimiş bir çağrı, sizi içinizden kavrayıp bir yere, uzak, renkli, bilinmez esrarlı bir yere çekti mi? Bilir misiniz Münadi nedir ve Göç nasıl olacaktır?”
Hakikâte nefer olanlar
“insan çamuruna üflenen ilahi ruhu tamamen reddedip madde hudutları içinde sıkışıp kaldı... Ne kadar fazlaya sahip olursa olsunlar hursları daha fazla arttı... İstekleri mide, para ve seks üçgeni içinde dolaştı. İffet, alçakgönüllülük, olanla yetinme, iyilik, iman, hele hele sahip oldukları şeyler için Allah'a şükür... Bu kelimelerin küf koktuğuna inandırıldı insanoğlu. Kendinden uzaklaştırılan insan tefekkür etmeyi, ruhuna dönmeyi unuttu... Ve kof kütüğe dönüştü... Hakikati kavrayan az sayıda ruh; bedenini siper etti bu içi hakikatle dolu kapıların önüne... Ömrünü bi nefer olarak nöbete adadı.”
Doğası
“Akrebin sokuşu düşmanlığından değil, tabiatındandır.”
Reklam
kibir
Aşkını; kibri, benliği, öfkesi uğruna feda etmeyi hangi bezirgân ruhu üfledi kafana?!...
Şefkat
“Zeze: şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor. Şefkat göstermek beni çoğunlukla mutlu ediyor, bazanse yanıltıyor, ki bu ikincisi daha sık oluyor.”