Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Talip Tetik

Geri geri giden trende insanın ileri gittiğini sanması neden sonra asıl yönün farkına varması gibiydi durum.
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ya gerçekten de yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam, bilinçli seçtiğim yaşamım yanlışsa?..."
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Şiddetle dibe çarpma ve onu izleyecek parçalanma, yıkım! "Karşı koymak imkansız... Ama hiç değilse bunun nedenini anlayabilsem... Sanırım bu da imkansız," diye düşünüyorum. "Gerektiği gibi yaşamasaydım bu belki bir açıklama olabilirdi..."
Sayfa 75 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan en büyük hatayı zaman konusunda yapıyor. Zamanın sahibi sanıyor kendini. Nasılsa yaparım, daha zamanım var diyor her seferinde. Oysa zaman akıp gidiyor ellerinden. Sonra kömürlükteki bisiklete bakıp yıllar ne çabuk geçmiş diye hayıflanıyor kendi kendine.
Sayfa 264Kitabı okudu
Reklam
Kalabalıklar bazı güzellikleri görmenize engel olurlar. Ya da bazı güzellikler yalnızca kalabalıklar çekildiği zaman ortaya çıkarlar.
Sayfa 170Kitabı okudu
Büyüdükçe gökyüzüne bakmayı da bırakıyor insan.
"Bir kadının yüzüne bakıp sarhoş olacağımı hiç sanmazdım."
Sayfa 33 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
"Buralara nereden geldiğimi biliyorum, gidecek daha çok yolumun olduğunu da biliyorum ve gerekirse dizlerimin üstünde sürünerek de olsa oraya gideceğim."
Türkiye İş BankasıKitabı okudu
"Ne söylediğinizi, biraz da nasıl söylediğiniz belirler.
Sayfa 74 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Reklam
Mantosuz sokağa çıkıp karda yürümek istiyorum, çok çok üşümenin nasıl bir duygu olduğunu öğreneyim, değil mi? Hayatım boyunca hep sıkı sıkı giyinmişim, soğuk alma korkusuyla.
Sayfa 146 - Can YayınlarıKitabı okudu
Müzik adamın uzak dünyasına, aydan bile ötelerde sakladığı dünyasına bile ulaşabiliyordu; Müzik mucizeler yaratabilirdi.
Sayfa 81 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Öte yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmund Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yarattılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha birlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
Sayfa 45 - Can YayınlarıKitabı okudu
'Deliler' ilk izlenimi çok ciddiye alırlar.
Sayfa 52 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Anıların güzel olanları da, kederli olanları da insanı hep hüzünlendirir."
Reklam
Nasıl olur? Demek yaşamak istediğim tek yer olan o hafızadan şimdiden silindi!
Ama hayır! Bakın! Numaralarımın doğru olması için ölmeniz lazım.
Temyiz sizi bir uçurumun üzerinde asılı tutan ve kopana dek sürekli çıtırdadığı duyulan bir ipten ibarettir.
Ekmeği aldım, bereketli olması için duamı yaptım ve ilk lokmayı ağzıma götürdüm. ışte o zaman pek bildiğim bir koku geldi burnuma. Çiftçilerin, tarım araçlarını kullananların ellerinin kokusuydu bu. Bu ekmek petrol kokuyor, demir kokuyor, saman kokuyor, olgun başak kokuyordu. Evet, eskiden olduğu gibiydi her şey. Lokmamı yutarken gözyaşlarımı tutamadım: Ekmek ölümsüzdür, iş de ölümsüzdür!
Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütevazi bir amaç seçmiştim: Bir öğretmen olmak istiyordum.
Her kelimeyi tam zamanında söylemek gerekiyordu. O anı geçirince söz soğuyor, katılaşıyor , insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç kolay olmuyor.
Reklam
Keşke ( Oğuz ASLAN)
Bir arka odam vardı evde. Anne baba kavgalarından kaçar, babadan gizli, anneden örtbaslı sigara içerdim. Huzurdu, sakinlikti. Ne zaman başım sıkışsa, Kaçmak istesem evin tüm gürültüsünden, Arka odaya kaçardım. Dünya karmaşık, İnsanları da vicdansız ve çirkin aynı zamanda. Sıkışık geliyor her sokak. Ne zaman kaçmak istesem tüm bunlardan, Yanında bulurdum kendimi. Herşeyden kaçarken, Arka odam sen oldun. Yollarımız ayrıldı sonra. Bir hikayenin mutlu sonla bitecek cümlesiyken, İz bırakmaz bir silgiyle önce silindi ismimiz, Sonra kör kalemle geçildi üstünden. Halbuki sigara üflesek seninle dünyanın iki ucundan , Dumanlarımız bile bulurdu birbirimizi. Sadece ben siyahtım, sen beyaz. Sahi; birimiz yürürken sağ kolunu sallardı, Birimiz solu. Keşke biraz benzer olsaydık. Ne varsa verdik elimizde. Ne sen oyunlar oynadın benimle, Ne de ben sen seninle. Keşke biraz hissiz olsaydık. Söylediklerimiz yetmedi birbirimize. Anlayacaklarımızdan öteye gitti. Keşke biraz dilsiz olsaydık. Ne sen koptun yalnızlığından, Ne ben koptum kalabalığımdan. Keşke biraz beraber olsaydık. İkimiz de çıktık yola, Birbirimizi bulmak için. Sen benim sokağıma geldin, Ben senin. Keşke biraz bencil olsaydık. Keşke hiç yakalanmasaydım babama, Keşke hiç ayrılmasaydık seninle. Artık ne eski kaçamak sigaraların tadı var Ne de senle benim aynı cümlede yerimiz.
Saat 12'yi 5 geçiyordu
Zaman, can çekişirken, Akrep yelkovan, arasında; Bir adım öteye gidemezken geceden, Ay, ışığını çekerken sinesine, Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara, Hüzün, Bakır bir çaydanlıkta demleniyordu, Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime, Saat on ikiyi beş geçiyordu. Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm; Masum, yalınayak çocukluğum; Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim, Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına, Düş bahçelerim yağmalanıyordu, Her kes payına düşeni alıp giderken. Bütün kimsesizliğimle, Bütün çaresizliğimle, Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda; Üşüyordum, Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık. Saat on ikiyi beş geçiyordu.
'Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.''
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Görmek istersen denizi Yukarıya çevir yüzü Deniz gibidir gökyüzü Aldırma gönül aldırma...