Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutlu olan ölüm: ölmemek
Ölüm kelime olarak o kadar karşıma çıktı ki birkaç gün önce gerçeğe dönüştü. Bu bir ipucu muydu bilemedim. O kitabı tamamlamayı düşünüyordum ama şimdi kapağını bile göresim yok. Oy kullanma listesinde adı vardı ama kendi yoktu. Geçen ki seçimde müşahir olmuştuk ve kendileri akşama kadar bizimle kalmıştı; o zaman şiddet olayları baya yaşandı ve
"Ne istiyordum acaba? Oldum olası ne istediğimi bilmezken bu soruya nasıl yanıt verebilirim ki?"
Sayfa 153
Reklam
Sağlık sonra da azıcık paraya ne dersin Pip? :)
Ne istiyordum acaba? Oldum olası ne istediğimi bilmezken bu soruya nasıl yanıt verebilirim ki?
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Meryem Soylu ~☆~ #gölgeningüneşivatanugruna #parolayayınları #gölgeningüneşi
PAROLA YAYINLARI
PAROLA YAYINLARI
soylumery
soylumery
Syf 462 2024 ~24.kitap Bu bir askerdi esir alınmış kampa getiriyorlardı. Bu durum beni hüsrana uğrattı verdiğim bilgi yetersiz mi gelmişti acaba? Bize doğru yaklaştıklarında kaşlarımı çattım.. Çünkü karşımdaki adam tanıdık geldi. Olamaz diye
Gölgenin Güneşi 2
Gölgenin Güneşi 2Meryem Soylu · Parola · 202428 okunma
Derken önüme o çıktı. O ki ne o. Of ki ne of. Oy ki ne oy. Boy desen boy, pos desen pos. Adam kelimenin tam anlamıyla taş gibiydi. Acaba hepsi kendisinin miydi? Henüz sadece arkadan görmüş olsam da arka taraf önde neler olabileceğine dair gayet belirgin ve yeterli ipuçları veriyordu. Aklınıza hemen fesatlık gelmesin. Ben sadece ona sarılıp uyumak istiyordum.
Savaş bitsin istiyordum; Fakat,anlaşmaya hiç niyetiniz yoktu.Sizleri izlemekten yorulmuştum.Acaba şimdi ne yapacak?Bu söze kızdı mı?Düşünür dururdum.Sonra,kendimi teselli ederdim: Onlar kendi başlarının çaresine bakarlar.
Reklam
Her ne kadar Oğuz Atay dış dünyaya katılma kararlılığı içinde, yaşamın gürültüsünü ona getiren insanları çevresinde toplamış olsa da, kurmaca dünyadan bize yansıyanlar, onun içinde gizlediği aşırı duyarlı ve kırılgan kimlik bileşeninin ortama ayak uydurmakta zorlandığı izlenimi uyandırıyor: "İşte meşhur Bilge, işte meşhur Nazmi, Dumrul. (...) Hepiniz dünya çapındaydınız. Devler savaşı yapıyordunuz. (...) Savaş bitsin istiyordum; fakat, anlaşmaya hiç niyetiniz yoktu. Sizleri izlemekten yorulmuştum. Acaba şimdi ne yapacak? Bu söze kızdı mı? Düşünür dururdum. Sonra kendimi teselli ederdim. Onlar kendi başlannın çaresine bakarlar. Oyunlarınızı heyecanla seyreden saf bir seyirci gibiydim. " (TO. 146)
Sayfa 131
Çalan telefonla uyandım. Stein nerede olduğumu merak etmiş. Saat on ikide Norway Designs mağazasında buluşacaktık ve annesi için doğum günü hediyesi seçmesine yardım edecektim, hemen geleceğimi söyledim. Kalktım, unuttuğum için vicdan azabı çektiğimden acele ediyordum, vicdan azabım geçecekti, birazdan bunu unutacaktım, 2000 yılının ve öncesindeki
Hatırla
İlkokuldayken çok mutlu bir çocuktum. Çocukluğum çok güzeldi. Lise yıllarım harikaydı. Üniversitedeyken ne kadar da çok eğleniyordum. Şimdi o yılları özlemle anıyorum. Bunlar bugünkü düşüncelerim. Fakat acaba ilkokula giderken sahiden mutlu bir çocuk muydum? Düşünelim. Zordu be! Fişleri okumaya çalışma çabası, yazmayı öğrenme süreci, okul kurallarına uymak zorunda olmak... O zamanlar bir an önce büyümek ve çabucak ortaokula ya da liseye başlamak istiyordum. Çocukken acaba gerçekten mutlu muydum? Düşünelim. Olmayabilirim de. Yaramazdım evet, çok azar işittim. Kimsenin beni anlamadığından şikâyetçiydim. Bir an önce 18 yaşıma gelmek istiyordum. Lisedeyken sınav kaygım vardı, bir üniversiteye gitmek, bir an önce yurtta ya da evde, kendi arkadaşlarımla baş başa kalmak, sonsuza kadar arkadaşlarımla yaşamak istiyordum. Üniversitedeyken okulu bitirme, uzatmama, yüksek lisans yapabilme, iş bulma telaşım vardı. Bir an önce okulu bitirmek ve hayata atılmak istiyordum. Yeterdi bu kadar öğrencilik... İlk anne olduğum, o zorlu günlerde, çocukların bir an önce bir yaşına girmesini istiyordum. Şimdi bebekliklerini özlüyorum. Yani, yaşadığım günler ile hatırladığım günlerin hisleri birbirinden farklı. Geriye dönüp baktığımda tüm bu süreçleri mutlulukla hatırlıyorum. Ne kadar mutluymuşum, diyebiliyorum. Oysa o günlerde halimden ne kadar da şikâyetçiydim... Sanırım yaşarken çok hissedemiyoruz mutluluğu, daha çok hatırladığımızda fark ediyoruz. Bugün zor günler olarak adlandırdığımız bugünümüzü, belki de yarın “ne güzel günlerdi” diye hatırlayacağız. İş ki dünü hatırlayıp mutlu olabilelim ve bugünün hakkını yemeyelim..
80 syf.
5/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
#okudumbitti Soytarı Çiçekleri | Osamu Dazai Selamlar, yazarla tanışma kitabım bu kitapla birlikte oldu, doğru bir tercih miydi karar vermek zor olacak benim için. Sevgilisiyle birlikte intihara kalkışıp, sevgilisini kaybediyor bunun sonucunda da bu eseri bizlere kaleme alıyor. Okurken sürekli konudan konuya atlamış olduğunu farkedecekiniz, işte bu kısım yazarın iç dünyasını yansıtıyor. Açıkçası bana çok hitap etmedi, aşırı depresif bir havası var. Bu türü sevenler için önerimdir, yazarın diğer kitaplarını da okumayı istiyordum ama biraz daha erteleyebilirim sanırım.. Kitapla kalın, sevgiyle kalın.. Biz sadece o dağın zirvesini merak ediyoruz. Orada ne var? Acaba ne olabilir? Ufacık bir umut bağlıyoruz oraya. Kendisi kötülük yapan biri olunca başkalarının içindeki iyiliği de anlamıyor tabii ki. Güzel duygular berbat edebi eserler ortaya çıkarır.
Soytarı Çiçekleri
Soytarı ÇiçekleriOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20231,506 okunma
Reklam
“Ne bok yedi de onu böyle benzettiler acaba? Aman bulaşmayalım, itin tekine benziyor baksana!”“Sakın ha, kimseye gerçeklerden bahsetmeyin, sonra haliniz bana benzer!” demek istiyordum.“Özellikle de sevgilisine kırmızı güller alıp ellerini öperek yalakalık yapan bir adama, o kızı ****** istediğini söylemeyin! Çünkü gerçeğin açığa çıkmasından rahatsız olabilir... Tüm o boktan güller ve öpücüklerle gizlediği niyetinin yüzüne vurulmasından!”...
Sayfa 166 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
Hepiniz dünya çapındaydınız. Devler savaşı yapıyordunuz. Herkesin gözüne bakmak zorunda olduğumu sanıyordum. Savaş bitsin istiyordum; fakat, anlaşmaya hiç niyetiniz yoktu. Sizleri izlemekten yorulmuştum. Acaba şimdi ne yapacak? Bu söze kızdı mı? Düşünür dururdum. Sonra, kendimi teselli ederdim: Onlar kendi başlarının çaresine bakarlar. Oyunlarınızı heyecanla seyreden saf bir seyirci gibiydim.
Sayfa 144Kitabı okudu
"Uykun var mı?" "Yok." "Benim de yok. Çakılların üstüne oturalım, sana soracaklarım var." İkimiz de yorgunduk ama, uyumak istemiyorduk. Bugünün zehirini yitirmek istemiyorduk. Uyku, sanki tehlike anında bize, kaçma anlamında bir şey olarak görünüyordu; uyumaktan utanıyorduk. Deniz kıyısına oturduk. Zorba kafasını
Sayfa 258 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hepiniz dünya çapındaydınız. Devler savaşı yapıyordunuz. Herkesin gözüne bakmak zorunda olduğumu sanıyordum. Savaş bitsin istiyordum; fakat, anlaşmaya hiç niyetiniz yoktu . . Sizleri izlemekten yorulmuştum. Acaba şimdi ne yapacak? Bu söze kızdı mı? Düşünür dururdum. Sonra, kendimi teselli ederdim: Onlar kendi başlarının çaresine baksınlar. Oyunlarınızı heyecanla seyreden saf bir izleyici gibiydim.
Kafka okurKitabı okudu
581 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.