Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üçüncü kısmın başında, Harari'nin teorisinin çok ilginç ve bir o kadar absürt bir yönüyle karşılaşıyoruz. Özgür irade ve tercih konularını işlerken birini bıçakla öldüren bir adamı örnek veriyor Harari ve bilim adamlarının, “Çünkü bunu kendi tercih etti.” cevabını artık kabul etmediklerini ve şöyle bir açıklama getirdiklerini yazıyor: “Beyinde belirli bir genetik yapı ile şekillenen şu ve bu elektrokimyasal süreçlerin, evrimsel baskılarla birleşen çeşitli mutasyonları yansıtması nedeniyle cinayeti işledi.” Böyle bir cinayet sonrasında, bir psikiyatrist olarak benden bir adli tıp raporu istendiğini ve benim böyle bir cevap verdiğimi düşünelim, yargıçlar herhâlde meslekten istifa ederlerdi. Peki, bilimsel camiada belirli bir saygınlıolmadığını, hatta bununolan, uluslarası alanda tanınmış bir akademisyen böyle zırvaları nasıl söyleyebiliyor? Anlaşılan paralel bir “Matrix mantığı” bazı zihinlere yerleşmeye başladı; ya söylediklerine hakikaten inanıyor ya da daha vahimi, biz garip insanları Matrix'e sokmak için oyun yapıyor. Zaten basın yayın kuruluşları, yandaşlarının ellerinde olduğu için yayım ve dağıtım gibi bir meselesi de yok; New York Times bestseller (“en çok satanlar”) listesinde yer alan bu kitap 65 dilde 40 milyon satmış. Ne ilginç değil mi; adam hiç çekinmeden, gözümüzün içine baka baka biz insanlığa hakaret üstüne hakaret yağdırıyor ve biz onu 2020'de Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'na davet edip hayranlıkla dinliyoruz.
Sayfa 196Kitabı okudu
Şamil'in başa geçmesiyle birlikte Rusların böl­geye daha fazla asker, silah ve top göndermesi gerekecekti. Yeni gelen askerler, yerleşimlerden birindeki garnizonlarda yaşama­ya gönderilmiyordu. Tek işleri savaşmaktı. Bölgenin son dere­ce çetin hayat şartlarında seferden sefere koşacaklar ve arazide bulduklarıyla hayatlarını sürdürmeye
Reklam
Biz konuştuğumuzda kim konuşuyor? Belki biz... Belki ailemiz... Belki toplum... Belki Tanrı... Davranışlarımızın, eylemlerimizin faili biz miyiz? Ya hayatımızın faili? Gerçek özgürlüğe bir gün ulaşacak mıyız? Sonraki kuşakların Yüzlerin Ötesini Gören Adam hakkında kendilerine sordukları soru, üvey babamın saplantısı olan düşünceye ses veriyor: Ben yazarken kim yazıyor?
TARIM GAZETESİ
Ekonomi yazılarını kim hazırlıyor; ekonomiden gram çakmayan bir sürü herif. Kızılderililere karşı girişilen savaşları kim eleştiriyor? Savaştan bihaber, topu tüfekten ayırt edemeyen bir alay serseri tabii ki.İçki aleyhtarları yazıları yazanlar ise ömürlerinde hiç ayık gezmemiş adamlardır. Ya tarım yazılarını kim yazıyor? Senin benim gibiler yani başka alanlarda başarı gösterememiş kimseler! Bana bak adam! Sakın ola, bana gazeteciliği öğretmeye kalkma. Ben gazeteciliği A’dan Z’ye kadar bilirim. EN CAHİL KİMSE, KİMİN EN ÇOK SESİ ÇIKARSA EN ÇOK PARAYI O ALIR.
Kazım Karabekir Paşa'nın Savunması
Kazım Karabekir'in İstiklal Mahkemesi'nin iddialarına verdiği cevapta; "Hükümeti devirmekten" (taklib-i hükümet) maksat, hükümet darbesi (darbe-i hükümet) midir? Her ne şekilde olursa olsun, suikasta ilk olarak Ankara'da girişildiğine bakarak eğer hedefine ulaşsaydı, Büyük Millet Meclisi toplantı halinde olduğuna göre
Sayfa 201 - Genç BirikimKitabı okudu
Anadolu’ya sığınma. (Milli Mücadele Dönemi)
Samandıra'ya saat sekizde girebilmiştik. Doğru, Jandarma Karakolu'na gittik. Makedonyalı oldukları anlaşılan iki jandarma beni arabadan indirerek zemini toprak, içinde dört büyük yatak bulunan bir odaya götürdüler. Odanın ortasında büyük bir soba vardı. Tek tahta sandalyeyi bana verdiler. Jandarmanın biri, önce sobaya odun doldurduktan
Sayfa 95 - Halide Edip AdıvarKitabı okudu
Reklam
'İyiliği kötülükten ayırt etme ağacı' yazıyor. Adem bu ağacın meyvesini yedi ve iyiliği kötülükten ayırt etmeyi öğrendi. Sadece Tanrı'ya ait olan bu sırra ve bilgiye vakıf oldu. Cehennemi de başladı böylece. İnsan iyiyi kötülükten ayırt etmeye başlamasıyla birlikte cennetten kovuldu. Sonsuz bir arayış, kuşku ve yetmezlik duygusu cehennem değil de nedir ? Metin Erksan
Yanında saçı sakalı birbirine karışmış, zayıf biri vardı. Onu daha önce hiç görmemiştim. Sabah karşılaşmamış mıydım ben bu yazarla? Beni takip mi ediyordu ne? Hayır, içeri girer girmez, birini arar gibi dikkatli gözlerle etrafı araştırmamıştı. Fakat Erdinç'i tanıyor olmalıydı, baksanıza, hemen sarmaş dolaş olmuşlardı. Sarılıp koklaşmaları
Avrupalılar Yunan ilimlerini sadece Müslümanlar vasıtasıyla tanımadılar. Yunan bilimini, felsefesini, tıbbını; Aristo’nun, Galen’in adını zaten biliyorlardı. Çünkü bazı kitaplarını tercüme etmişlerdi. Bu tercümeler İslam’dan evvel 5., 6. yüzyılda Avrupa’da yapılmıştı ancak onların kültür dünyasında fazla tesir uyandırmıyordu. Diğer taraftan
Sayfa 94 - E PUBKitabı okudu
... adamın arabasının lastiği patlamış, feci de yağmur var, lastiği değiştirirken, yağmur dört tane bijonu mazgaldan içeri düşürmüş. Bizimki yağmurun altında elinde bir lastik, çaresiz kalakalmış. O sırada bir camdan beyaz gömlekli bir adam bağırmış. – Geçmiş olsun. – Sağ ol. – Çaresiz görünüyorsun! – Evet, lastiği takamıyorum yolda kaldım. – Diğer lastiklerden birer bijon söksen ve üç bijonu kullansan. Her lastiğinde bir bijon eksik gideceğin yere kadar seni idare eder. Adam bu müthiş fikir karşısında şok olmuş, hemen işlemi yapmış. Teşekkür etmek için başını kaldırmış bir bakmış, adamın seslendiği binada “Tımarhane” yazıyor. – Ya birader senin gibi akıllı bir adam, tımarhanede ne arıyor? diye sormuş. Deli: Birader biz salaklıktan yatmıyoruz, delilikten yatıyoruz (!) demiş.
Reklam
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardir. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını delikle rinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodalanı'nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli mail Hakkı Tonguç'u
Romanın roman olduğunu herkes biliyor da, bir de bilimsel tarihçilik iddiası ile ortaya çıkanlar var, Cemal Kutay mesela. Cemal Kutay'ın böyle ton­larca tarih kitabı vardır. Ama o biraz tehlikeli, çünkü insanlar onu bilimsel tarihçi sanabilirler. Tarih, yalnız bilimsel ta­rihçilere bırakılmalıdır diye bir şey söylenemez ama popüler tarihçiler
D'Annunzio imiş bu reyiz de fjtjtj
Her sözü derin anlamlıydı, seks ya da aşkı ima ediyordu. Kadınlar geceleyin söylediklerini düşününce somut bir şey anımsamıyor, yalnızca sözlerinin verdiği duyguyu düşünüyorlardı. Ertesi gün ise yalnızca kendileri için yazılmış bir şiir geliyordu ellerine. (aslında adam birbirine çok benzeyen sayısız şiir yazıyor ve her kurbanı için biraz değişiklik yapıyordu.)
333 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.