YouTube kitap kanalımda Victor Hugo'nun Bir İdam Mahkûmunun Son Günü ve diğer kitaplarını nasıl daha bilinçli okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/nYN27KVPeFY
Yine bir Victor Hugo kitabı ve yine 10 üzerinden 10 değil de, henüz icat edilmemiş bir sayı sistemiyle birlikte sonsuz puan vermek istediğim bir kitap daha...
Bu incelemenin
Bu kitabın tek derdi var; hak, hukuk mücadelesi…
Kim olduğunun, kimliğinin, dininin, dilinin, ülkenin, ne olduğunun önemi yok; sadece adalet çığlığın yüksek diye suçlanmak, sadece bu mücadeleye destek olduğun için suçlanmak…
Kitabı okurken baştan sona aklıma gelen tek kişi, Can Atalay’dır. Haksızlığın, hukuksuzluğun, suçlanmanın bugün itibariyle ülkemizdeki en net adıdır; Can Atalay.
Siyaset yapmak değil amacım, kaldı ki bugün itibariyle bu konu siyaseti aşıyor, yapılan hukuksuzluk karşısında bir ülkenin geleceği söz konusu.
Biz şu anda yaşadığımız olaylar karşında doğruları söylemeyeceksek, adil olan tarafı savunmayacaksak, bugün daha cesur olmayacaksak, daha yüksek sesle adalet istemeyeceksek, ne zaman isteyeceğiz?
Sen bu satırları okuyup hala susan arkadaşım;
Hukukun üstünlüğü, senin şahsi çıkarının üstünde olmak zorunda…
Sen bugün susmaya devam edersen, yarın anayasal düzen ortadan kalkmış olacak…
Ayaklar altına alınmasını görmezden geldiğin bu hukuk, bu adalet bir gün sana da lazım olacak!
09.11.2023
SuçluyorumEmile Zola · Can Yayınları · 20214,867 okunma
İyi biri olmaya çalışmayın, adil biri olmaya çalışın ve insanlara hak ettikleri karşılığı verdiğinizde 'adil biri' olarak değil, 'kötü biri' olarak tanımlanacağınızı da unutmayın.
Gerektiğinde vermeniz gereken tepkileri verecek cesaretiniz olmadığı için kendinizi iyi biri sanmayın.
Kadın Ve Şiddet...Bu ikili asla yan yana gelmemeli değil mi? Bozuk düzenin içerisinde kaybolup giden İsimsiz Kadınlar...Onların bir isimleri, bir cisimleri, bir kimlikleri yok. Kocasının dayağına, anne babasının zulmüne, toplum ve çevre baskısına maruz kalan mağdur kadınlar. Onlar birer anne, birer eş ve yuvayı yapan dişi kuşlar. Özellikle buradan
1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
Yıllardır başarıyla sahnelenen; Batı tarafından hor görülen mazlum Müslüman halkların sesi olmuş “cesur lider” rolüne angaje, yazılan kişi -ya da kişiler- tarafından oldukça iyi tasarlanmış bir kitap.Okurken insanın milli duygularına hitabeden, hafiften gururunu okşayan bir tarafı aşikar, gel gelelim işin iç yüzünde kazın ayağı öyle değil.(Arka
Yaşıyoruz bu yaşam çok kutsal, öyle mi?
Öyle değil!
Yaşamın kendisi değil kutsal olan.
Kutsal olan adil bir yaşam,
Kutsal olan onurlu bir yaşam,
Kutsal olan güvenli bir yaşam,
Kutsal olan Haysiyet sahibi bir yaşam…
Selçuk kozağaçlı.
Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler, der İbn Haldun.
Osmanlı Devleti, büyük bir coğrafyaya hüküm sürmüş, 600 yıldan fazla varlığını devam ettirmiş bir devlet. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Osmanlı da o sona çok yaklaşmıştır. Girilmemesi gereken bir savaşa girilmiş, yapılmaması gereken hatalar yapılmış ve
Sabahattin Ali’nin yazdığı mektuplardan değil, Sabahattin Ali’ye yazılan mektuplardan oluşuyor.
Tabii bu durumda, “…mektuplaşmalarını okuyoruz,” demek yanlış olur.
Kitap, 1922-1948 yılları arasında ki -
Nazım Hikmet Ran , Esat Adil Müstecaplıoğlu, Mehmet Ali Aybar, Mehmet Ali Cimcoz,
Aziz Nesin , Melahat Togar (Melahat Kemal), Ayşe Sıtkı İlhan,
İyi Bilimkurgu, İyi Edebiyattır sözüne karşılık diyeceğim şudur; DUNE, Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.”
“Ya kahraman olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın.”
Bu repliği “Batman” severler Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye filminden hatırlayacaktır. Bu hayatta herkesin bir amacı vardır, en amaçsız insanın bile
Günlerce okunan bir kitap ardından buraya geldim. Okuduğum en uzun kitaptı ve zorlanmadığımı söyleyemeyeceğim ancak cesaretim ve sabrımdan ötürü kendimi tebrik ediyorum. Rus edebiyatı her zaman en kıymet verdiğim edebiyat olmuştur, bunun yapıtaşlarından biri de tabi ki Tolstoy'dur. Sırf bu yüzden büyük bir merak ve tutkuyla Anna
Öncelikle önsözden başlamak istiyorum. Herkesin aynı yaşam koşulları ile dünyaya gelmediğini ve bu farklı yaşam koşullarının adil bir şekilde paylaşımının insanlara düştüğünü birinci sayfasında samimi bir şekilde dile getiriyor. Fakat ikinci sayfada beni bir şey rahatsız etti.
"...Kısacası, toplumu dizayn etmek üzere şekillenmiş olan sistem