Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ah bu küçük kasabalar. Her biri bir gizli sevda cehennemi. Karşılıksız aşkların törpülediği gençlik."
Sayfa 72 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Beni de böyle kendini gerçekleştirmiş ve tamamlanmış biri olarak kabul ettin, bu yüzden diğer hepsinden öte sevdin; bunu gayet iyi biliyorum. Hiç kimsenin bakmasını senin kadar iyi bilemediği resimlerimde ve eskizlerimde bütün benliğim mevcutmuş gibi geldi sana hep; oysa aslında, ah, aslında bu bakışının ardında hakikate dokunmuş dahi olmayan eski bir gençlik heyecanı vardı sadece. Ayrıca sen bunda haklıydın. Ve yine de, yine de? O halde niçin ne kadar süreceği belli olmayacak biçimde ayrıldık, niçin şimdi sen geleceğimize dair çekingen, artık yarı yarıya sönmüş bir umutla ortalıkta dolaşıyorsun ve ben neşeyle tuvalimin başında çalışacağıma niçin burada iki büklüm olmuş, masanın başında iyice eğilmiş oturuyorum ve geçmişime bakmaktan tepeden tırnağa gerilmiş, yazıyorum da yazıyorum? Veya senin kuşkun niye; benim onca istediğim şeyi artık yapamayacağımı, kendimi harcanıp tükenmiş hissederek tüm gücümle ve kendimi vererek sevemeyeceğimi kabullenişim niye?
Reklam
Ah gençlik, gençlik, başaramayacak mısın hiç Mutluluğun salt ölçüsünü tutturmayı? Ah haşmetmeapları, kudretin kadar Basirete sahip olamayacak mısın sen?
Sayfa 251 - İthaki Yayınları 9. BaskıKitabı okuyor
Devrim ve gençlik bir elin iki parmağı gibidir. Devrim yetişkinlere ne vaadedebilir ki? Kimilerine gözden düşme, kimilerine lütuflanma. Ama lütuflar da pek dişe dokunmaz, çünkü yaşamın ancak en sefil yarısını ilgilendirirler ve avantajlarla birlikte belirsizlik, tüketici bir çalışma ve alışkanlıkların altüst oluşunu getirirler. Gençlik daha şanslıdır: hatayla yıpranmamıştır ve devrim onu bütünüyle koruması altına kabul edebilir. Devrimci dönemlerin belirsizliği gençlik için bir üstünlüktür, çünkü >belirsizliğe yuvarlanan babaların dünyasıdır. Ah! Ne de güzeldir yetişkin dünyasının bedenleri yıkıldığında yetişkin yaşa girmek!
"Ah, gençlik! Gençlik! Dünyada gençlikten başka hiç ama hiçbir şey yoktur!"
Sayfa 36 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
GENÇLİK BÖYLEDİR İŞTE
İçimi titreten bir sestir her gün. Saat her çalışında tekrar eder: «Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın? Elin boş mu gireceksin geceye? Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün. Gençlik böyledir işte, gelir gider; Ve kırılır sonra kolun kanadın; Koşarsın pencereden pencereye. »Ah o kadrini bilmediğim günler, Koklamadan attığım gül demeti, Suyunu sebil ettiğim o çeşme, Eserken yelken açmadığım rüzgâr Sel gör ki, sular batıya meyleder, Ağaçta bülbülün sesi değişti, Gölgeler yerleşiyor pencereme; Çağınız başlıyor ey hâtıralar.
GENÇLİK BÖYLEDİR IŞTE İçimi titreten bir sestir her gün, Saat her çalışında tekrar eder: Ne yaptın tarlanı, nerde hasadın? Elin boş mu gireceksin geceye? Bir düşünsen! Yarıyı buldu ömrün Gençlik böyledir işte, gelir gider; Ve kırılır sonra kolun kanadın; Koşarsın pencereden pencereye. " Ah o kadrini bilmediğim günler, Koklamadan attığım gül demeti, Suyunu sebil ettiğim o çeşme, Eserken yelken açmadığım rüzgâr! Gel gör ki sular batıya meyleder, Ağaçta bülbülün sesi değişti, Gölgeler yerleşiyor pencereme; Çağınız başlıyor ey hatıralar.
Gençlik kaprisli bir gelin gibidir. Bir daha geri dönmemek üzere başkasıyla gidene kadar ne onun ne olduğunu biliriz ne de değerini anlarız... Ah! Neyse...
"Ah gençlik! Umurunda olan bir şey var mı?"
Reklam
Çirkin, zavallı birer kuklaya dönüşeceğiz. O çok korktuğumuz arzuların ve işlemeye bir türlü cesaret edemediğimiz günahların düşüncesi aklınızdan hiç çıkmayacak. Ah gençlik ah! Şu dünyada gençlikten ötesi yalan.
Ah gençlik ah! Şu dünyada gençlikten ötesi yalan.
Ah gençlik!.. Tıpkı ezeli bir baharın ilk çiçekli günlerine benzer.
Ah, o onca dramanın ortasında yeşererek yaşamı mümkün kılan iyimserlik!
Annem günlüğüne lisenin son yılında başlamış ve üniversite öğrencisiyken de birkaç yıl tutmaya devam etmiş. Kırkların sonu, ellilerin başı. (…)Ama bu defterde ona dair hiçbir şey yok. En sıradanından bir genç kız günlüğü: Birilerine âşık olası, heyecanla kalbine kulak veresi mi var, yoksa gelip çattı mı o an, bu mu o duygu, gerçek mi tüm bunlar? Ve bir dolu mutluluk. Okuduğu kitapların, arkadaşlarının, pencerenin ardındaki güneşin, yağmurun verdiği mutluluk. Üzerinden, hayatın istediğinden fazlasını vereceğine dair fikirsiz gençlik özgüveninin buram buram yükseldiği satırlar. Tüm bir ülkeyi zincire vuran korkunun izi bile yok. Sanki ihbarlar, kamplar, tutuklamalar, kuyruklar, fakirlik; hiçbiri yaşanmamış. O zamanlar okuyup bu kör, nerede yaşadığının farkında olmayan kıza hayret etmiştim. Bu kız çocuğu hapishane olarak dizayn edilmiş bir ülkede, bir zifirî karanlığın içine doğmuştu. Buna rağmen hayatı kendisine sunulan bir lütuf; aşkın vücuda gelmesinin, aşkı tatmanın, dünyayla mutluluğunu paylaşmanın yolu olarak görmüştü.
Arkadan Düğmeli PaltoKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.