Para kazanmanın tüm onurlu yolları yavaş yavaş buharlaşıyordu. Bir gün getirilen yeni filmleri görmek için sinemanın etrafında turluyorduk. Biletler ulaşılmayacak kadar pahalıydı, afişleri ve vitrindeki birkaç fotoğrafı süzüyorduk. O sırada Gaustin'in aklına dahiyane bir fikir geldi: Film anlatacaktık. Asgari bir ücret karşılığında otuz dakika zarfında ayrıntılı bir öykü. "Yoksullar İçin Sinema" projesi. Film endüstrisi için tam bir damping. Gaustin kendini iyice kaptırmıştı. Düşünebiliyor musun bunun nasıl bir hamle, görselden sözlü anlatıma nasıl bir tarihi geri dönüş olacağını? Sinemanın önünde şu turlayan tiplerin yanında dikiliyorsun ve gelişigüzel bir sohbet başlatıyorsun, film muhteşem ama sinemadakilerin hepsi hayvanoğlu hayvan, böyle kazık fiyatlar mı olur, ama sen onu artık seyretmişsin ve eh işte sadece 700 leva karşılığında onu ayrıntılarıyla anlatmayı öneriyorsun. Bilet fiyatı bunun on katı. On beş civarında kişiden oluşan bir grup toplanıyor ve başlamaya hazırız.
Bekle, bekle diyerek sözünü kesiyorum, peki biz filmi ne zaman seyredeceğiz? Filmi daha sonra, paraları topladıktan sonra seyredeceğiz, yanıtını veriyor Gaustin.
Peki ne anlatacağız?
Gaustin'in masum cevabı: Uyduracağız. Nedir ki, yazar değil misin? Başlığın var, afişten birkaç cümlen ve vitrinden üç-dört fotoğrafın var. Daha ne isteyebilirsin ki?