Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Reklam
Bir Müslümanın Gaflet Günlüğü!..
10 Mart 2017 Biz kolamızı yudumlarken Kudüs’te ezanlar sustu. Hemen kola içmeyi ve İsrail mallarını tüketmeyi bıraktık. Çünkü biz Müslümanların aklına gelen tek ve en etkili çözüm İsrail mallarını boykot etmektir. Biz boykot ederiz ve düşmanlarımız behemehâl kahrolurlar. Mesela biz, bir Filistinli öldürülünce sosyal medya duvarlarını hemen
Sayfa 232Kitabı okudu
GAUSTİN'İN PROJELERİ
Para kazanmanın tüm onurlu yolları yavaş yavaş buharlaşıyordu. Bir gün getirilen yeni filmleri görmek için sinemanın etrafında turluyorduk. Biletler ulaşılmayacak kadar pahalıydı, afişleri ve vitrindeki birkaç fotoğrafı süzüyorduk. O sırada Gaustin'in aklına dahiyane bir fikir geldi: Film anlatacaktık. Asgari bir ücret karşılığında otuz dakika zarfında ayrıntılı bir öykü. "Yoksullar İçin Sinema" projesi. Film endüstrisi için tam bir damping. Gaustin kendini iyice kaptırmıştı. Düşünebiliyor musun bunun nasıl bir hamle, görselden sözlü anlatıma nasıl bir tarihi geri dönüş olacağını? Sinemanın önünde şu turlayan tiplerin yanında dikiliyorsun ve gelişigüzel bir sohbet başlatıyorsun, film muhteşem ama sinemadakilerin hepsi hayvanoğlu hayvan, böyle kazık fiyatlar mı olur, ama sen onu artık seyretmişsin ve eh işte sadece 700 leva karşılığında onu ayrıntılarıyla anlatmayı öneriyorsun. Bilet fiyatı bunun on katı. On beş civarında kişiden oluşan bir grup toplanıyor ve başlamaya hazırız. Bekle, bekle diyerek sözünü kesiyorum, peki biz filmi ne zaman seyredeceğiz? Filmi daha sonra, paraları topladıktan sonra seyredeceğiz, yanıtını veriyor Gaustin. Peki ne anlatacağız? Gaustin'in masum cevabı: Uyduracağız. Nedir ki, yazar değil misin? Başlığın var, afişten birkaç cümlen ve vitrinden üç-dört fotoğrafın var. Daha ne isteyebilirsin ki?
Sayfa 108
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Cihangir Miyavlaması
zaman: durmuş gibi cihangir'de pazar günü şaşkınım olmayan uykumu bölüyor bir akordeon sesi bir çocuk ufarak sarı saçlı eminim kara gözlüdür görünmüyor uzaktan gözleri görünmüyor ki sokak derin uykularda duyulmuş şey değil cihangir'de geldiğim günden beri gurbetliğimden beri son travesti son bira şişesini yere çaldığından bu yana kaç
Sayfa 339 - KırmızıKedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri
"Peki sence kimin yıldızlar?" "Bilmem. Hiç kimsenin." "Gördün mü işte, benim, çünkü bunu ilk ben akıl ettim." "Bu yeterli mi?" "Tabii, örneğin sahipsiz bir elmas buldun diyelim, o senindir. Sahipsiz bir ada keşfettin, senindir. Aklına daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir fikir geldi, hemen
YANLIŞ GİDİYORUZ İlçe Ortaokul Almanca Öğretmeni bir arkadaşına şu mektubu yazıyordu: Sevgili.............. Burda boğuluyorum artık. Edebiyat yapmıyorum. Gerçekten boğuluyorum, hava yetişmiyor, soluğum kesiliyor. Hıdırlık Doruğu'nda insanı yere çalan sert yel bile, ciğerlerime boğucu gaz gibi doluyor. Ancak kendimi bilmemesiye, kendimi
BİR KİMLİK VAKASI "Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.