Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Shee an Gannon sabah doğdu, öğlen adını aldı, akşam ise Erin Kralı'nın kızını istemeye gitti.
Reklam
Yağmurlar dindi acılar dinmedi, sevinçler aldı başını gitti ve bizi yalnız bıraktı eyvallahlarımızla.
Sayfa 22 - dibKitabı okudu
Mezara doğru yürürken, rüzgar pelerinini hafifçe omuzlarından aldı ve yere düşürdü. Umursamadan, sevdiğini gömdüğü toprak üzerinde büyüyen o garip ağaçtan gözlerini ayırmadan mezara doğru yürümeye devam etti. Ağacın yanına geldiğinde hasretle elini kaldırdı, dokunmak istedi lakin ellerindeki kanı, lekeleri fark etti ve dokunmaktan hayâ etti.
Julius Caesar
Umutsuz ve karmaşık bir muharebede Caesar hızla sağ kanadına gitti ve kendi sözleri ile: O arka sıradaki adamlarından birinin kalkanını aldı. Zira kendisi kalkansız gelmişti. Ön hatta ilerleyip centurio'ları isimleriyle çağırdı, askerlerini yüreklendirdi ve hattın genişleyerek ilerlemesini emretti. Böylece kılıçlarını daha kolay kullanabileceklerdi.
Sayfa 201Kitabı okudu
Annelerin değişik tedavi metodları vardır
“Anne, çok kötüyüm, ölüyorum galiba,” dedim. “Tövbe de kuzum. Ne ölmesi... Nazar değdi sana. Ondan oldun böyle.” Annem gitti, yan odadan büyücek bir battaniye getirdi ve onu yere serdi. Masanın üzerinde duran boş reçete kâğıtlarından birini aldı eline. Diğer eline de perdede saplı duran dikiş iğnelerinden birini. Merak ve biraz da çaresizlikle izliyordum yaptıklarını. “Hadi, yat battaniyenin üzerine,” dedi. “Ne yapacaksın?” dedim. Cevap vermedi. Yataktan inerek yere battaniyenin üzerine sırtüstü yattım. Annem, elindeki boş reçete kâğıdını iğneyle delerek, bir yandan mırıl mırıl dualar okuyor, bir yandan da Kızılderililer gibi etrafımda dönüyordu. Beş altı tur attıktan sonra, sobanın yanından aldığı kibritle delik deşik olmuş reçete kâğıdını yaktı. Küllerini yine dualar okuyarak üzerime serpti. Başımdan ayak ucuma kadar sıvazlayarak işini bitirdi. “Hadi kalk kuzum, bir şeyin kalmadı,” dedi. Kalktım, yatağa uzandım. Çok iyi hissediyordum kendimi. Titremelerim geçmiş, ateşim de dinmişti. Abdest almak için banyoya doğru giden annemin arkasından, dayanamadım konuştum: “Babam haklıymış. ‘Oğlum, annen diplomasız doktordur, derdi de inanmazdım.” “İyi doktormuşsun valla... Yalnız, yarın hemşirelerin yanında falan söyleme yaptıklarını.” Dualarının içine karıştı gitti cümlelerim.
Reklam
"Benimle o kadar sert sevişmeni istiyorum ki," dedim, "her şeyi unuttur." Sergei beni kıçımın altından tutup kaldırdı ve ön kapıya doğru taşıdı. Bacaklarımı beline doladım ve yüzünü avuçları- mın içine alıp her yerine öpücükler kondurdum. Kusursuz bur- nuyla başladım, sonra alnına ve kaşlarına geçtim, her bir detayı hafızama
Sayfa 210
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Umut ırmağına gittim, Bedenimi ykadım Işık kuşu geldi, Dudaklarımdaki tebessümü aldı, ve uçup gitti. Bir bulut göründü, ve Dertlerin tozunu yıkadı Çıplak ve sonsuz bir rüzgâr çıktı, Yüzüme değdi, ve gitti. Bir ağaç göründuü Yüksekliğiyle bedenimi yuttu Bir fırtına çktı, ve ayak izlerimi çaldı. Dikkatim suya gitti, Bir resim yansıdı. Görüntün belirdi
Onu dudaklarından sertçe öperek, başka bir şey söylemesine engel oldu. Sonra birden uzaklaşarak, "Az önce yaptığın Mor Kar Küresi nerede?" diye sordu. Yanlarındaki masayı işaret eden Julia, o içkiye elini sürmeyeceğine yemin eden Clay'in, ne planladığını çok merak ediyordu. İçinde mor içeceğin durduğu bardağa uzanan Clay, bardağı
Sayfa 35
Reklam
PARÇALANMAYA DOĞRU
İsrailoğulları tabiatları gereği fesada ve isyana çok açık bir kavim oldukları için Kral Süleyman'ın döneminin geçmesi- ni zor beklediler. Nitekim Kral Süleyman M.Ö. 928'de vefat edince, onun otoritesiyle bastırılmış fesat bir anda patladı. Kuzey halkları hemen isyan etmeye başladılar. Bu isyan sonucu devlet kuzey (Samarya merkezli) ve güney (Kudüs merkezli) olarak ikiye ayrıldı Yeni kurulan Kuzey İsrail devletinin baş- kenti Samarya oldu. Dan ve Betel bölgesinde paganlık ve putperestlik aldı başını gitti.
Sayfa 195 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Konuşmuyoruz Kelimelerini aldı gitti Aramızda büyüyen suda Unutarak ellerini…
Clay'in yanına döndüğünde, lafı ağzında gevele- meden doğruca aklındakini söyledi. Randevu ve diğer saçmalıklara ayıracak zamanı yoktu zaten. Julia ne istediğini bilen bir kadındı.. "Şimdi durum şu; gecenin kalanında ne olacağı ile ilgili bazı fikirlerim var. Bakalım bunlar senin aklında- kilerle örtüşecek mi?" "Yatay bir
Sayfa 27
Gerçek Rüzgâr..
Yatağın kıyısında bir süre daha oturduk, yüzüğe dalıp gitmiştik. Sonra Nunu beni öptü, derin bir soluk aldı ve hiç ses çıkarmadan odadan çıkıp gitti. Uzunca bir süre oturup öylece sahte taşa baktım ve "Lajos daha gelmeden benden bir şey alıp götürdü bile" dedim içimden. Başka türlü davranmayacağı ortadaydı. Bu onun için artık bir yasa halini almıştı, onun yasası. Korkunç bir yasa, diye düşündüm ve titremeye başladım. Uzun süre kapalı bir ortamda yaşadıktan sonra üzerine ansızın hücum eden acımasız ve güçlü bir esintinin etkisi, başka bir deyişle gerçek rüzgârının serin darbesiyle tüylerim diken diken, parmağımda sahte bir yüzük, öylece, kalıp gibi uyuyakaldım.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.