Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeynep biçer

Psikiyatrinin aksayan yanlarının tartışmalarından…
Öte yandan,uygulamada psikanalizin bireyi merkez alan tavrı, insanın kendiyle fazla meşgul hale gelmesine yol açmıştır. Allan Bloom da giderek artan sayıda insanın hem kendine hem de ötekilere yabancılaşmakta olmasında psikiyatrinin payını şöyle ifade etmekte: “ Yapılan hata, ne kadar içe yönelimli olursak ve yalıtılmış benlik yolunda ne kadar ilerlersek o kadar az yalnızlık çekebileceğimiz yolunda bir inancın insanlara benimsetilmiş olmasıydı”
Reklam
Herşeyde erinç aradım ama hiçbir yerde bulamadım; bir kitapla çekildiğim bir köşeden başka.
Sizce ayıyı bile arkasından vurmayan bir halk mı “ gelişmiştir” yoksa tüm canlılar üzerinde söz hakkı olduğunu düşünen bir devlet mi?
Sayfa 239Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Duyguların Tarihini Araştırmak
Hepimiz kölelerin-ya da köle sayılabileceklerin-soyundan geliyoruz. Hepimizin özgeçmişi , yeterince geriye gidebilseydik,atalarımızın nasıl aşağı yukarı köleleştirilmiş olduğunu ve bizim bu mirastan ne ölçüde kurtulduğumuzu açıklayarak başlayacaktı. Yasal olarak elbette yürürlükten kalkmış olmasina karşın köleliğin daha kapsamlı daha metaforik bir anlamı da var: Tutkuların,işimizin, alışkanlıklarımızın ya da muhtelif nedenlerle terk edemediğimiz eşimizin kölesi olmak da mümkün. Pençesine düşülen duygu aynı: umutsuzluk.
Yaşama hizmet etmek için tarih öğrenmek
Demek ki tarih koruyana ve saygı gösterene, geldiği, kendisi olduğu yere sadakat ve sevgiyle geri bakana aittir; böyle bir kişi, varoluşundan duyduğu şükran borcunu adeta bu hürmetle öder. Eskiden beri var olanın üzerine titrediği için, kendisinin ortaya çıktığı koşulları kendisinden sonra ortaya çıkacaklar için korumak ister — ve böylelikle yaşama hizmet eder.
Reklam
Biz tarihe yaşam ve eylem için gereksiniyoruz, yaşamdan ve eylemden rahatlık içinde yüz çevirmek için değil
Sultanın müzik ve marangozluğa çok önem verdiğini biliyordu ama nedense muazzam tarihi eserler hiç ilgisini çekmiyordu. Koskoca antik Bergama’yı ve diğer kalıntıları Almanya’ya hediye etmekten çekinmemişti.Antik kentler, Zeus tapınakları, Truva, Afrodisias, heykeller adeta yağmalanmıştı. Avrupa ülkelerine vagon vagon tarihi eser gitmişti.
Sayfa 228Kitabı okudu
kesik eller
Belçika Kralını tanır mısınız?II.Leopold. Sözüm ona Avrupa,medeni bir kral değil mi? Peki bu adamın Kongo’da yaptıklarını bilir misiniz? Tabii ki hayır. Çünkü Avrupa basını beni kana susamış bir katil gibi göstermekle meşguldü, bu kralın zavallı Kongo halkına yaptığı eziyetle değil. Kralın emriyle Kongo’da on milyon insan öldürüldü;akılınız alıyor mu, yaşlı genç demeden çoluk çocuk on milyon can. Ve milyonlarca kişinin ellerini kestiler. Bana fotoğrafları geldi, akıl almaz bir manzara, iki eli kesilmiş çocukları görmeye yürek dayanmaz. Ama bana Kızıl Sultan, Leopold’e medeni dediler
Sayfa 283Kitabı okudu
Brezilya'da köleliğe 1888 yılında son verildi. Ama açlık devam ettiği sürece insan pazarı da varlığını korudu. 1970 yılı Nisan ayında yayınlanan bir haberde Minas Gerais'e götürülen 210 köylünün tanesi 18 dolara satıldığı yazıyordu.
Sayfa 120Kitabı okudu
Gelişmiş ülkeler, azgelişmişlerin ürettikleri de dahil, dokundukları herşeyi kendileri için altına başkaları için tenekeye dönüştürürler
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Soğuk savaş, DP hükümetini MİT görevlilerinin aylıklarının CIA tarafından ödenmesine izin verecek ölçüde işbirliğine itmişti. ( Yassıada mahkemelerinde örtülü ödenek davası tutanaklarına geçmiş)
Sayfa 172Kitabı okudu
Vah benim güzel vatanım ! Kendi çocuklarının kanıyla beslenen bir ülkeyiz vesselam! Kendi çabalarıyla yetişen ve gözlerini kırpmadan ülkeleri için ateşe atılan vatansever nesilleri harcamakta üstümüze başka bir ülke varsa da ben bilmiyorum.
Sayfa 468Kitabı okudu
Hoyratlığı ve zevksizliği şiar edinen bir halkçılık, gerçek halkçılık olamaz. Olsa olsa kaba kalabalıkçılık olur.
Lausanne Antlaşması
Aslında o zamanlar savaşçı bir kahramanı yoldan çıkarabilecek pek çok çeldirici şey vardı. Avrupa ve Asya ‘da kaybedilmiş Osmanlı toprakları, yıkılmış Rus İmparatorluğundan geriye kalan Türkçe konuşan 20 milyon Müslüman… Ancak Mustafa Kemal bunların hiçbirini yapmadı,sınır ötesi her türlü ihtirası, bütün Türkçü, osmanlıcı ya da İslami ideolojiyi reddederek bilinçli bir biçimde eylem ve arzularını Türkiye ‘nin antlaşmalarla belirlenmiş milli sınırları içinde tuttu, hayatının geri kalanını o çetin,ağır ve gösterişsiz bir işe, ülkenin yeniden inşasına adadı. 1923 yılında yaptığı bir konuşmada Türk halkını şöyle uyarmıştır: “ Ordumuzun şimdiye kadar elde ettiği zaferler memleketimizi gerçek bir kurtuluşa götürmüş sayılmaz. Bu zaferler ancak müstakbel zaferimiz içşn kıymetli bir zemin hazırlamıştır. Askeri zaferlerimizle mağrur olmayalım. Yeni bilim ve iktisat zaferlerine hazırlanalım”.
Sayfa 344Kitabı okudu
Hukuk Reformu
Beynelmilel genel tarih içinde Türklerin 1453 zaferini, yani İstanbul’un fethini düşünün. Bütün bir cihana karşı İstanbul’u ebediyen Türk camiasına kazandırmış olan kuvvet ve kudret, yaklaşık olarak aynı senelerde icat edilmiş olan matbaayı Türkiye’ye kabul için hukukçuların o kötü direncini kırmaya muktedir olamamıştır. ……. Örnek verdiğim bütün bu olaylar inkilapçıların en büyük, fakat en sinsi can düşmanının çürümüş hukuk ve onun güçsüz uygulayıcıları olduğunu gösterir. M.Kemal Atatürk
Sayfa 368Kitabı okudu
O günün gençliği kendi hayatını değil, ülkesini, insanlığı kurtarmanın peşindeydi. Sıradan hayatların küçümsendiği, kahramanların öne çıktığı bir dönemdi. Umutlu bir dönemdi… Bir ideal için dövüşmenin en büyük ahlaki erdemlerden sayıldığı bir dünya. Nazım’ın dizelerinde anlattığı gibi, “şarkıların boyunun kilometrelerce, ölümün boyunun bir karış olduğu “ günlerdi. Ve onlar inandıkları değerler uğruna şarkılarını söyleyerek, gözlerini bile kırpmadan ölüme gittiler. Hayır, bu söylediklerim hamaset değil, yakın tarihimiz. Kimilerinin unuttuğu, unutturmak istediği yakın tarihimiz.
Reklam
Neşeli olmak her zaman daha iyidir ve bu da bir işarettir.Hala hayattayken ölümsüzlük gibi bir şeydir bu. Pek karışıktır.
Sayfa 33 - Bilgi yayınevi
“Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç...” İbn Zerhani
Sayfa 26
“Çok şeyin öğrenilmesi, anlamayı öğretmez insana” Heraklit
Sayfa 14
Zehra Hanım'ı size bir kemal heykeli, ideal bir roman kahramanı olarak tasvir ettim. Fakat dikkat ediniz ki "tam bir insandır" sözünü sarf etmedim. Doğruluk, temizlik, fedakarlık hastalığı onda insanlığın en kıymetli bir kabiliyetini öldürmüştür: Acımak kabiliyeti...
Sevgilinin yanında yapayalnızdın Hayyam! Şimdi sığınabilirsin ona, artık gitti madem.
Sayfa 71
Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye Altınları, gümüşleriyle övünmeye. Tam işleri dilediği düzene girer, Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.