Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Basbayağı kendimi mahvettim! Kimseyle karşılaştırılacak durumda değilim, ahlak dersi falan da istemiyorum! Böyle bir durumda ahlak dersinden daha abes bir şey olamaz! Ah, o kendinden memnun insanlar! Bu saksağanlar kibirli bir kendini beğenmişlikle şatafatlı cevherler yumurtlamaya hazırdır! Düştüğüm şu hâlin iğrençliğini ne kadar iyi anladığımı bilseler bana ders vermeye dilleri varmazdı. Zaten bilmediğim yeni bir şey söyleyebilirler mi bana? İşte asıl mesele! Asıl mesele şu: Tekerleğin tek bir dönüşüyle her şey bir anda değişir ve dostça şakalaşarak beni kutlamaya ilk gelenler de (buna eminim) o ahlakçılar olur. O zaman şimdiki gibi benden yüz çevirmezler. Hepsinin yüzüne tüküreyim! Neyim ben şimdi? Zero. Peki yarın ne olabilirim? Yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! Tamamen mahvolmadan önce içimdeki insanı keşfedebilirim!”
Sayfa 167 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
mesele sadece yakışıklı olması değildi. mesele sadece kibar biri olması da değildi. beni asıl etkileyen, benim kaotik doğamı tıpkı yerçekimi gibi kendine çeken sakin yapısıydı. ne zaman göz göze gelsek içimde bir fısıltı yankılanıyordu: ben, güvenli alanını bulmuş bir uyduyum.
Reklam
" Fakat asıl mesele etrafına bakınıp gözlem yapabilmek."
Sayfa 263Kitabı okudu
Mademki Adem’den beri tasarladığımız ve giriştiğimiz her şey ya şaibeli ya tehlikeli ya yararsız, ne yapmalı? Türle ilişiği mi kesmeli? Asıl insan olduğuna pişman olunduğu vakit insan olunduğunu unutmak olur bu. Bu pişmanlık sizi bir ele geçirdiğinde ise, onu geçiştirmenin yolu yoktur: Hava kadar kaçınılmaz ve o kadar ağır hale gelir… Çoğu insan farkında olmadan, bunu düşünmeden soluk alır elbette; solukları bir gün kesilirse, mesele haline gelen havanın onlara nasıl her an musallat olacağını göreceklerdir. Soluk aldığını bilenlerin vay haline; asıl da, insan olduğunu bilenlerin vay haline. Başka şey düşünemez olduklarından, tüm yaşamları boyunca saplantılı mağdurlar olarak akılları bunda kalacaktır. Çözülmezin arsızı olup, azap verici bir konu, sonu olmayan bir konu aranmış olduklarından, ıstıraplarına müstahaktırlar ama. İnsan onlara bir an huzur vermeyecektir, insanın daha kat edecek yolu vardır… Edinilmiş yanılsama icabı ilerlediği için de, durması için yanılsamanın ufalanıp dağılması ve ortadan kalkması gerekirdi; fakat zamanla suç ortaklığını sürdürdüğü müddetçe yok edilemezdir bu.
Asıl mesele şu: Tekerleğin tek bir dönüşüyle her şey bir anda değişir ve dostça şakalaşarak beni kutlamaya ilk gelenler de (buna eminim) o ahlakçılar olur.
Görüleceği üzere savaş sadece ihtiyaç duyulan tahrlibatı gerçekleştirmeyi mümkün kılmakla kalmaz, psikolojik bakımdan kabul edilebilir hale de getirir. Dünya üzerindeki ihtiyaç fazlası işgücünü tapınaklar piramitler inşa ettirerek, dev çukurlar kazdırıp yeniden doldurtarak hatta çok miktarda emtia ürettirip ardından hepsini yakarak harcamak prensipte zor olmazdı. Fakat bu usul hiyerarşik bir toplumun manevi değil ancak ekenomik temelini meydana getirebilir. Burada asıl mesele aralıksız çalıştırılabildikleri sürece tavırları ehemm.ı yet arz etmeyen kitlelerin değil, Parti'nin moralidir. En mütevazı parti mensubunun bile işinin ehli, gayretli hatta belli dar sınırlar içinde zeki olması beklenir fakat genel mizacı itibarıyla korkulu, nefret dolu, şakşakçı...
Reklam
Asıl mesele, tutarsız mizacın gereği çocuğuna sürekli ve ilkesel olarak düş kırıklıkları yaşatmak zorunda olmandı.
Sayfa 9
"Aradığın şey o kitaplarda değil aradığın şeyi okuyarak bulamazsın. Sende eksik olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın. Aradığın şeyi dünyada arayacaksın. aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın. Dünyadaki tüm kitaplar, tüm hesaplar akıl oyunları, sayfalarca laflar, sevginin yerini tutmaz. Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın..." diyor Şems. Bu dünya herkese yeter. Asıl mesele sen kendine yetebiliyor musun? Öncelikle şuna karar vermelisin: Sen pusula mı istiyorsun, pusula olmak mı? Karar ver. Bu kitabı öyle okumaya başlamalısın.
Asıl mesele, tutarsız mizacın gereği çocuğuna sürekli ve ilkesel olarak düş kırıklıkları yaşatmak zorunda olmandı, dahası malzemenin birikmesiyle bu tutarsızlık durmaksızın güçlenip sonunda alışkanlığa dönüşürdü;
"Bol bol okuyun, okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele derdimizin olmasıdır."
Reklam
Her şeyin başka bir şeye dönüştüğü bu uğursuz dünyada kendin olarak kıılabilmektir asıl mesele.
"Oysa asıl mesele iyi günde olduğu gibi kötü günde de Allah'ı anmak ve O'na yönelmektir."
Mesele adil olmak
Mesele asla adalet değildi. Adalet hukuka başvurmayı gerektirirdi; daima kanun adamlarının kapris ve önyargılarına bağlı olan hukuksa oynak bir metres olabilirdi. Hayır, asıl mesele çok daha derin bir kavram olan adillikti. Hakkında hüküm verilen kişi, bu hükmün adil olduğunu hissetmeliydi.
Felsefi olarak "kim" ya da "ne" olduğumuz sorusunu cevaplamaktan oldukça uzak olsak da biyolojik olarak belki basit bir cevap verilebilirdi yakın zamana kadar. Derdik ki "öyle ya da böyle, insan; içinde kendisine ait 30 trilyon canlı hücrenin bir arada yaşadığı dev bir organizmadır" Ama son dönem bulgular bu kaçamak cevabı vermemizi de engellemektedir. Zira sinirbilim camiası ve biz sinirbilimciler yakın bir zamanda çok ilginç bir konuyla tanıştık: Mikrobiyota. Bu konuda yapılan çalışmalar, kim olduğumuz ve vücudumuzun kime ait olduğu sorularının çok daha farklı bir boyuta taşımaktadır. Tüm kitap boyunca ele almaya çalışacağımız asıl meselenin en özet halini sizinle paylaşalım o zaman. Nedir bu sinirbilim camiasını şaşkınlıkta bırakan ve beynin, insanlığın var olduğu günden beri süren saltanatına son verecek olan mikrobiyota? Baştan söyle- yelim, mesele biraz uzun. O nedenle isterseniz kendinize güzel bir çay ya da kahve koyun. Zira hikâyemize başlamak için hayatınızın en başına gitmemiz gerekiyor. Hayır, doğduğunuz günü kastetmiyorum. Daha da öncesine gideceğiz. Babanızdan gelen sperm hücresinin, annenizde yer alan yumurta ile birleştiği o garip başlangıca.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.