Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Avrupalılar; Osmanlılar'a 'Türk', Devlet-i Aliyye'ye 'Türk İmparatorluğu', ülkesine 'Türkiye', hükümdarına da Gran Turco, yani 'Büyük Türk' dediler. Avrupalı Hristiyanlar'ın kafasında Türk=Müslüman=Doğu aynı manayı ifade ederdi."
328 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Su perisi gibi güzel Boşnak kızı Suada'nın aşk ve savaş hikayesi... Kitabı henüz bitirdim ve etkisinden uzun süre kurtulamayacağımı düşünüyorum. Geçen ay bulunduğum Bosna'da tur rehberimizin tavsiyesiyle aldım İncir Kuşları'nı... Başlangıçta bir aşk hikayesi gibi gelen bu kitap, Bosna Savaşı ile ilgili bilmediğim birçok ayrıntıyı öğrenmeme ve araştırmama vesile oldu. 1992-1995 yılları arasında Bosna'da yaşanan soykırımda yüz binin üzerinde Boşnak öldürüldü, otuz ila elli bin arasında da Boşnak kadına Sırp güçleri (Çetnikler) tarafından tecavüz edildi... Bu tecavüzlerde motivasyonlarının Sırp bir nesil doğması olması beni hem şaşırttı hem de midemi bulandırdı. Kitabı okurken birden fazla yerde gözyaşlarım sebebiyle ara vermek zorunda kaldım. Kitabı ve bu savaşı ilginç kılan şeylerden biri; Avrupa ülkelerinin aslında bu savaşta kör değil, taraf olmaları. Çünkü onlar da Sırplar gibi, Boşnaklara müslüman Türkler gözüyle bakıyorlardı. Oysa ki onlar Türk değil, Avrupalı bir milletti. Kitabın sonunda Suada'ya ve bütün bu acıları yaşamış kendilerini kirlenmiş hisseden, masum ve aslında tertemiz kadınlara sımsıkı sarılmak istedim... ''Sırplar yüreğimi ateşe tuttular Ben hiç yanmadım Geceleri soyunup koynuma girdiler Ben hiç sevişmedim Atalarıma küfürler savurdular Ben hiç duymadım En sonunda beni hamile bıraktılar Ben hiç doğurmadım...'' Hasılı, bu konuya ilginiz varsa Bosna Savaşı'na dair akıcı bir üslupla yazılmış, iç yakan ve çok şey anlatan bu kitabı okumanız naçizane tavsiyemdir.
İncir Kuşları
İncir KuşlarıSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 202126,3bin okunma
Reklam
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Estetik medeniyet tasavvuruyla şekillenen bir şey. Bir Batılının güzel bulduğunu bir Müslüman güzel bulmaz. Ortaçağda bir Hıristiyanın güzel bulduğunu Rönesans döneminde yaşayan bir Avrupalı güzel bulmaz. Güzelliğin simetri, ahenk gibi temel kuralları vardır. Onlar içi doldurulması gereken kalıplardır. Onların içini siz sesle, renkle, formla dolduracaksınız. Zaman zaman Batılı insan yılar düzenden, hepsine karşı çıkar; o zaman egzantrik, öncü, avangard sanat ortaya çıkar. Bizse değer hükümleri itibariyle hâlâ Müslümanız, onun epistemolojisine bağlıyız ama bunu hayata yansıtmakta zaaflarımız var. Biçimlerimizi kendimiz organize eder, kurar ve yaparsak bize ait bir şehir ortaya çıkacaktır.
Sayfa 39
Avrupalı yazarlar Anadolu'ya Türkiye derken, Müslüman yazarlar, Selçuklular devlet kurduktan sonra dahi burası için, hiçbir siyasal anlamı kalmamasına rağmen Rum/Roma diye bahsetmeye devam etmişlerdir.
288 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yazar, Fransa'da yetişmiş olmasına rağmen temel tarihleri yanlış vermiş. (1789 yerine 1786 Fransız ihtilali gibi) bu durum bende biraz bildiklerim yanlışsa bilmediklerim de yanlış gelecektir düşüncesi uyandırdı. Ancak ilerledikçe kitabın çokyönlülüğü kendini gösterdi. Dolayısıyla bu tür hataların dolu bir zihinde karışmasının mümkün olduğu
Batı’da Öteki'nin Kültürel ve İdeolojik Dönüşümü
Batı’da Öteki'nin Kültürel ve İdeolojik DönüşümüSerhat Ulağlı · Efe Akademi Yayınları · 20171 okunma
Abduh öğrencisini yüzüstü bıraktı ve Emin 1901 yılında el- Mar'a el-Cedide (Yeni Kadın) adında ikinci bir kitap yayımladı. Bu gözden geçirilmiş eserde kadın haklarıyla ilgili argümanları İslami emsallerinden çok, büyük oranda Avrupalı sosyal teorisyenlere dayanıyordu. Eserinin gözden geçirilmiş versiyonunda, Emin Müslüman toplumunda kadınların eşit statüde olmama suçunu İslam'ın Müslüman erkekler tarafından sosyal inşası yerine bir inanç sistemi olarak İslam'a kaydırdı. 16 Kasım Emin'in eseriyle ilgili tartışma, modernliğin açıkça ifade edilen vizyonuna doğru gelişmeyi engelleyenin İslam mı yoksa sadece sorunun bilgisiz Müslümanlardan mı kaynaklandığı sorusu üzerinden toplumlarını modernleştirmek isteyen Müslüman entelektüeller arasında giderek büyüyen bir uçurum olduğunu gösterdi. Kısaca, Emin'in ilk kitabındaki analizine mi yoksa ikinci kitabındakine mi katılıyorlardı? Bu günümüze değin yankıları süregelen bir tartışmadır.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
El-Kaide liderleri, İslam dün­yasını kendi görüşlerini ve liderliklerini kabul etmeye ikna edebi­lirlerse, o zaman sadece Amerika'yı değil, herkesi uzun ve acı bir mücadele bekliyor olacak. Başta Batısı olmak üzere Avrupa, şimdi büyük ve hızla artan bir Müslüman topluluğa ev sahipliği yapıyor ve birçok Avrupalı bunun varlığını bir sorun, hatta bazıları bir tehdit olarak görmeye başladı. Eğer köktenciler hesapları doğru çıkar ve mücadelelerinde başarılı olursa, dünyayı, özellikle de İslam'ı kucaklayan kısmını karanlık bir gelecek bekliyor demektir.
Giderek artan sayıda Müslüman entelektüel gelenek adı altında onlara intikal eden birçok uygulama ve düşünce biçimlerinin kısır ve değişmez hale geldiği ve hem sosyal hem de bilimsel ilerleme yolunda bir engel teşkil ettiğine dair inancın hem içinden hem de dışından gelen eleştirilere katılıyordu. İslam'ı tümüyle reddetmek ve Batı'yı
Sayfa 216Kitabı okudu
1826’da yeniçerilerin ortadan kaldırılması üzerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye'nin gerçekten modern bir ordu olduğunu söylemek güçtür. Bir kere kapıkulu askerlerinden olan topçu ve cebeciler bırakılmıştı. Eski yeniçeri subayları şimdi yeni kurulan ordunun komuta kademelerindeydiler. Buna karşılık eski reform denemelerinden kalan askeri eğitim kurumları halen ayaktaydılar. III. Selim devrinde kurulan Kara Harp Okulu (Mühendishane-i Berr-i Hümayun) Avusturya örneğine göre düzenlenmişti. Eğitim için bu nedenle Almanca, Fransızca gibi dillerin öğrenilmesi ve Avrupalı öğretmenlerin getirilmesi zorunluydu, II. Mahmud bu konuda isteksiz ve ürkekti Müslüman öğretmen getirtmek için Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’ya başvurdu. Aldığı cevapta, "Müslümanların arasında henüz modern askerlik ve fenden anlayan olmadığı" bildiriliyordu. Sultan Mahmud'un istediği nitelikte hem Müslüman hem de Avrupa savaş tekniğini bilen kadrolar ülkeye geldi, ama onun ölümünden on sene sonra... 1848 Devrimi'nden sonra Osmanlılara sığınan ve Müslüman olan Macar ve Polonyalı mültecileri kastediyoruz.
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
Reklam
Şiddet yalnız bir başkasını öldürmek değildir. Sivri bir söz söylememiz, birini geçiştirmek için bir el hareketi yapmamız, korku yüzünden itaat etmemiz de şiddettir. Yani şiddet, Tanrı, toplum ya da ülke adına yapılan organize katliamdan ibaret değildir. Şiddet çok daha zor anlaşılır, çok daha derin birşeydir, biz de şiddetin en derinlerine inmeye çalışıyoruz. Kendinizi Hintli, Müslüman, Hıristiyan, Avrupalı ya da başka bir şey olarak adlandırdığınızda şiddet uygulamış olursunuz. Bunun neden şiddet uygulamak olduğunu görebiliyor musunuz? Çünkü kendinizi insanlığın geri kalanından ayırmış oluyorsunuz da ondan. Kendinizi inanç, milliyet veya geleneğe göre diğerlerinden ayırdığınız zaman bu şiddet doğurur. Onun için şiddeti anlamaya çalışan bir kişi hiçbir ülkeye, hiçbir dine, hiçbir partiye, ya da taraflı sisteme ait değildir; insan bütünüyle anlamakla meşguldür.
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Muhterem okuyucu kardeşim! Allah Teala hem bizleri hem de sizleri vakti değerlendirmeye , onu faydalı bir iş ve yararlı bir ilimle doldurmaya muvaffak kılsın. Bizleri zamanın ve hayatın kıymetini idrak eden, kendilerini ve milletlerini aldatmayan, Allah Teala'nın nefislerine ikram ettiği nimetleri heba etmeyen ve doğru yol üzere bulunan
Sayfa 105 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Bu süreçte önemli rolü Avrupalı uzmanlar oynamıştır. Bunlardan bazıları şahsen gelmiş ve Müslüman olup Osmanlı Devleti’nin hizmetine girerek Osmanlıların yazgılarına ortak olmuştur. Bunlardan biri Fransız bir asilzade olan ClaudeAlexandre Comte de Bonneval’dir. Bonneval 1729 civarında Osmanlı ülkesine gelmiş ve humbaracı birliğini yeniden
"Batı İran'ı ezmek istemez, hatta sever" Ş.Teoman Duralı Daha önce "Lübnan bataklık olur" diyerek uyarmıştı. Felsefe profesörü Teoman Duralı şimdi de "Lübnan savaşı İran'a saldırının ön hazırlığı mı" sorusunu yanıtlıyor. "Yahudilerin en çok sevmeleri gereken millet Fars milleti olması lazım"
1.409 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.