Bilir misiniz...?
Bizim harabeye dönmüş kentlerimizde,
balıkçı ağlarında yaşanan can pazarı misali,
her gün can pazarları yaşanır,
ölüm koroları hiç susmaz.
Kese kağıdı değildir patlayan,
metal kuşlardan bombalar yağar,
göğümüzde serçeler uçmaz.
Misketime benzeyen demir leblebiler gezinir içimizde,
kan göllerimizde nilüferler açmaz.
Biz her şeyimizden vazgeçeriz de
ölüm bizden hiç geçmez.
.
Her şey eksilir de,
bir tek ölüm eksilmez evimizden.
Tam vardiya çalışır azrail,
tüm sevdiklerimizi, birer birer alır elimizden.
.
-Bazıları cesetler üzerinde tepişerek refaha ulaşabileceğini sanıyor.-
"Hastalık pençesinin yakanı tutmuş, kurtuluşun ilahi yardımdan mahrum bir takım cahilce tedavilere kalmış olduğunu haber aldık.Gönderdiğimiz hekim eceli gelmemiş her hastaya Yüce Allah'ın izniyle tedavi çaresi bulur.Eğer vaden yetmemiş ise Azrail'in pençesinden kurtulabilirsin."
İşte ölüm meleği Azrail (a.s.) soruyor binlerce yıl önce Hz. Nuh'a:
- Ey peygamberlerin en uzun ömürlüsü, dünyayı ve lezzetlerini nasıl buldun?
Cevap veriyor Hz. Nuh:
İki kapılı bir eve giren, evin ortasında biraz ko nuşan, sonra diğer kapıdan çıkıp giden bir insan gibi.
Bu cevabı 950 yıl yaşamış bir peygamber veriyor. Yüzlerce yıl milletini kurtarmaya çalışan bir peygamber! Kur'an-ı Kerîm'in hakkında, "And olsun ki, Nuh'u milletine gönderdik; aralarında dokuz yüz elli yıl kaldı. Sonunda onlar zulmederken, tufan onları yakalayıverdi," dediği bir peygamber veriyor bu cevabı.
Azrail aleyhiselâm müminin canını almaya geldiği vakit gayet sevindirici müjdelerle hemde elinde 'Kelime-i şehadet' yazılı olduğu halde gelir ve ona cennetteki yerini gösterir.
resulullahla-benim-aramdaki-farklar
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim.
resulullah yolda ebu bekir'i görse "es selamu aleyküm ya sıddık"; derdi,
ben yolda ebu bekir';i görsem tanımam.
resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım.
ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem
gırtlağından