Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Başkaldırı, haklarının bilincine varmış, bilinçli kişinin işidir."
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okudu
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
"Ne kadar geç kaldıysan o kadar acele et!" Ne hayatlar, ne aşklar var şu dünyada! Kendi hayatımıza dalmışken insan olarak yapmamız gerekenleri bir bir bizlere hatırlatması, çare belki de iyileştirici olmamızı gösterdiği için yazara teşekkür ederim. Hayata ve aşka dair nice güzel sözü biriktiren güzel bir kitap... Yazarımız kitabı iki kısımda bizlere sunmuş. İlk kısım hayata dair, güncel olarak yaşadığımız gerçeklere bir başkaldırı niteliğinde. Okurlarını da ayağa kaldırmak için güzel cümlelerle bizleri davet ediyor. İkinci kısım ise aşka dair, çok acıyan, acıtan bir aşkın son evresi. Ancak başarmak için bizlere verdiği öğütler ise çok değerli... Kitabımız kişisel gelişimimiz için hepimizin teoride bildiği, ancak uygulamada gerek hayat şartları gerekse ihmalkarlıkla unuttuğumuz değerleri hatırlattı. Atamızı ve Türkçemizi de kitapta yazması çok hoşuma gitti. Sevgili yazar, yolun açık olsun. Bana yazdığın notu unutmayacağım. Cümleleriniz bana emanet! Ben beğendim. Takdir sizin. Keyifli okumalar dilerim.
Zırh
ZırhYudum Mingan · Dorlion Yayınları · 202245 okunma
Reklam
"Bana insan gözüyle bak, cinsel bir obje olarak değil" çağrısı, mevcut düzene bir başkaldırı çağrısıdır.
Sayfa 108 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Tutunamayanlar" adlı eser, yazar Oğuz Atay tarafından kaleme alınmış ve Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Berna Moran'a göre bu eser, hem söyleyişi hem de içeriği ile bir başkaldırı niteliği taşır. Roman, mizah gücü ve duyarlılığı ile öne çıkar ve küçük burjuva dünyasını zekice alay ederek eleştirir. Atay, "Tutunamayanlar"da, toplumsal normlara uyum sağlamakta zorlanan, hayata dair tutunamama hissi içinde olan karakterleri anlatır. Roman, çağdaş bir anlayışla yazılmıştır ve teknik incelikleriyle öne çıkar. Oğuz Atay, eserinde toplumsal eleştirileri, mizahi dil ve derin karakter analizleri ile birleştirir. Kitap, Türk edebiyatında çağdaş roman anlayışıyla uyumlu bir yapıya sahip olması nedeniyle büyük bir yeteneğin ürünü olarak değerlendirilir. "Tutunamayanlar", 1970 TRT Roman Ödülü'ne layık görülmüş ve edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Roman, Türk edebiyatının değerli eserleri arasında yer alır ve toplumsal eleştiri ile mizahın ustalıkla harmanlandığı bir başyapıt olarak anılır.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
Toplumun üç büyük anlatımını görmüştü. Boyun eğme,savaş ve başkaldırı...
Mürtet Öldürülür Mü?
Serahsi (483/1090), mürtede ölüm cezasının takdir edilme gerekçesini şöyle açıklar: "İnkâr, suçların en büyüğüdür. Ancak bu kul ile Rabbi arasındadır. Bunun karşılığı da ahirete ertelenmiştir. Dünyada uygulanan yaptırımlar ise insanların yararı için meşru kılınmış toplumsal maksatlı müeyyidelerdir. Kısas yaşama hakkını korumayı, zina cezası neslin saygınlığını ve aile şerefini korumayı, hırsızlık cezası mal emniyetini sağlamayı, iftira cezası şeref ve onurun korunmasını, sarhoşluk cezası ise aklı korumayı amaçlamaktadır. Mürtet ise inkârda ısrarıyla Müslümanlara karşı düşmanca tavır almıştır. Bu düşmanlığının izalesi için öldürülür...Öldürmenin illeti düşmanlık olduğuna göre kadının bünyesi çarpışmaya uygun olmadığı için ne asli küfürde ne de arızi küfürde öldürülmeyeceği açıklık kazanır." Serahsi, irtidat ettiği halde Müslümanlara karşı savaşma potansiyelini kaybeden erkeğin de öldürme cezasından muaf tutulabileceği kanaatini serdeder.69 Tüm bu alıntılardan anlaşılacağı üzere Hanefiler nezdinde mürtetle ilgili ceza bireysel bir inanç değişikliğinden ziyade kılıçla bir başkaldırı anlamı taşıyan modern hukukta terör suçlarına denk gelen suçlar için öngörülmüş bir cezadır.
Sayfa 174 - 69> Serahsi,el- Mebsut x, 110-111Kitabı okudu
Reklam
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
İvan Turgenyev | Babalar ve Oğullar
Kuşaklararası çatışmayı nihilizm ile harmanlayarak okuyuculara sunan Rus edebiyatçı İvan Turgenyev'den Babalar ve Oğullar. Kitapta yer alan karakterler ve olaylar öyle güzel işlenmiş ki okuyucuya büyük bir bütünlük oluşturma imkanı sağlamış. Şüphesiz kitapta ilgiyi üzerine çekmeyi başaran kişi ise nihilist ve aristokrasi eleştirmeni
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Doğan Kitap · 201944,4bin okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
Sadece kadınların olduğu saklı bir topluluk olduğunu hayal edin. Bu size ne hissettiriyor bilmiyorum ama ben bunun resmini çizecek olsaydım çok şey hayal ettim üzerinde. Kitap da tam bu zeminde ilerliyor ve yazıldığı döneme bakılırsa cesur bir başkaldırı adeta. Feminist hareketin ilk adımlarından Charlotte Perkins Gilman 1915 yılının manzarasının tersine bir güzergahta rotayı değiştiriyor. Dolayısıyla yola çıkma cesareti verenlerden. Hiçbir erkeğin olmadığı bir yeri, üç arkadaş keşfetse nasıl bir dünya ile karşılaşırlar sorusunun güzel bir yanıtı gibi adeta diğer yandan. Cinsiyet ayırımı üzerinden her iki tarafın belirlediği çit yüksekliğini çok iyi görüyorsunuz okurken. Üstelik yazar okuyucunun bu konudaki düşüncelerini de sorgulama fırsatı veriyor yarattığı dünya ile. Kimlik ve cinsiyet ayrımı üzerinden, kadın ve erkeğin o daha doğmadan üzerine dikilmeye çalışılan elbisenin dar ve geniş taraflarını görüyorsunuz. Öznel bir bakış açısı ile konuya istediğiniz yerden bakabilirsiniz. Burada önemli olan baktığınız yerin mesafesi. İnsana yakınsanız manzara net, yok eğer değilseniz görüş açınız daralacaktır şüphesiz. Kadın... Her toplumda yeri farklı, üzerine yüklenen anlam da harç malzemelerinin türlerine göre değişiyor. Dolayısıyla yerinin sağlamlığını da belirliyor bu durum. Yaşamın her döneminde kadın olmak zor. Yazıyla kurulan yaşamları okuyarak mutlu olmayacağımız bir yeryüzü olsa. Düşlerin çok ötesinde gerçek yaşamda karşılaşmak dileğiyle her birinizle...
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · Olimpos Yayınları · 202312bin okunma
Atalarımızın tapınaklarını savunduklar o başkaldırı hissiyle tutkuları miras almışım ve tarihteki tek büyük bir an için hayatımı seve seve feda edebilecekmişim gibi bir his vardır içimde hep. Ama aynı zamanda kendimi, bu ateşli tutkuları bir kelime veya bir şiirle ifade etme konusunda bir o kadar beceriksiz görmüşümdür.
"İkinci aşama:Başkaldırı Dönemi Öfkeliyiz, artık hiç kimsenin duygularının sorumluluğunu üstlenmek istemiyoruz."
Reklam
Direniş, meydan okuma, başkaldırı ve inat... Tam da seni anlatan sözcükler! Ama biraz katı değiller mi? Her şeyi kökünden kesip atacak keskin bir bıçak, dönüp kullananı da yaralamaz mı kimi zaman?
Haziran 1931'de Huxley bir gazete muhabirine, Amerika'ya ikinci bir gezi planladığını söylemişti, "sırf daha kötüsünü bilmek için, bence, insanın zaman zaman yapması gerek." Mayıs ayında da bir başka muhabire "gelecek hakkında bir roman" yazdığını söylemişti. "Wellsgil Ütopya'nın dehşeti ve ona karşı bir başkaldırı üzerine." Birkaç yerde Huxley, H.G. Wells'in Tanrılara Benzeyen İnsanlar'ı ile (1923) ve onun sadece "etkin, iyimser, buluşçu, yenilikçi ve iyi huylu" yurttaşlarla doldurduğu tozpembe bir ütopya çizmesiyle alay etmiştir. "Wellsgil" terimini kullanışı burada, ilerlemeci bakışın ona en itici ve saçma gelen tüm yönlerini kapsar. Fakat Huxley, Anthony Burgess'ın bir keresinde yaftaladığı gibi, "anti-Wellscilerin en büyüğü" değildi kesinlikle. Aksine, Tanrılara Benzeyen İnsanlar bir yana, Huxley 1920'lerde ve 30'ların başında Wells'le bir hayli şey paylaşıyordu: özellikle de, parlamenter demokrasiye yönelik güçlü horgörü ve kitle toplumunun seçkin bir uzmanlar kastı tarafından kontrol edilen bir zihinsel düzey hiyerarşisi biçiminde yeniden düzenlenmesi gerektiği yolundaki güçlü inancı. Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'yı yazmaktaki asıl amacı, pekâlâ Tarınlara Benzeyen İnsanları ve anlattığı düşlemsel 'California' dünyasını yermek olabilir; ama romanı yazmaya başlar başlamaz, Huxley'nin kurmaca bir geleceğin parodisini yapma isteği, şimdinin kurmaca olmayan acil sorunlarına korkulu ilgisiyle karıştı.
Bay Nicolas'nın Rubaiyat'ın Fransızca çevirisine yazdığı girişte anlattığı üç arkadaşın, Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam'ın hikâyesini okudunuz mu? Kişilikleri çok farklıdır ama her biri İran ruhunun ölümsüz bir yönünü temsil eder. İçimde üçünü birden buluırum kimi zaman. Nizamülmülk gibi büyük bir İslam devleti kurma özlemi taşırım. İsterse tahammül edilmez bir Türk sultanı tarafından yönetilsin! Hasan Sabbah gibi İslam âleminin dört köşesine başkaldırı tohumları ekiyorum, beni ölümüne izleyecek müritlerim var... Hayyam şimdinin, içinde yaşanana ânın nadir keyiflerini kolluyor, şarap, saki, meyhane, sevgili üzerine dizeler yazıyorum; sahte sofulara güvenmiyorum, onun gibi.
Sayfa 194
1.500 öğeden 12,8bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.