Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
verdiğin her kederin yüreğimde yeri var hangi kitabı açtıysam seni okudum yıllardır hangi aynaya baktıysam seni gördüm gel desen gelemem git desen gidemem öl desen kanım akmaz anladım artık seni sevmek yüce bir şey anladım seni sevmek tanrı'ya yaklaşmak gibi insanlar içinde bir sana inandım bir seni sevdim kendimden başka uykularımın
everest yayınları, pdfKitabı yarım bıraktı
selamlarrrr! hazır evdeyken birikmiş kitap yorumlarımı hızlı hızlı paylaşmaya karar verdim. yaklaşık iki sene kadar önce madeline miller’ın kalemiyle tanıştım.ben, kirke mitolojik dokusuyla ve hikayesiyle beni büyülemişti.yazarın bu kitabını aylar önce aldığım halde, hatta geçen sene bile olabilir,okumayı geciktirip durmuştum. ne kayıp ama!o kadar sevdim,o kadar beğendim ki! kirke kadar sevemem diyordum ama daha bile fazla sevmiş olabilirim.mitolojinin kitaplarda işlenmesine bayılıyorum ve yazar bu konuda çok başarılı.keşke bu tarz daha fazla kitabı olsa, hepsini alıp okurum. fedakarlık,aşk,hüzün,heyecan,korku… okurken her bir duyguyu hissettim ve yaşadım.yazarın anlatımı,aşina olduğum olaylar,sürpriz gelişmeler… her biri çok güzeldi. ah,patroklos.yaşadığın her duyguyu bende seninle beraber yaşadım. akhilleus ile aralarındaki aşk ve bağlılık çok özel işlenmişti.kitabın son sayfalarında gözlerim dolu doluydu,sayfalar ilerledikçe göz yaşlarım da akıp gitti.çok beğendim,çok etkilendim. kitapta antik yunanda geçen olayları sürgün edilen patroklos’un gözünden okuyoruz.bilinen bir destanı farklı bir olay örgüsüyle anlatan bu roman,çok akıcı bir dille yazılmış ve her sayfayı soluksuz çevirtiyor. biraz mitoloji temeliniz varsa, kitaptan alacağınız keyfin artacağına eminim.
Reklam
İmtihan...
Delikanlının biri bir gün başlamış aşkı aramaya. "Ben âşık olacağım." deyip sokağa çıkınca da insan tak diye âşık olamaz ki kardeşim. Olunmaz. Aşk çıkar gelir. Ve o anda yapabileceğin bir şey de yoktur. O hakikaten aşksa ona "hayır" deme şansın yoktur. Değilse senin herhangi bir "evet" deyişinle onu aşka çevirme
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nasıl, bilsek de bilmesek de bir metafiziğimiz varsa, aynı şekilde istesek de istemesek de bir ahlak anlayışımız da vardır. Benim ahlakım son derece yalındır - kimseye ne iyiliğin dokunsun ne kötülüğün. Kötülük yapmayacaksın, çünkü birincisi, tıpkı kendim gibi herkesin rahatsız edilmeme hakkı var, ama ayrıca bu dünyaya kötülük lazımsa, doğal
Sayfa 271 - Olaysız Bir Özyaşam Öyküsü, 208 H.K. Başlangıç metni, 18Eylül 1931Kitabı okudu
Fosforlu bir kurt, mavi-beyaz yanıp sönerek ilerliyor. Etrafta, karanlığın içinde kırlar, neredeyse güzel bir koku yayan, geniş bir gürültüsüzlük. Her şeyin huzur içinde olması beni kötü ediyor, ağır geliyor. Muğlak bir sıkıntı nefesimi kesiyor. Zaten seyrek giderim kırlara, bütün bir gün, hele üst üste iki gün geçirdiğim daha da nadirdir. Ne var ki bu sefer, şu an evinde bulunduğum bir dostum, davetini geri çevirmeme izin vermedi ve içimde bir sıkıntıyla, görkemli bir kutlamaya davet edilmiş çekingen bir adam gibi geldim ben de; sonuçta geldim ve çok memnunum, açık havayı, uçsuz bucaksız manzarayı sevdim, hoş bir öğle yemeği, akşam yemeği yedim; şimdi, karanlık gecede, ışıksız odamda, bu belirsiz yer içime sıkıntılar veriyor. Kaldığım odanın penceresi, bütün kırlar gibi belirsiz kırlara, gökyüzünde tek tük yıldızın parladığı, sesi duyulmayan, ama hissedilen bir rüzgârın yarıp geçtiği engin geceye bakıyor. Pencerenin kenarına oturmuş, dışarıda var olan evrensel hayat denen hiçliği seyrediyorum. Zaman nesnelerin görülebilir görülmezliğinden sol elimin yanında uzanan beyazımsı pervazın, kabuk kabuk kalkmış boyanın altında belli belirsiz pütürlü tahtasına dek her şeye, hafif bir kaygı olarak sindi.
Sayfa 81 - Olaysız Bir Özyaşam Öyküsü, 50 H.K. Başlangıç metni, 24 Mart 1930Kitabı okudu
Reklam
Sen ne iyi bahtlı, ne talihli kişisin ki, Allah; "Gel gel mutlulukla, gir içeri senin için kurtuluş kapısı açıldı." diye seslenir. • Güzel renklerle, hoş kokularla açılıp saçılan gül neden gülüyor? Söyleyeyim: "Bahar mevsimi yüzünden onun duası kabul edildi de onun için gü lüyor. • Gül, mana Yusufunun kokusunu aldı da, o yüzden gömleğinin yakasını yırttı, ağzını açdı gülmeye; "Hey hey müjdemi isterim, müjdemi isterim!" demeye başladı. • Herkes; bütün alem biliyor ki: Kainatın yaradılışının manası odur. 0 halde adlar manadan başka nereye gidebilir? Bütün adlar, onundur. • Cenab-ı Hakk; "Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi istedim." diye buyurduğu için ad mananın mazharı oldu. Onun için kalp gözleri açık olan arifler, mana üzerinde dururlar da, adlara önem vermezler. Gölgeyi değil, gölge düşüreni düşünürler. "Davud (a.s.): "Ya Rabbî insanlan ne için yarattın?" diye Cenab-ı Hakk'a niyazda bulundu. Bunun Bunun üzerine Cenab-ı Hakk buyurdu ki: "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim, istedim, beni bilmeleri için insanları yarattım." Bu bir kudsî hadîsdir. Sufîler bu hadîs iizerinde Çok dururlar. Bu konuda Bursalı Ismail Hakkı hazretlerinin Gizli Hazine diye küçük bir kitabı da vardır. • Asası olmasa da, eli parıl parıl parlamasa da Harun irfanı ile Kelîm'i yani Hz. Müsa'yı tanıdı, bildi. • "Allah göklerin ve yerlerin nürudur." diye buyurdu. Kendisine nür adını taktı. Gözü de nurdan yarattı. Bu sebeple nurlu gözlere, kul ol, köle ol! "Allah göklerin ve yeryüzünün nürudur." (Nür Suresi, 24/35.)
Ne zamandı, Ayla elinde bir kitapla gelmişti yine, "Hatırlar mısın," dedi, "yıllar önce bir gün, bir dergide bana bir şiir göstermiştin, bu adam büyük bir şair olacak, demiştin..." "Nereden hatırlayayım," dedim, "olmuş mu?" Güldü. "Bilmem, al bak, yeni kitabı çıkmış, çok sevdim ben..." O gece okudum o kitabı. Bir yerinde diyordu ki, "Gökyüzü gibi birşey bu çocukluk / hiçbir yere gitmiyor."
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi Yayınevi
"Bu anlattıklarım daha çok senin içindi. Şimdi ikiniz için bir şeyler söylemek istiyorum." Kucağımdaki diğer kitabı eline aldı. "Gizli Ajans" Tıpkı diğer kitapta olduğu gibi bunda da önceden işaretlediği sayfayı açıp okumaya başladı. "Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar... Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim.' demek için... Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni,"
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
"Peki doğru kitabı nasıl bulacağız efendim?" "Doğru kitabı bulmanın tek yolu okumaktır evlat. Kitap okudukça zevklerimiz incelir, deneyimlerimiz artar ve kıyıda köşede kalmış, çok az insanın bildiği nice saklı hazine kitaplara kolayca ulaşırız. Kitap okuma alışkanlığı edinmek yürümeyi tekrar öğrenmektir. Dışımızdaki dünyadan içimizdeki dünyaya kitapla geçeriz çünkü. Bu hayatta anlaşılamayacağını anlayan insanlar anlaşılma ihtiyaçlarını yanlarına alıp kitaplara göçerler. Tıpkı benim gibi... İnsan okuduğu kitaplarda kendini arar. Kendi düşüncelerini, kendi hislerini, kendi mutluluklarını ve kendi mutsuzluklarını... Bulduğunda da ise sanki bir sırdaşıyla dertleşmiş ve acıları hafiflemiş gibi hisseder. Sırf bu duyguyu yaşamak için bile kitap okunur öyle değil mi? Bu arada kitap okumayı gereksiz bulan egosu yüksek insanlardan da uzak durmayı sakin ihmal etme evlat!"
"Konfüçyüs, artık iyice yaşlanmıştır. Bir gün evine genç bir ziyaretçi gelir. Delikanlı bir bakar ki yerden tavana kadar devasa bir kitaplığı var. İçi tıklım tıklım kitap dolu. Dayanamayıp, 'Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?' diye sorar. Konfüçyüs, 'Evet!' yanıtını verir. Delikanlı hemen atılır ve 'Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrenmişsinizdir?' der. Konfüçyüs tekrar cevap verir; "Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim. Tabii ne okuyacağını da bilmeli insan. İyi kitaplar okumayan adamın, okumuş olmasıyla cahil kalması arasında hiçbir fark yoktur.' diye boşuna dememiştir bir başka düşünür..."
Giriş Yap  kerzey35
kerzey35
kerzey35
· 07 Kas 2022 Kitabı okudu Hz. Mevlâna, Divan-ı Kebir'de şöyle bir hikâye anlatır: "Adamın biri, sık sık evinin duvarlarıyla konuşurmuş. Dermiş ki: 'Ne olur yıkılacağın bir zaman olursa beni de evvelce haberdar eyle. Ben seni sevdim, senin içinde güzel zamanlar geçirdim, ne yap ne et, lütfen, benden habersiz yıkılma! Çünkü içeride ailem var, kıymetli eşyalarım var. Sen yıkılmadan evvel bana haber verirsen ben de onları dışarıya çıkarırım. Sonrasın da gönül huzuruyla yıkılabilirsin." Ama gel gör ki bütün bu uyarılara rağmen iş böyle olmamış. Duvar bir gün ansızın yıkılmış. Adamın ailesi ve eşyaları enkaz altında kalmış. Adam duvara hayal kırıklığı içinde seslenebildiğince demiş ki: Ben sana defalarca ne demiştim? Benden habersiz yıkılma dememiş miydim? Bugün niye böyle bir vefasızlık yaptın?" Duvar, adama şu ibretlik cevabı vermiş: Ben sana çok kereler mesaj verdim, gece demeden gündüz demeden sana haberler yetiştirdim. Seni defalarca uyardım. Ama sen beni her seferinde duymazlıktan geldin. Ben her ağzımı açtığımda sen ağzımı çamur ile, sıva ile kapattın. Seni her uyarmayı denediğimde beni sen susturdun."
109 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.