Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20214,008 okunma
Belirleyici bir dönem olan algı gelişimi sırasında beyin, soyut düşünme ve empati temelinde algılama işlevlerinin dağılımına denk düşecek biçimde sağ ve sol yarımkürelerde örgütlenir. Davidson ve Fox (1989), beynin daha yaşamın onuncu ayındayken kederi ve sevinci ayrı ayrı işleyebilecek kadar örgütlendiğini kanıtladılar. On aylık bebekler, neşeli
Sayfa 65 - Çitlembik Yayınları, 2. Baskı 2008, Dil, Bilinç ve Sağ ve Sol Beyin Yarımküreleri
Reklam
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Öncelikle kitabı çok beğendim hatta bayıldım Mustafa Kemal Atatürk’ün tavsiye ettiği bir kitaptır. Grigori Petrov’un kitapta kullandığı dil çok ağır değil sade bir dil kullanılmış… bundan sonra da Grigori Petrov’un kitaplarını okumaya devam edeceğim kalemini çok sevdim yazarın tavsiye ederim. Konusu: Rus edebiyatının büyük yazarlarından Grigory
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202299,5bin okunma
Uzaklaşmada, kişi bir şeyden uzaklaşır ve uzaklaştığı şey annedir.. Bilincin en temel öznel yanı, kişinin kedisiyle dünya arasındaki ilişkidir.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Varoluşçuluk ve Hümanizm
Rollo May
Rollo May
denilince akla hümanist ve varoluşçu bir psikolog gelmeli öncelikle. Zaten bende en çok bu iki düşünceyi sevenlerdenim psikoloji de. O nedenle Rollo yu çok sevdim. Kitabı okurken yine önemli bir varoluşsal psikoterapici ve bayıldığım bir kendi hayatından yola çıkarak anlatılan kitap
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam Arayışı
ve
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
geldi gözümün önüne sık sık. Birçok
Kendini Arayan İnsan
Kendini Arayan İnsanRollo May · Okuyan Us Yayın · 20192,754 okunma
Bilincin var olan içeriğini sürekli abarttığımız ve dorukta olmamız gerekirken aslında çok uzun bir tırmanışın ilk adımında olduğumuzu fark etmemiz büyük ve şaşırtıcı bir keşif olacağı için kişi öznel olarak tabii ki kendinin çok bilinçli ve bilgili olduğunu düşünür.
Reklam
Nerden nereye… Muhteşem bir pasaj
Arketipin taşıyıcısı öncelikle kişisel annedir, çünkü başlangıçta çocuk onunla tam bir ortaklık, bilinçdışı bir özdeşleşme içindedir. Anne, çocuğun hem fiziksel hem de psişik önkoşuludur. Ben bilinci­nin uyanmasıyla ortaklık yavaş yavaş ortadan kalkar ve bilinç, bilinç­dışıyla zıtlaşmaya başlar, ki bu da bilincin önkoşuludur. Böylece Ben ve anne
Sayfa 41 - Metis YayınlarıKitabı okudu
İnsanın Aurası
Artık, auranın tam olarak ne olduğunu anlayacak kadar bilgi edindik. Aura, bilincin dört dünyasında aynı anda var olan insanın kendisidir ve insan ne kadar gelişkinse bu dün yalardaki faaliyeti o denli başarılıdır. Aura, bilincin taşıyıcı sı olan bu dört bedenin toplamıdır. Başka bir deyişle insanın form-yanıdır. Aurayı insanı çevreleyen bir sis veya çember yerine bedenlerin birleşimi olarak tasavvur etmeliyiz. Bu bedenlerden en üstünleri sadece İnisiyelerde gördüğümüz, sezgisel dünyadaki karşılığımız olan ruhsal bedenlerdir. Manadata'nın (Atman) canlı ateşi bu bedenlerde yanar. Ruh sal bedeni, kişinin evi olan üst mental dünyaya ait vesile be deni takip eder. Sonrasında alt mental dünyanın mental bedeni, astral be den, eterik ve kaba beden sıralanır. Bu bedenlerden her biri adını taşıdığı dünyanın maddesinden yapılmıştır. Bir okül tist, insanın tüm bu bedenlerden meydana geldiğini görebi lir. İnşa edildiği ayrı maddeden dolayı her birini tanıyabilir ve bu bedenlerin gücüne bakarak kişinin ulaştığı gelişim dü zeyini okuyabilir. Üst seviyeli görme gücüne ulaştığımızda tüm bu bedenleri ve işlevlerini görebiliyoruz. Fiziksel bedeni diğer bedenlerin ortasındaki yoğun bir madde olarak, diğer bedenleri ise ona nüfuz eden ve kuşatan bedenler olarak gözlemliyoruz. Hislerin taşıyıcısı olan ve alt düzey arzular­ la, hırs ve şehvetle dolu olan astral beden, fiziksel bedenin hemen üzerindedir. Kişinin arınma derecesine göre renk ve yoğunluk olarak değişir. Birilerinde daha kaba iken gelişimi ilerlemiş diğer bazı kişilerde daha narindir.
Rüyalarımızın sembol oluşturucu işlevi, insanların asıl ruhunu, daha önce hiç bulunmadığı, ileri, ayrıntılı, yükselmiş bilince, hem de eleştirel bir bakış ve incelemeye maruz kalmadan getirebilme girişimidir. Çok eski zamanlarda insanın bütün kişiliği bu esas ruhtan ibaretti. Bilinç geliştikçe bilinçli ruh, ilkel psişik enerjinin bir kısmıyla ilintiyi yitirdi. Bilinçli ruh eski ruhu hiç tanımadı çünkü aslında kendisinin farkında olabilecek tek şey olan eski ruh, ayrıntılı ve gelişmiş bir bilincin gelişimi sırasında gözden uzaklaştırılmıştı.
Reklam
Freud'un hipnozu terk edip duyguların, düşüncelerin ve fantezilerin sansürlenmemiş ifadesi anlamına gelen serbest çağrışım tekniğine geç­ mesiyle psikanaliz doğdu. ''Hasta konuşur, geçmiş deneyimlerini ve şim­ diki izlenimlerini anlatır, şikayet eder, isteklerini ve duygusal dürtülerini itiraf eder'' (Freud, 1966). Serbest çağrışım tekniğinin gelişimi, Fransız sinirbilimci Charcot tarafından histeri tedavisinde kullanılan esas teknik olan hipnozdan radikal bir kopuştu. Freud'un kuramsal formülasyonları­ na zemin hazırlamış olan Charcot (1982), belli zihinsel içeriklerin bilincin dışına çıktığına ve düşüncelerin, duyguların, fantezilerin patolojik geli­ şimini etkilediğine inanıyordu (Eagle & Wolitzky, ı992; Ellenberger, 1970). ''Galileo'nun gece gökyüzünde önceden bilinmeyen yapıları araş­ tırmak için teleskopu kullanmasına benzer bir biçimde, analiz seansının geliştirilmesi insanın içsel dünyasında önceden bilinmeyen yapıları araş­ tırmanın tamamen yeni bir yolunu açan bir araç yarattı'' (J. Schwartz, 1999, s. 40). Breuer de Freud'un hipnoza ilgisinde etkili olmuştu: ''En baş­ ta Breuer ve Breurer'in ilk hastası, hipnotik etki altında tamamen tedavi edildi ve baş­ langıçta bu konuda onu izledim. O dönemde çalışmanın daha kolay, hoş ve çok daha kısa bir zaman diliminde ilerlediğini kabul ediyorum. Sonuç­ lar kaprisliydi gelgeçti, kalıcı olmuyordu; bu nedenle hipnozu nihai ola­ rak bıraktım. Ardından, hipnoz kullandığım sürece bu hastalıkların di­ namiklerini kavrayamadığımı anladım (Freud, 1966, s. 292).
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.