Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Daha fazla kâr
Fransa Başbakanı Michel Rocard'ın şu sözleri, çağdaş demokratik solun ulaştığı noktayı vurgulamak açısından anlamlıdır: "Bir sosyalist olarak, işverenleri hiçbir zaman fazla kar için eleştirmedim. Ama yeterince kar etmedikleri için eleştirdiğim oldu. Ve daha da sık olarak, kısa vadeli hedefleri toplumun ortak geleceği için yararlı yatırımlara tercih ettikleri, bu nedenle de karlarını uygun biçimde kullanmadıkları için eleştirdim."
(...) Eshab-ı Kehf, Osmanlı hat sanatında da sıkça işlenen bir temadır. Yedi gencin ve köpeklerinin isimleri gemi şeklinde yazılırlar. Eshab-ı Kehf'ten başka gemi şeklinde işlenen sadece Amentü cümlesidir. Bu kelimelerin seçimi, gemi şeklinde istiflenmeye uygun olmasından kay­ naklanmaz. Gerek Hıristiyanlık'ta gerekse İslamiyet'te Yedi Uyurlar çoğunlukla korunmaya yönelik inançlar içinde yer almışlardır. Tehlikeli bulunan deniz yolculukları, özellikle bu inancın daha gözde olduğu alanlardır. Yohannes Koch, deniz yolculuklarında Yedi Uyurlarla ilgili oluşan bu gele­neği, Akdeniz'de yaygın olan "kabirler" inancı ile açıklar. Bu inanca göre, kabirler'in isimleri gemilere yazılarak onla­rın korumasına sığınlırdı. Hat sanatında Eshab-ı Kehf'in gemi şeklinde işlenmesi, Kabirler geleneğinin İslam sanatın­da devam etttirildiği hissini verir.
Sayfa 103
Reklam
Sahîh-i Buhârî’yi daha üstün yapan en önemli gerekçe, Buhârî’nin kitabına aldığı hadisin her bir râvisinin, o hadisi hocasından bizzat duyduğunun kesin olarak bilinmesidir. Müslim bu ağır şartı daha hafifletmek suretiyle “ hoca ile talebesinin aynı asırda yaşamış olmasını” yeterli görmüştür.
Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar, birikmeye başladı; kurduğum hayaller, bir bekar odasının dağınıklığına boğuldu. Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.
Sayfa 24 - İletişim
Ve tabiî, ‘yürümek’ — bu konuda kafamı nasıl bozmuş olduğumu biliyorsun: yürüme — birlikte yürüme… Daha ulu bir şey bilmiyorum. Sevişmek bile, bütün yakınlığıyla, yüceliğiyle, güzelliğiyle; ama patlayan ve sönen tutkusuyla, heyecanıyla, doyumuyla, birlikte yürümekten daha üstün değil — hele bir de birlikte gidilecek bir yer (bir amaç, bir erek) varsa… Yürüyüş Ne kavram ama!…
Ben bunaldım. Kötülük biraz daha girdi evimize. Güneşler gitti, tarlalar gitti, yosunlu taşlar bile gitti. Kimse dönmedi. Ben bunaldım.
Reklam
Hepimiz daha önce incitildik, hiçbirimiz bir daha aynı şeyleri yaşamak istemez. Ama gerçek şu ki, yine incitileceğiz.
Mutsuz insanlar şehirde daha iyi bir hayat yaşar. İnsan şehirde yüz yıl yaşasa da çoktan öldüğünü ve çürüdüğünü anlamaz. Kendini anlamaya hiç vakit yoktur, hep meşguldür insan.
Onlar sayesinde astları üzerinde istediği baskıyı kuma yor, aralarındaki mertebe farkını daha net biçimde ortaya koymuş oluyordu, Zaten fedaileri bu amaçla hazırlamaktaydı. Aslında kendi kendisini kandırıyor da değildi. Dailerin hiçbir inançlan olmadığının da yalnızca şahsi menfaatler peşinde koştuklarının da bilincindeydi. İstemese de kendisini bu biçimde işleyen bir çarkın içinde buluvermişti. Durumunu kendisini şu an aşağı indiren bu mekanizmaya benzetiyordu. Nasıl ki en ufak bir aksaklıkta alet bozulup olanca hızıyla yere çakılırsa kendisinin de yapacağı en ufak bir hesap hatasında hayatı boyunca gerçekleşmeye çalıştıkları her şey un ufak olurdu.
" O halde bizde önce halkı eğitmekle işe başlamak zorundayız. Peki ama halk nasıl eğitilecek? Halkın eğitilmesi için 3 şey gereklidir: Okul, okul yine okul... Halkın maddi yönden düşük bir düzeyde olduğunu söyleyen sizsiniz. Burada okulun etkisi ne olabilir? Biliyor musunuz bu sözleriniz bana bir fıkrayı hatırlattı. Hastaya bir arkadaşı- Bir müsil alsanız- der. Aldım daha kötü oldum. Sülük deneyin bir de.. Denedim daha kötü oldum. Öyleyse Tanrıya yalvarın sadece. Yalvardım daha kötü oldum. der.Siz de ben de böyleyiz işte politik ekonomik diyorum daha kötü diyorsunuz sosyalizm diyorum daha kötü diyorsunuz eğitim daha kötü... "
Reklam
Azınlık çoğunluktan her zaman daha güçlüdür çünkü azınlık genellikle gerçekten bir fikri olan insanlardan oluşur.
Ölümden sonra yaşamın var olduğuna işaret eden güçlü bir kanıt bulunduğu açıklansaydı, bu kanıtı incelemeyi çok isterdim; ancak söz konusu kanıtın birilerinin sözüne değil, gerçek bilimsel verilere dayanması gerekirdi. Mars’taki yüz ve uzaylılar tarafından kaçırıldıklarını iddia eden insanların hikayelerinde olduğu gibi, acı gerçekleri rahatlatıcı fantezilere tercih ederim. Nihayetinde çoğu zaman acı gerçeklerin fantezilerden daha rahatlatıcı olduğu ortaya çıkar.
Sayfa 315 - Say YayınlarıKitabı okuyor
üstelik çalışıyormuşsun ki karpuz olsun, peynir olsun, ekmek olsun, bir iki sene sonra dersane olsun, sonra üniversite olsun, sonra nebleyim, aşk olsun, aşk olsun, aşk olsun, sonra sevında iki kahve biri sade diğeri daha bile sade oslun. bir şeyler olsun diyedir imiş hayat. ama yoruluyormuşsun.
Hazreti Ali Peygamber Efendimize ﷺ tabi olmanın gereğini anlatırken şöyle demiştir: “ Eğer din akılla, şahsî görüşle belirlenen bir şey olsaydı, bana göre mestin altını meshetmek, üstünü meshetmekten daha uygun olurdu. Ama ne yapayım ki, ben Resûlullah’ın ﷺ , mestin altını değil üstünü mesh ettiğini gördüm.”
Sayfa 136Kitabı okudu
Arkadaşlık bir insanın canından daha değerli değil mi?
Sayfa 518Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.