Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
599 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Bütün ülkeye okutmak istediğim kitap
Üzerine çok fazla şey yazılıp konuşulabilecek ve kesinlikle her şuurlu Müslüman'ın okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Okuduktan sonra yaşama, insanlara, tarihe, yaşanmışlıklara ve dünyaya farklı bir bakış açısı kazanmış olacaksınız. İsmet Özel çoğu zaman anlaşılması güç bir yazar fakat bu kitabında bilgileri kendi yorumlarıyla harmanlayıp bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor ve okudukça onu daha iyi anlamaya başlıyoruz. Akıcı bir üslup kullandığını düşünüyorum, hatta okudukça elinizden bırakmak istemeyeceğinizi düşünüyorum. Kitapta çok fazla altını çizdiğim kısım oldu ama ben bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. "Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor." Keyifli okumalar
İsmet Özel
İsmet Özel
Üç Zor Mesele
Üç Zor Meseleİsmet Özel · Tiyo Yayınevi · 20202,679 okunma
Para herşeyi satın alır, ama ahlâkı asla.
Milletlerin en fakiri olan İskitler, dünyanın en kudretli hükümdarlarından birine karşı koydular. İki ünlü cumhuriyet dünya imparatorluğu için savaştı; birisi çok zengin, öteki çok fakirdi: Fakiri yendi, zengini yenildi. Roma İmparatorluğu da, dünyanın bütün zenginliklerini sömürdükten sonra, zenginliğin ne demek olduğunu bile bilmeyen insanların eline düştü. Franklar Galya'yı, Saksonlar İngiltere'yi ele geçirdikleri zaman cesaret ve fakirliklerinden başka hazineleri yoktu. Koyun postlarından başka bir şeyde gözleri olmayan birkaç yüz fakir dağ köylüsü, mağrur Avusturya'yı ezdikten sonra, Avrupa'nın en büyük krallarını korkutan zengin ve heybetli Burgonya Dukalığı'nı yere serdi. Charles Quint'in vârisi bütün kudreti, tedbirleri ve üstelik Amerika'nın bütün hazineleriyle bir avuç balıkçının önünde tutunamadı. Devlet adamlanımız lütfen hesaplarını biraz bıraksınlar da bu örnekler üzerinde düşünsünler; ve artık anlasınlar ki para ile her şey satın alınır, ama ahlak ve vatandaş satın alınmaz.
Reklam
"Sen buralı değilsin herhal. Esir treni geliyor."
"Esir treni mi?" "Esir treni ya. Sen nerelisin?" "Tebrizliyim." Adam dudak büktü, Settarhan'ın dünyadan habersiz biri olduğuna hükmetmişti. Kısaca anlattı. "Osmanlı askerleridir bunlar, Kafkascephesinde Ruslara esir düşen askerler. Trenlerle Bakı açıklarında Hazar Denizi'ndeki yılanlı Nargin
Ben bazı insanları hayatımdan çıkardıktan sonra mutlu olduğum zaman, onları sevmediğimi anladım.Koca bir yük gibi onları kalbimin heybesine eklemiştim meğer. Gidişleri o kadar güzeldi ki bir kere daha sevdim kendimi onlar gidince .Nimet bu nimet. geldiler bana ne kadar değerli ve iyi biri olduğum hatırlatıp defoldular .onlardan sonra aldığım her nefes o kadar iyi geldiki ben yalnız değilmişim meğersem, yalnızlık şifaymış. o çok yorulduğumuz günlerde, erken uyanmak zorunda olduğumuz , uykuyu en çok istediğimiz anlarda hani yapamadık ya ben sanki yıllarca uyudum işte o kadar güçlüyüm içimde öfke yok bu nasıl güzel bir his. Ah zavallı o Artık o bir masa evet evet masa Oh be sonunda sonunda bir A^m A^ olan ben görüyorum Ben bir fareyi aslan yapmaya çalıştım. ama o fareydi işte .sonunda en azından bu hikayenin spnunda ona fare olduğunu hatırlatabildim . Oh beeeeeee oh beeee ohhh🥹
152 syf.
·
Puan vermedi
El ve Yüzdeki Çizgilerde Hastalıkların Sessiz İşaretleri
El ve Yüzdeki Çizgilerde Hastalıkların Sessiz İşaretleri
Halid Emre Aslan
Halid Emre Aslan
Hayatı planlamayı ,vakit kaybetmemeyi,en büyük sermayenin zaman olduğunu ,bazı şeyler için acele etmek gerektiğini ,insanın kendini bilmesinin hayattaki en büyük amaç olduğuna inanan yazarımız,insanların hayatlarına olumlu yönde dokunabilmek adına bu eseri kılavuz niteliğinde kaleme almış arkadaşlar . El ve yüz
El ve Yüzdeki Çizgilerde Hastalıkların Sessiz İşaretleri
El ve Yüzdeki Çizgilerde Hastalıkların Sessiz İşaretleriHalid Emre Aslan · Foliant Yayınevi · 202313 okunma
66 syf.
·
Puan vermedi
Bir Delinin Akıl Defteri
Bir Delinin Akıl Defteri
Muhsin Demir
Muhsin Demir
“Belli ki derin bir yaranın parçasıydı;öyle ağlıyor ,öyle düşünüyor ,öyle bakıyordu. Böyle bir yara ,insanın parçası olamaz, ancak insan böyle bir yaranın parçası olabilir…” #psikolojik eserleri okumayı sever misiniz? Ben severim.Sizde severseniz #birdelininakildefteri ni en yakın zamanda #okumanız dileğiyle Ünlü
Bir Delinin Akıl Defteri
Bir Delinin Akıl DefteriMuhsin Demir · Od Kitap · 20244 okunma
Reklam
Yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. Dekorlar değişir, kişiler girer çıkar; hepsi bu. Başlangıçlar da yoktur. Günler anlamsızca birbirine eklenir durur; sonu gelmez, tekdüze bir ekleniştir bu. Başlangıç olmadığı gibi son da yoktur. Bir kadın, bir dost, bir kent bir kere de terk edilemez. Sonra hepsi birbirine benzer zaten. Kimi zaman (pek sık değil) durumu gözden geçirir ve bir kadına bağlandığınızı, kötü bir işe girdiğinizi fark edersiniz. Göz açıp kapayıncaya kadar sürer bu. Sonra tören alayı yeniden başlar, saatleri ve günleri birbirine eklemeye koyulursunuz: Pazartesi, salı, çarşamba. 1924, 1925, 1926… Yaşamak budur işte ama hayatınızı anlatırsanız her şey değişir fakat bu değişimi kimse fark etmez.
Sayfa 66 - Can Yayınları
Öte yandan başıma daha fazla bir şey gelecek değildir, ecel gelmiştir ya, olan olmuştur artık. Fikre alışamıyorum, ve o yüzden doktora bir daha görünmeyi de, Dayanand'ın beni görmesini de istemiyorum, o müthiş hekim gözüyle sağlık durumumdan kuşkulanmaya başlamış olmalı. Ve o yüzden o zaman artık umurumda olmayacak olan şey şimdi o denli umurumda: B.'ye ne olacak (onun yaşantısına tanık olmayacağımı hayal edemiyorum, ecel bizden yalnız kendi yaşamlarımızı almakla kalmıyor, başkalarının yaşamlarını da alıyor), sonra Dayanand'ın kendisine, Roger'a, Ted'e ve Clare'e, ve sevgili İspanyolumuza neler olacak?
“Benden size bir nasihat, çocukken bıraktığınız yeri uzun bir aradan sonra asla ziyaret etmeyin, asla. Değiştirilmiştir, zamandan arındırılmıştır, terk edilmiştir, hayalet gibidir. Orada. Hiçbir şey. Yoktur.”
272 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
#kübranınkitabı merhaba kitap dostlarım size bugün çok muhteşem bir kitapla geldim, yazarımızın palyoçanun listesi kitabında dediği gibi; “Yazılan kitap kesilen ağaca değmeli. Yazdığının bin katını okumamışı okumayın. Huzurunuzu kaçırmayan kitabı çöpe atın. Popo pışpışlayan kitap, zaman ve ağaç israfıdır!” Ve bu kitap hakkını vermiş ağacın huzurda kaçırdı,en sevdiğim tarz olan psikolojinin ,analizlerin dibine vurmuş bir kitap ;KUKLACI,çok okunan yazarımız
emre timur
emre timur
beyin son kitabı ,gerçi o kitaplarına evlatlarım diyor :) yazarımızın kalemini zaten çok seviyordum bu Arada yeni tanışacaklar için söyleyeyim herkesin harcı değildir huzursuzluk yaratır kalemi:) şimdi gelelim kitaba; kahramanımız gerçekten kuklacı ve marangoz ustası hatta kendi doğuştan olmayan bacağına bile kendine gerçeğinden ayırt edilmeyecek bir bacak yapmış,Mandalina ile tanışana kadar hep maske ile gezmiş onu bile kendi yapmış,hep utanmış ,saklanmış insanlardan ,babası belleksiz yatalak ona bakıyor ama ona olan öfkesi çok büyük annesini ve onu çok dövmüş ,fahişe bir cüceye mandalinaya aşık oluyor ,ve bi doğumgünün den sonra sarhoşken bir ada buluyor ve yaşadıkları ada sular altında kalmak üzere insanları bu adaya inandırmak ,umut ettirmek istiyor fakat fahişelerin ,horların öldürüldüğü gibi buda yasak sizce halk ne yaptı inandımı,mandalina ile aşkları ne oldu ?başka bişey yazmicam yoksa yorumum kitabı geçecek:) ama yazarım kaleminiz hiç susmasın
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 20246 okunma
Reklam
#takvim
Takvim “Allah’ım! Sen selamsın. Selamet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi! Sen münezzehsin, sen yücesin” (Müslim, Mesâcid, 135) Biriniz dua ettiği zaman, Allah’a hamd ve sena ile başlasın, sonra Peygambere salât ve selam etsin, sonra dilediği duayı yapsın. (Ebû Dâvûd, Salât, 358) KULUN ÜMİDİ OLARAK DUA Bir kulluk eylemi olan dua, Yaratan’ın karşısında insanın zayıflığını itiraf edip O’ndan yardım dilemesi, hata ve kusurlarının bağışlanmasını isteme- sidir. Korku ile ümit arasında gidip gelen bir süreç olan hayatta sevinçler ve mutluluklar olduğu gibi zorluklar da bulunmaktadır. Gücü sınırlı bir varlık olan insan, bu dünyaya ve ahirete dönük umutlarını taze tutmak için güçlü bir dayanağa ihtiyaç duyar. Bunun için dua ile en yüce makama yönelerek O’na sığınır, O’na yalvarır, kalbinden geçenleri O’na açar. Rabbini bilen insanın en kıymetli yönü O’na yönelmesidir. Hz. Peygamber; “Allah katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” (Tirmizi, Deavat, 1) buyurarak insanın Rabbi’ne ihlaslı yönelmesinin ve yakın bir bağ kurmasının en güzel vesilesi olarak duanın değerine işaret eder. Mümin, rahat zamanlarında da Allah’a hamd ederek dua etmeli, dualarına diğer insanları da katmalı ve her daim bağışlanma dile- melidir. Çünkü Allah, her daim kimsesizlerin kimsesi, ümitsizlerin ümididir.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Vatan, ölülerimizle beraber yaşadığımız yer belki de. Yüzlerce neslin bir arada yaşadığı, nefes almaya devam ettiği bir yer. Bizden evvel giden insanlarla bizden sonra gelecek insanları buluşturan bir kap gibi; bize ait bir ruhaniyeti var. Bir kitapta okumuştum; "Yahudi'nin vatanı yoktur, Yahudi'nin vatanı Tevrat'tır," deniyordu. Onu bize uyarladığımız zaman, şöyle diyesim geliyor: "Anadolulu Müslüman Türk'ün vatanı ezan-ı şeriftir." Ezanın okunduğu yer bizim yurdumuzdur; Bosna da, Halep de, Kahire de...
Sayfa 150
mö 2000: din ve yazı
çiftçiler ihtiyaç duyduklarından fazlasını üretebilmeye başlayınca diğer insanların da farklı zanaat ve mesleklerde uzmanlaşabilmesinin önü açıldı. ortaya çıkan ilk mesleklerden biri rahiplikti. ilk uygarlıklarda rahipler çoğunlukla kadındı; Tanrı da ... MÕ 25.000 yıllarından itibaren Güney Rusya bozkırlarından Avustralya'ya kadar dünyanın
Sen Aziz," diyordu, "insanların dediğini yap çünkü zaten onlar dediklerini yapacak yerde hiçbir zaman olamazlar. Demiş, diyebilmiş olmak onlara bir şifa gibi geliyor, ben bunu kendimden biliyorum. En basit şey olan diyebilmeyi kendimize muska yapıp asıyoruz. Dua eder gibi doğru şeyleri söyleyip sıralayıp sonra en müptezel yere koşmak insanın resmi halidir, vesikalık fotoğrafı budur.
"Benim en sevdiğim taş, kaledir," dedi sonra. "Ona dikkat etmen gerektiğini düşünmezsin. Dürüst bir taştır. Gözünü vezirin, atın, filin üstünde tutarsın çünkü onlar içten pazarlıklıdır. Ama çoğu zaman kaleye yenilirsin. Dürüstlük her zaman bizim zannettiğimiz gibi bir şey değildir."
Sayfa 86
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.