Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Klasik eserler arasında gerçekten ilginç ve karika bir eser. Fakan okumadan önce Yunan mitolojisine ve Goethe'nin yani yazarın kim olduğu hakkında biraz bilgi edinilirse, kitap daha iyi anlaşılabilir. İlk 2 ve son 1. bölüm iyi ve anlaşılır, ama aradakiler biraz ağır gibiydi.
Genel bilgi olarak 92 tane makaleden faydalanılmış. Matematiksel hesaplarda insanın beceremeyeceği üst düzey hesaplar olduğu için tamamen bilgisayarların kullanıldığı , daha çok biyoloji konusunda olmakla beraber değişik konularda ilginç bilgilerin olduğu okurken beni yoran dünyaya farklı bir bakış açısını kazanmak için okunması gereken kitaplardan biridir.
Bu kitap tek okumada tamamen hazmedilemeyeceği tek okuyuşta çözümleme yapabilmeniz için üst düzey matematik hayal gücünüzün olması(Öyle bir hayal gücünüz olsa da rakamları algılaya bilmeniz gerçekten zor.) ve iyi bir biyolojini bazı kısımlarda geçen fiziksel özellikleri tam olarak algılaya bilmek için ortalamanın biraz üzerinde fizik bilgisi gereken bir kitaptır. Eğer bu konulara ilginiz varsa okurken notlar alıp o notları araştırıp öğrendikten sonra bir daha okursanız kitaptan daha çok yararlanma olasılığınız var.
Diğer bir husus olarak kitabın türünde diğer inançlar diye bir tag var. Trajikomik olmakla birlikte bilimsel mantığımızın ne kadar zayıf ve bağnaz olduğunu gösteriyor. Darwin evrim teorisi bilimsel bir çalışmadır. Bitkiler ve hayvanlar (İnsanların hayvan türünden kendini kabul etmemesine ve beynin gelişmiş olması dolayı ne hayvan türünden ne de bitki türünden kendini saymamasını içimden gülmekle beraber dalga geçmemek için kendimi zor tutuyorum.) birlikte bütün yaşam döngülerini inceleyen biyolojinin(Benim tanımımdır Eksik olabilir.) bir alt teorisidir. Dinlerin dedikleri ayetlerin birkaçını ters düştüğü için ondan dolayı dinlere inanmayanların bir teoriyi taptığını düşünmek tamamen cahilliktir.
224 syf.
7/10 puan verdi
Bu kitaptan çok ayrıntılı bilgi beklemiyordum. Konu başlıkları ve kısa bir özet gibi geçilen bilgiler fena olmamakla birlikte çeviri ve editörlük gerçekten kötüydü. Keşke biraz daha ilgi gösterilseydi.
''Aşk tedavisinden sonra sonsuza dek mutlu ve güvende olacağımı söylediler. Ve ben, onlara hep inandım. Şimdiye dek. Şimdi artık her şey değişti. Artık, bir yalanın baskısı altında yüzyıl yaşamaktansa, aşk hastalığıyla geçireceğim kısacık bir ömrü tercih ederim.''
Yine distopik kitaplar ve ben .
Aşk bir hastalık olarak nitelendiriliyor ve adına amor delirim nervosa deniliyor. Hükumete göre aşk tedavi edilmesi gereken bir hastalık ve insanlar 18 yaşında ameliyat olmak zorunda. Bu ameliyat sadece aşkı elinizden almıyor aynı zamanda tüm duygularınız ve anılarınıza da elveda demek zorunda kalıyorsunuz. Hükumet sizin adınıza her şeye karar veriyor; dinleyeceğiniz müzik, eşiniz, kaç çocuğunuz olacağı...
Daha fazla bilgi vermiyorum. :))
Öncelikle fikir oldukça yaratıcı geldi, karakterler etkileyici ve güçlü. Tabi ki erkek karakter olan Alex olmasaydı kitabın ilk yarısı okunur muydu bilmiyorum. Konusu çok farklı geldiği için okumaya başladım kitap biraz yavaş ilerliyor, zaman zaman sıkıldım ama öyle bir son vardı ki kitapta kitabı okuyan insanların çoğunun 'nasıl yani' dediğini düşünüyorum.
Üçleme olduğunu kitabı bitirdikten sonra öğrendim ve merak ettiğim çok yer var, diğer iki kitabı okumayı düşünüyorum.
Jennifer McMahon - Söylemeyeceğine Söz Ver adlı kitaba yorumum:
Öncelikle bu kitabın peşinden çok koştuğumu, delice merak ettiğimi söylemeyeliyim. Kavuştuğumda ise derhal okumaya başladım ve su gibi içtim sayfaları.
Kitabın kapak resmi harika olmakla birlikte iç kağıdının çok kaliteli olduğunu bildirmeden geçmek istemedim. İç kağıdı O kadar
Silahşör, Kara Kule serisi hakkında bilgi sahibi olunmadan okunduğunda küçük de olsa hayal kırıklığı yaratabilecek bir Stephen King romanı çünkü ustadan beklenti çok büyük.
Ancak bu durum okumak isteyenlerin kesinlikle hevesini kaçırmamalı zira Silahşör bundan tam 33 yıl önce yazıldı yani Silahşörü, "Usta"nın, kalfalık dönemi eseri olarak değerlendirebiliriz.
Tabi ki aynı şeyi serinin diğer kitapları için söyleyemeyiz Usta'ya neden "Usta" dendiğini anlamak için serinin tamamı okunmalı.
Silahşör ve serinin geri kalan kitaplarıyla ilgili 2 tane eleştirim olacak bu 2 eleştirimde yıllardır Stephen King'in ekmeğini yiyen, "Yayıncılıkta 55 altın yıl" diye övünen ancak gözümde değerini fazlasıyla yitirmiş olan Altın Kitaplara, Silahşör'ün kapak kağıdı şimdiye kadar gördüğüm en ince ve adi kapak kağıdıydı 15. baskısını yapmış bir kitap bu kadar kalitesiz bir kapakla basılmamalıydı.
İkinci eleştirim ise kitapların içindeki resimlere şahsen çok kötü ve gereksiz buldum. Hiç konmasa daha iyi olurdu.
Sonuç olarak diyebilirim ki ne Altın Kitapların ciddiyetsizliği, ne de Silahşörde biraz sıkılmak serinin tamamından alınan hazzın önüne geçebiliyor.
640 syf.
6/10 puan verdi
Bu kitabı en fazla bir haftada bitiririm diyordum ama elimde 2-3 ay kadar süründü ama benim durumumu bir istisna olarak görebilirsiniz çünkü sınavım yaklaşıyordu ve az okumam gerekiyordu. Hal bu olunca kitap kesintiler uğradı ve pek zevk alamadım. Yine de kesin olarak verebileceğim bilgiler var.
Yazar malesef bir konu üzerinde çok takılıyor ve bu açıklama okuru biraz bayabiliyor.
Ayrıca tamam yazar ödevine çalışmış ama çok fazla tıbbi bilgi ve anlaşılmayacak karmakarışık formüller vermiş. Bir kitapta bilgi iyidir tamam ama bu kitaptaki bilgileri cımbızla seçmeniz ve hafızanıza kazımak için biraz uğraşmanız gerekiyor. Bunlar kitabın kötü yönleri.
İyi yönleri biraz daha baskın olabilir.
Fawer insan beynini,duygularını ve tepkilerini harika yorumlamış. Ve bir cümleye enfes bir biçimde birden fazla anlam yükleyebiliyor. Ayrıca kitabın isim seçimini de harika buldum.
İlk yarısını okuduktan sonra okuduklarımı pekiştirmek için ara vermiştim ve bugün kitabı bitirdim. Kitapla ilgili düşüncelerim biraz karışık aslında, yazarın düşüncelerinin bir çoğuna katılmasam da kitapta çok önemli ve güzel noktalara değinmiş. Bilinçaltıyla ilgili verdiği her bilgiden sonra bilgiyi destekleyen hikayelere yer vermesi anlatımı güçlendiriyor ve bilginin daha iyi kavranmasına yardımcı oluyor. Yalnız kitapta bahsettiği bazı hikayeler bana çok gerçekçi gelmedi biraz fazla masalsıydı gerçekliklerinden emin olamadım.
Bu kitabı okuyup hayatınızda kullanmayı düşünüyorsanız yazarın size verdiği bilgileri kendi düşünce ve doğrularınıza göre şekillendirip uygulamanızı tavsiye ederim.
Kitabın ilk yarısı ikinci yarısından kesinlikle çok daha iyiydi, ilk yarısı bilgi ağırlıklıyken ikinci yarısı hikaye ağırlıklıydı ki bunlar beni biraz sıktı. Keşke genel olarak kitap bilinçaltıyla ilgili daha çok bilgi içerseydi.
Kitabı almadan önce daha çok beklentim vardı, beklentilerimi tam anlamıyla karşılamasa da okurken çok şey öğrendim.
Evet malesef Orhan PAMUK biraz sıkıyor ama, sıkıldığın sayfalarda bile Orhan PAMUK'tan biraz bilgi alıyorsun bu kitaptta olduğu gibi. Hiç görmediğim bir şehri, (İstanbul'u), pamuk bu kitapta 1975'en 2000'ne kadar tanıttı bana. Daha önceki kitabında da (Benim Adım Kırmızı) bana 1500 yıllarının İstanbul'unu tanıtmıştı.
Ve... Kafamda Bir Tuhaflık, 1940'lardan 2012'e kadar en ince ayrıntılarına kadar ve ülkede olan siyasi ve benzer olayları anlatmıştı bana kitabında. Velhasıl , Masumiyet Müze'sinin başları ve ortaları biraz sıksa bile sonu çok güzel bitti. Orhan PAMUK okumaktan pişman olmazsınız.
224 syf.
·
Puan vermedi
Hepimizin hakkında az biraz bilgi sahibi olduğumuz Mevlana'yı anlatan bir roman. Elif Şafak'ın Aşk'ıyla kıyaslandığında Şems'e daha az yer veren ve daha mütedeyyin bir Mevlana romanı olduğunu söyleyebilirim. Yavuz romanıyla benzer bir anlatım tekniği uygulamış yazar. Kitaptan altını çizmek istediğim birkaç yeri paylaşayım sizlerle...
Peygamberimiz buyurur ki, "Eğer siz hiç günah işlememiş olsaydınız, Allah sizi yok eder ve günah işleyip hemen arkasından tövbe eden bir kavim yaratırdı."
"Gün olur bir mazlumun ahı, sizin yüzbinlik ordularınızın hakkından gelir. Şimdi dağınık ve başsız olan Türk'ün gazabından çekinin. Bir kez toplanmayı başarırlarsa sizi geldiğiniz o çöllerin kumunda boğmadan geri dönmezler." Mevlana'nın Konya'yı kuşatan Moğol lideri Baycu Han'a söylediği sözler...
424 syf.
5/10 puan verdi
Kitabım ismiyle hiç bir alakası yok, öncelikle bunu belirteyim. Klasik bir polisiye roman. Daha çok örümceklerle ilgili, örümcekler hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Bana biraz basit gibi geldi. Yinede gençler için okumaya deger...
İlk olarak 'Doctor Who' hakkında biraz bilgi vermeliyim, diziyi izlememiş olanlar için.
Doktor, Gallifrey gezegeninden bir uzaylıdır -Zaman Lordudur- fakat insan görünümündedir. TARDIS denilen zaman makinesiyle, uzay ve zamanda seyahat etmektedir. Ayrıca yanında bir veya birden fazla yol arkadaşı olur. Rejenerasyon geçiren biridir Doktor. En ufak hücresine kadar yenilenir.
Kitabı okurken ise adeta bir Doctor Who bölümü izler gibiydim. Zaman Leydisi olan Romana ile seyahat eden, atkısıyla ünlü olan 4. Doktor, Zaman Lordu olan arkadaşı Profesör Chronotis'in 'Gallifrey'in Muhterem ve Kadim Yasaları'nı aldığını öğrenir. Bu kitap gerçekten çok tehlikelidir. Üstelik Skagra kitabı çalar, bu tehlikeli kitabın böyle bir adamın eline geçmesi son derece kötüdür evren için, felaketle sonuçlanabilir.
Bir Whovian -Doctor Who fanı- olduğum için, kitabı büyük bir istekle okudum. İyi ki okumuşum.
Eğer bilimkurgu seviyorsanız, Doctor Who dizisini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim!
Fakat şunu söylemeden geçemeyeceğim: Dziyi daha önce hiç duymadıysanız, hiçbir fikriniz yoksa eğer, kitap size karışık gelebilir. TARDIS, K-9 , Gallifrey gibi kelimeler kitapta açıklanmış fakat kafanız karışabilir az da olsa.
Kitabın kapağını kapayınca beynimden vurulmuşa döndüm, çünkü çok fazla olay yaşanıyor ve kafanız ister istemez karışıyor, ama inanın buna değdi :)
İpucu içerir.
Ne zaman "Nefes Nefese" kalırsınız? Bir yanınızda size muhtaç çocuğunuz, diğer yanınızda ise sırf dini yüzünden karşıdan gelen askerlerin tutsaklığına maruz bırakılacak olan eşiniz varsa "Nefes Nefese" kalır mısınız?
Kitap işte tam da böyle bir zamanı ele alıyor. 2. Dünya Savaşı dönemindeki yaşanmışlıklar,
1907-1908 yıllarında Franz Kafka’nın yazdığı el-yazmalarının bir araya getirilerek ve ölümünden sonra basılan –sanırım- ilk kitabı. Okuduğum basım Altıkırkbeş yayınlarından çıkmaydı. Dolayısıyla yorumum daha çok bu basımla ilgilidir.
Kitap önsöz + 3 bölümden oluşuyor.
Kitabın isminin kaynağı olan bölüm ilk bölüm: Taşrada Düğün Hazırlıkları.
Taşrada Düğün Hazırlıkları - Richard ve Samuel - Kafka ve PornoFranz Kafka · Altıkırkbeş Yayınları · 20172,479 okunma