Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İNSAN İSTERSE, HER DURUMDAN KURTULMANIN BİR YOLUNU BULUR!
Biraz da gülelim! İki rahibe yolda yürümektedir. Biri matematikçi, diğeri mantıkçıdır. Bir akşam karanlıkta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantıklıya dönerek, "Yaklaşık 20 dakikadır bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklaşıyor, şu anda aradaki mesafe 50 metre," der. Bunun üzerine mantıklı rahibe bunun tek mantıklı açıklamasının olabileceğini, adamın kendilerine tecavüz etmek istediğini, bu yüzden daha hızlı yürümeleri gerektiğini belirtir. Rahibeler daha hızlı yürümeye başlarlar. İki dakika sonra matematikçi rahibe, "Adam da hızlandı ve aradaki mesafeyi kapatıyor, şu anda 30 metre arkamızda. O zaman mantık olarak koşmamız gerekir," der. Rahibeler koşmaya başlar. Birkaç dakika sonra matematikçi rahibe sağa, mantıklı rahibe sola doğru koşmaya başlar. Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulaşır ve telaş içinde beklemeye başlar. Aradan 40 dakika geçtikten sonra mantıklı rahibe gelir. Matematikçi sorar: -Ne oldu, ne yaptın? -Adam beni takip etti, artık mesafe üç-beş adıma kadar azalmıştı, mantık olarak daha fazla koşmanın anlamı yoktu... -Eeee... -Mantık olarak ben durdum, adam da durdu! -Sonra? -Mantık olarak ben eteğimi kaldırdım o da pantolonunu indirdi! -Peki daha sonra?! -Sonra mı? Ne olabilir ki? Eteğini kaldırmış bir rahibe pantolonunu indirmiş bir adamdan daha hızlı koşar.
Ne kadar da kırılganmış hayatlarımız! Baksana, nasıl da sızlıyor her yanımız, nasıl sızlıyor çocukluğumuz, kolumuzun uzandığı her yerde bir sadakatsizlik korkusu, insanın insana sokulduğu bütün sokaklarda ihanet kol geziyor, sonunda işte insan ağrıyan bir varlık. Ağrıyan bir varlık olarak insan. O hâlde uyuştur kendini, içelim, seyredelim, gülelim. Fanatik taraftarlar olalım, uzlaşmaz partizanlar, bir vecd içinde seyredelim kendimizi.
Reklam
Rezil oldum... ( biraz gülelim..)
"Seni, " dedi kısık bir sesle " Önüme bindirmeyi özledim." Vücudum yılan gibi kıvrıldığında," Hmm , " dedim sıcak bir sesle " Bu bir davet mi ? " Yankı ilk önce kaşları havalandı, dudaklarını birbirine bastırdı ve gülmemek için kendini durdurdu. Bir kaç saniye sonra kulağıma eğilip, " Bebeğim, bisikletten bahsediyorum.Sen ne anladin ? " Anlık utanç vücuduma uğradığında gözlerim açıldı ve yutkundum ama Yankı gülmeye başladığında beni kendine daha çok çekti, gülerek yanaklarımı öptü,sonra burnumun ucunu ve anlımı, " Ya " dedim çok daha kızardığımı anladığım da" Çok fena rezil oldum." " Sana," dedi , Yankı gülmeye devam ederek , " Ölüyorum"..
Sayfa 441 - İndigoKitabı okudu
Biraz gülmesek diyorum. Twitter'da harika espriler var, Facebook'ta çok komik videolar var, muzip arkadaşlarımız bizi çok güldürüyor, evet. Gülelim, eğlenelim ama arada bir duralım ve düşünelim bir ramazan günü oruçluyken yasak kurşunlarla öldürülen Munir'i Gencecik yaşlarında hiç iş olmadığı için evde oturup babasının maaşıyla geçinmek zorunda kalan ağabeylerini, Munir'in acısı hep tazeyken güçlü kalmaya, ayakta durmaya çalışan babasını.. Düşünsek de biraz gülmesek. Az gülmesek Gülmesek.
Memleket ağır abiden geçilmiyor. Havada öfke var. Tavırlarda hep bir haşinlik, bir sertlik. Bir adım geri çekilelim abiler, ablalar. Halimize bir bakalım. Ne olur, biraz da gülelim, eğlenelim.
Biraz da gülelim mi :))
"Yalnız kaldıkları mahrem anlarında karıları kendilerine "balkabağım", "tombalağım", "göbüşkom", "koçum", "kara böceğim" diye seslenirlerdi.."
Reklam
"Bir düşün beni, o günkü halimi düşün; sen beni düşünmezsen varolamam ki ben - kendi günahkarlığının ormanlarında tir tir titreyen içimdeki o ceylanı düşün - hatta istersen gel, biraz da bıyık altından gülelim seninle. Ne çıkar sırıtmaktan?"
Sayfa 149
Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film seyredelim seninle. Birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. Sanat galerileri gezelim. Sen benden daha çok anla modern sanatı.
Hayır, hayır sevgili okuyucu; kitabımın aşırı temkinli, hasta duyarlıklı, yufka yürekli kahramanından ne kadar yaka silkiyor olursan ol bu önemli sayfaları atlayamazsın. Bir düşün beni, o günkü halimi düşün; sen beni düşünmezsen varolamam ki ben -kendi günahkârlığının ormanlarında tir tir titreyen içimdeki o ceylanı düşün- hatta istersen gel, biraz da bıyık altından gülelim seninle. Ne çıkar sırıtmaktan?
Sayfa 149Kitabı okudu
Biraz da Gülelim..
"Bir gün köylünün birinin ineği hastalanır. Velinimeti olan hayvanının halini gören adamcağız ellerini Allah' açıp dua eder; 'Ya Rabbim, ne olursun ineğime şifa ver, eğer lnekciğim iyileşirse üç gün oruç tutacağım,' der. Neyse aradan uzun zaman geçmez, inek iyileşir ve köylü sözünü tutmak adına üç gün orucunu tutar. Lakin üçüncü günün sonunda lnek ölür. İneğin ölüsünü kayıtsız gözlerle izler köylü, sonra da şöyle bir sağına bir soluna bakar ve der ki; 'Ya Rabbi üç günü Ramazan'a, ineği de kurbana sayarım, kızmaca gücen­mece yok."'
Reklam
Memleket ağır abiden geçilmiyor. Havada öfke var. Tavırlarda hep bir haşinlik, bir sertlik. Bir adım geri çekilelim abiler, ablalar. Halimize bir bakalım. Ne olur, biraz da gülelim, eğlenelim.
Sayfa 273 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Sebebi her ne olursa olsun hiçbir şeyin göründüğü gibi olmamasından yıldım. Kızılderililerde Yıl sözcüğü aynı zamanda Dünya anlamına da gelirmiş. Birinin bitişi diğerinin de dönüşünü simgelermiş. Yıl bitti demek yerine Dünya geçti derlermiş örneğin. Ben genel olarak dünya geçti diye düşünüyorum, buna tahmin edemeyeceğin kadar üzülüyorum.. Oysa
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.