Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biraz uzun ama okumaya değer. Erkek ..... tekidir. Kıza üzüldüm :(
"Ev işlerinin, haftalık belli işlerin kıskacında büyümüş, belki pazar günleri yavaş yavaş yapılıp yakıştırılmış bir giysiyle ve kendi gibilerle kentte gezintiye çıkmak, belki düğünden düğüne biraz dans etmek ve bir komşu kızla bir kavganın gerekçesi, bir kötü dedikodu üzerine kimi saatler büyük bir heyecan ve katılımla lâflamak dışında başka
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
Reklam
Biraz uzun ama okumaya değer...
Biz, ancak şimdiden sonra yapacağımız inkılaba ruh cephesinden başlayacağız ve bu ınkılapta nesillerin ruhunu böyle bir öğretimle yoğuracağız. Yedi yaşındak çocuğun beynini "Falan kurtarıcımızdır, ona tapacaksınız; Filan yaşatıcınızdır, onu alkışlayacaksınız." diye yeryüzünün Şahid olmadığı korkunç taasup tekinleriyle çürütmeye çalışan bütün bir gençlik dimağının ateşlerini matematik ve fizik formüllerini ezberletmekle söndüren ve bunların yanında bir masal tarihi, bir sözde inkılap felsefesi ve bir sürü şarap ve oğlan beyitleriyle iradesiz, mecalsiz ve şaşkın bırakan terbiyeye veda etmeliyiz. Bu, bütün bir memleket meselesidir. İnkılap buradan başlayacaktır....
Sayfa 43 - DergahKitabı okudu
Biliyorum kısa alıntı seviyorsunuz ama bu uzun alıntı okumaya değer.
İki adam alın. Fizik ve ahlak bakımından tamamen aynı ol­sunlar. Kıyaslamayı basitleştirmek için ikiz diyelim. Daha sonra ayırın bu iki adamı. Farklı ortamlara götürün. Birincisini bir or­manın dibine götürün, oduncu olsun. İkincisini bir saraya yerleş­tirin, bir efendi olsun. Zaman geçsin, yeni koşullar içinde kalsın her ikisi de. Yirmi yıl sonra yine alın bu iki adamı. Kıyaslayın. İri elleri, kamburlaşmış sırtı, açık havanın esmerleştirdiği yüzüyle oduncu, büyük ihtimal göbekli ve nazlı biri haline dönüşen kardeşiyle fizik bakımından belli belirsiz bir benzerlik gösterecektir artık. Üste­lik bu iki adam aynı biçimde de düşünmeyecek, toplum hakkında farklı yargılarda bulunacaklardır. Denemeye değer. Aslında gerek de yok. Yaşam gerçekleştiriyor zaten bu deneyi. Bunun için etrafımıza bakmamız yeterli. Okul sıralarında birlikte olan çocuklar, yabancı oluyorlar birbirlerine büyüyünce. Birbirlerinden ayrılmayan gençlik arkadaşları, ara­ya biraz ayrılık girince birbirlerini unutuyorlar ve yaşamın akışı içinde geriye kalan tek ortak noktalarının anıları olduğunu fark ediyorlar. Bunun nedeni aynı ortamda yaşamamış, aynı yolu izlememiş olmaları. Bizim örneğimizde de oduncu ile efendi, sömürülen ve sömüren oldular.
Sayfa 237Kitabı okudu
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Reklam
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Biraz uzun bir alıntı, ama okumaya değer.
Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişi güzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıkları ile ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir 'kitapları koruma derneği' kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesi önlenmeli. Herkes bu işi yapamaz. Bazı zalim insanlar, binbir itina ile hazırlanan o çiçek gibi kitapları alırlar, hiç bir koruyucu tabakaya sarmadan, evet olduğu gibi, üst üste koyarlar; sonra kalın ve çirkin bir iple bağlarlar. Zavallı kitapların, özellikle en üstte ve en altta kalanları, bu işlem sırasında kurban edilirler: kapaklarının üstünde haç biçimi yaralar meydana gelir. Kaba taşıyıcılar da onları oradan oraya fırlatırlar. Lekeler ve buruşukluklar kitapları incitir. Kapaklar, dizgiler, baskılar için gösterilen bunca itinaya yazık olmaz mı? Satıcılar da gelişi güzel dizerler onları: isimlerini bile öğrenmeden. Onlar için en iyi kitap, en çok satılan kitaptır. Müşterinin ne biçim bir insan olduğuna bakmadan, yalnız en çok satılan kitapları överler onlara. Bu adamları bir imtihandan geçirerek yeterlilik belgesi verilmeli Olric. Herkes kitap satamamalı. Cahil kitapçıların, iyi okuyucuları rahatsız etmelerine izin verilmemeli artık. İyi okuyucu az bulunan, ürkek bir kuş gibidir. Kapıdan girer girmez kaçırmamalı onları.
Sayfa 576Kitabı okudu
Bir tık uzun ama okumaya değer :)
Hazret-i Ali (ra) fazlaca fakir olmasını isterdi Çünkü o, Peygamber aleyhisselâmdan, "Fakirlik benim iftihar ettiğim şeydir" buyurduğunu işitmişti. Hazret Ali, bu hadis-i şerifi Peygamber aleyhisselâmdan duyduktan sonra dünyaya hiç iltifat etmezdi. Faraza, eline bin altın geçse onun hepsini o gün fukaraya dağıtırdı Peygamber
Sayfa 77
Reklam
Biraz uzun bir alıntı oldu ama okumaya değer:)
Evvelâ Besmeleyi alalım ele: Eğer her gün, her işimizde kullanmakla mükellef olduğumuz, fakat papağanvâri dudaklarımızda gezdirdiğimiz, bu, her fiilin anahtarına ait hikmeti düşünseydik, İslamın ne muazzam bir aksiyon temeli üzerinde kurulu olduğunu görürdük. "Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle" deyip, her kudreti ona bağladıktan sonra işe girişmenin güven duygusunu; ve onun rahmetinden kulunda tecelli eden Zafer iradesini düşünün! Bu iradenin, daima ilahi rahmetle, açmayacağı kapı mı vardır ki?.. Ama, kalbimize ve şuurumuza asılı duran bu yaftayı, asla ölü klişelerin âkıbetine uğratmamak, hikmeti içinde tutmak şartıyla...Yoksa Besmele, bavulumuzu açarken kullandığımız basit anahtarın otomatizmine düşürülecek olursa, elimize geçecek şey kendi eski çamaşırlarımızdan başka bir şey olamaz.. Besmele, yalnız Allah'a dayanılarak yapılan işin, vazifenin açış formüldür; ve mana, hikmet, güzellik, gerçeklik, tesir, tenbih bakımlarından hiçbir dinde böyle bir anahtar mevcut değildir. Aksiyonun anahtarı, efendim! Allah'a ismiyle hitap, yahut sadece celâl ismini anmak, her zaman bir teşebbüs mânasına gelmez. Fakat Besmeleyi söyler, "Allah'ın ismiyle" derken, peşinden mutlaka bir hareket lazımdır. Görülüyor ki, Besmele bütün aksiyon sarayının cümle kapısına bağlı anahtar oluyor.
Biraz uzun ama okumaya değer
Kainatı bir ağaca benzetirsek, nasıl ki ağaçtaki o muhteşem işleyiş, o ağacın meyvelerine bakıyor yani o ağacın içindeki teşekkül eden bütün hücreler ve ağacı ayakta tutan unsurlar (toprak hava su ışık) ve ağacın ihtiyaç duyduğu minareller vitaminler madensel maddeler hepsi o ağacın meyvesine yönelmiş; o meyvenin ihtiyacına yardımına koşuyor. O
“İnce Memed 1-2” Kitap Yorumu “Korku insanoğlunun yüreğine işlemiştir, bunu bilmez. İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez. Bilmez de kendine yediremez korkuyu… “ Yazarların doğdukları, büyüdükleri coğrafyayı bütün çıplaklığıyla anlatmaları her zaman ilgimi çekmiştir çünkü o hikayelerde yanlış veya eksik şeylere rastlamazsınız, ne ütopiktir ne
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.