Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Reklam
Benliğiniz, deyim yerindeyse, özünüzde varolan olasılıkları fark ederek kendini arar. Aynı zamanda, ego, Ben’in aşkın iradesiyle işbirliği yapmaya davet edilir, aksi halde, birey psikopataloji, toplum ise sosyopati olarak adlandırılan patlamalarla sarsılır.
Sayfa 24 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
131 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
“Saçma tiyatro’ geleneğinden beslenerek yaşamın absürdlüğünü, birey-birey, birey-aile, birey -toplum iletişimsizliğini vurgulayan birbirinden güzel öykülerle selamlıyorum sizi. “Elalem örgütünün” dayattığı otoriteyi ve kabuğunu kıramamış bireyin içsel şartlanmalarını ironinin dayanılmaz hafifliği ile kuşatarak nahif ama çarpıcı cümleleriyle yerle yeksan eden Jane Bowles ile… Niceliğin değil niteliğin öne çıktığı, rüzgarı yazmanın acı verici hazzından menkul öyküler. Okumaktan en çok keyif aldığım Araf’tan “ikilemler” dünyasından seslenmiş bize. Düş ile gerçeğin, dişil ile erilin, günahın baştan çıkarıcılığı ile arınmanın kefaretinin ve daha nicelerinin dualitesinden … Demem o ki bunca edebi yeteneğine rağmen hayatı boyunca bir roman (Ağırbaşlı İki Hanımefendi), bir oyun (Yazlık Evde) ve bu kitaptaki altı kısa öykü harici bir şey yazmayan, tasarladığı iki romanını da tamamlayamadan felç geçiren Jane Bowles’ın literatüre armağan ettiği eserleri ıskalamayalım.
Açık Havada Bir Gün
Açık Havada Bir Gün
Açık Havada Bir Gün
Açık Havada Bir GünJane Bowles · Metis Yayıncılık · 200513 okunma
Batıda roman, çeşitli süreçler içinde yavaş yavaş olmuştur. Sınıfların belirmesi, bireyin ortaya çıkışı ve toplum yaşamını yönlendirmeye başlamasıyla yükselmiştir. Kuşkusuz bizde öyle olmadı. Türk romanı kendi tarihsel süreçleri içinde, bu ağır, birbirini izleyen aşamalardan geçerek belirmedi edebiyat sahnemizde. Bütün bunlar son yıllar epey açıklandı, tartışıldı, kabul gördü. Özellikle 16.yüzyıla kadar Osmanlılarda üretimdeki duralık, tarımdan sanata doğadakini yineleme ve çoğaltma dışında herhangi bir yeniden üretimin söz konusu SÖZE NER E DEN BAŞ L A S A M 27 olmaması, birey yerine yığınsallığın ağır basması, giderek Tanrı ile, inançla birleştirilmiş devlet anlayışı, bireyin, yani ferdin kendi adına, kendisi için harekete geçmemesi sonucunu doğurmuştur.
Sayfa 32 - 30 ekım 2000Kitabı okudu
Çağdaş insan, Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'da çizdiği tipe çok benzer: Karnı tok sırtı pek, cinsel yönden doygun, kişiliği gelişmemiş, çevresindeki insanlarla son derece düzeyli ilişkiler kuran, Huxley'nin sıraladığı, "Birey hissederse toplum sendeler" ya da "Bugün sahip olabileceği eğlenceyi yarına bırakma", bir de hepsini bastıran, "Bugünlerde herkes mutlu," sloganlarıyla yönlendirilen bir kişidir o.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Dünya nüfusunun yüzde 33,7'si, Türkiye nüfusunun ise yüzde 31'i Z kuşağı. Bir başka deyişle ülkemizde 25 milyondan fazla 19 yaş ve altında birey var..
Sayfa 35 - Mundi KitapKitabı okuyor
Rutinim,, her gün 2 sayfa tefsir
Allah insanı hem birey hem de toplum düzeyinde kendisini yenileyebilecek bir varlık olarak yaratmıştır. Yeter ki o, zihnini kendisine gösterilen deliller üzerinde düşünmeye, gönlünü de bunlardan çıkacak sonuçları kabullenmeye açık tutsun: gaflet bataklığında kaybolup gitmek üzereyken küçücük bir dikenin batmasını bile vesile edinip silkinebilsin, insan olma sorumluluğunun ve yuce yaratıcısı karşısındaki konumunun bilinci içinde kalbinde bir ürperti duyabilsin.
Bellek bir birey için neyse,tarihte toplum için odur. Bellek yitimine amnezi,bellek bozulmasına nevroz deriz; tarihini boşlayan ya da çarpıtılmış tarihten beslenen toplum da belleğini yitirmiş ya da Nevrotik bir toplumdur.
Bir dönemi anladığınızda ise paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. Birey olarak, kurum olarak, toplum olarak..
Sayfa 19 - Mundi KitapKitabı okuyor
Reklam
"... 'Vatandaşlık görevi', 'onur', 'sadakat' gibi şeylerden bahsetseler de insanların yaptıkları her şeyin odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde bu sefer başka bir birey vardır. Toplumun anlaşılmazlığı, bireyin anlaşılmazlığıdır. Okyanus toplum değil, bireydir... "
Yansıtma, vakaların büyük çoğunluğunda bir savunma mekanizmasıdır. Kendi doğasının şehvet veya açgözlülük gibi nahoş yönlerini kabullenemeyen birey, kendisinde bu yönlerin varlığını inkâr ederken, başkalarında görme eğilimindedir. Biri homoseksüel topluluğu, gençleri yozlaştırıp toplum yapısını yıkmakla hararetli biçimde suçladığında, o kişinin kendi homoseksüel dürtüleriyle hiçbir zaman uzlaşamadığına emin olabiliriz.
Sayfa 138Kitabı okudu
Maalesef çok açıktır ki, birey kendini ruhen yeniden yaratamazsa, toplum da yaratamaz, çünkü toplum kurtuluşu arayan bireylerin toplamından oluşur.
İnsanlar onur ve sadakate övgüler yağdırır ancak insan çanasının yegane odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde de bir başka birey vardır. Toplumun esrarengizliği; okyanus olan toplum değil, bireydir.
Kitabın her sayfasından alıntı çıkıyor...
Her birey yalnız kendi çıkarına uygun yönetim biçiminden başkasını denemediği için iyi yasaların yüklediği sürekli yoksunluklardan elde edeceği yararları kolay kolay göremez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.