Sultan Alp Arslan, ilk seferi için “korkunç dalgalarla çalkalanan bir denizi ve taşkın sularını ileriye atan azgın bir nehri andıran muazzam orduyla” başkent Rey’den harekete geçmişti.(22 şubat 1064).
•Bu ülkede içindeki çocuk utanca boğulmuş ve bunalmış o kadar insan var ki! Ben onlara “yetişkin çocuklar” diyorum. İçi çocuk ama bedenen yetişkin... Bunlar kötü insanlar değiller ama her türlü kötülüğü de yapabilirler.
“Hayatta herşey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz.”
-“Ne yaptın da âşık ettin beni kendine?”
-“Bilmem” diye güldü genç, “sadece sevdim seni. O kadar çok sevdim ki bırak senin gibi capcanlı bir kadının kalbini, taşı bile eritmeye yeterdi aşkım.”
Yemin ederim ki, yüzünü gördüğümden beri
tüm dünya bir hayal, tüm dünya hileli.
Bahçe şaşırmış, hangisi yaprak çiçek hangisi.
Kuşlar kendinden geçmiş; bilememiş
hangisi tuzak hangisi kuş yemi.