Merhaba dostlar. Ne zaman güzel bir kitap okusam, bunu mutlaka herkes okumalı diyorum. Keşfettiğimiz güzellikleri sadece kendimize saklarsak ne anlamı kalır değil mi? Benim keşfettiğim bu güzelliği kitap dostlarım da keşfetmeli, bu güzellikten mahrum kalmamalı diye düşünürüm hep. Bu yüzden de biraz fazlaca alıntı paylaşırım. Daha doğrusu çok not
İnsan toplulukları tek başlarına yaşasaydılar şu an diğer canlılardan çok büyük bir farkı da olmayacaktı.
Bizi tarih sahnesinde tüm canlılardan ileriye götüren birkaç etmenden başka bir şey olmadığını söylesem?
İnsanlar bir arada yaşayarak ortak mitler ürettiler ve bu mitler çerçevesinde bir arada yaşamayı öğrendiler. Bu birliktelik onlara
Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
İki farkli isimle çevrilmiş dilimize ama Bana göre uygunu Durgun Don.
Çünkü:
İnsanlar, yıllarca ve yıllarca savaştı.
Birbirlerini ve doğayı katletti.
Don ise bütün döngülerini tamamladı.
Yani hem hareketli hem de rutininden ötürü durgundu.
Aktı, dondu, taştı, suladı, boğdu.
Olması gerekeni yaptı.
Ve tüm olaylara hakim gizli bir kahraman
Emperyalistler Türkiye'yi soyup soğana çevirdiler, hala da soyuyorlar. Köylüler ve işçiler buna katlanamadilar ve baskaldirdilar. Sabır bardağı taştı, gerek Doğu halkları gerek biz emperyalist kuvvetlere karşı savaşıyoruz.
İnsanların uğruna savaştıkları çok şey var gibiydi. Eğer Hıristiyanlar, Hindular ya da Yahudiler, birçoklarının söylediği gibi, hâlâ bizim düşmanımızsa, biz Müslümanlar neden birbirimizle savaşıyoruz?
Niçin, binlerce yıldır bu olağanüstü güzellikteki dünya üzerinde yaşayan biz insanlar psikolojik olarak, kişisel olarak bu kadar az değiştik? Hâlâ kelimenin tam anlamıyla barbarız. Sayısız yıldan sonra niçin bu hazır kalıplardan bir adım öteye gidemedik? Bu bir sorundur. Dünya niçin milliyetlere, dini etkinliklere bölünmüştür; niçin durmadan birbirimizle savaşıyoruz, birbirimizi öldürüyoruz, zorbalıktan atom bombasına kadar savaşlarda meydana gelen korkunç şeyler, niçin hâlâ bu şekilde devam ediyoruz? Niçin kendi yarattığımız siyasetçileri seçiyoruz? Niçin gelecekten bu kadar çok korkuyoruz? Birçok, birçok sorunumuz var değil mi?
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu:
'' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
"Herkes her şeyi biliyor".
Bilimciler daha çok şey biliyor. Bizim de bir bok bilmediğimizi sanıyorlar.
"Ben demiştim"..
"Aylarca o fayı çalıştık biz. Şu kadar deprem üreteceğini söyledik. Bizi kimse dinlemedi."
Öyle mi?
Türkiye'nin her tarafı için söylemedin mi sen onu, deprem üretmeyecek tek bir yer söylesene
İnsanların uğruna savaştıkları çok şey var gibiydi. Eğer Hıristiyanlar, Hindular ya da Yahudiler, birçoklarının söylediği gibi, hâlâ bizim düşmanımızsa, biz Müslümanlar neden birbirimizle savaşıyoruz?
“İnsanların uğruna savaştıkları çok şey var gibiydi. Eğer Hristiyanlar, Hindular ya da Yahudiler, birçoklarının söylediği gibi, hala bizim düşmanımızsa, biz Müslümanlar neden birbirlerimizle savaşıyoruz?”
... ...neden hâlâ savaşıyoruz?
Demokrasi için mi?
Demokrasi için ölüyorsak,
demokrasiyle tek vücut olmalıyız.
Aramızda en güçlü oyken,
hepimizi de kurtabilecekken,
her an bizim işimizi zorlaştırdı.
Kabul, bu onun hakkı.
Ancak, o zaman da biz sadece kendimiz için dövüşüyoruz olur bu.
Kendimiz için dövüşmemize rağmen
her şeyimizi kaybediyoruz.
Öyleyse, neden hâlâ ölüyoruz?
Umutsuzluktan dolayı mı?
Ama ortada umutsuzluk da yok... ...
Her yaştan, her ırktan, herhangi bir tarihte yaşamış kadınların; acınaklı ama bir o kadar da direnişten vazgeçmemiş, biz de varız diyen “kadınların” hikayesi... her daim fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalan, erkeklerin aşağılayıcı düşünce yapılarının bariz belli olduğu nir Kitaptır. acı olan ise hala biz kadınlar bu tarihte bile erkek egemenliği ile savaşıyoruz.
“Biz hep vardık, hep var olacağız”
Kesinlikle okunması gereken bir kitap çok güzel kadınların, biz de varız mücadelesi.
KadınlarEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20202,048 okunma
Hendek’te müşrikler geri gidip her şey bitince ve hayat normale dönünce, Muhammed eve gelip istirahate çekiliyor. Tam bu sırada Cebrail, bir katıra binmiş vaziyette kılıcını kuşanmış, ter ve toz duman içinde Muhammed'in yanına varıp kendisine, "Bak, biz melekler 40 (kırk) gündür düşmanlarınızla savaşıyoruz, gördüğün gibi silahlarımızı hâlâ