Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
"Yollar tıkandı, ışıklar söndü, dünyalar karardı. Bana yük olan gövdemin çevrileceği mekan kalmadı artık. Yakınlarımın, milletimin ve bütün insanların ben daraldıkça bana uzanan elleri yok oluverdi bir anda. Okuyordum, düşünüyordum ve doğru bir yolda yürüyordum. Şimdi ne oldu bunlar? Okumak boş bir külfet, düşünmek bir işkence, söylemek sade bir hezeyan. Yürüyüp de nereye gideceğim, mademki, boyutsuz bir noktanın üzerinde dönüp duruyorum? Dostlar da kimmiş? İnsanların her biri bir başka hayvan. Sansar olmayanı yılan veya çakal. Sürü riya ile donanır da yüzünü boyarsa ona toplum diyorlar. "
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
İhtiyar kadının elleri göğsünün üzerindeydi. Gülümseyerek kocasına baktı, kocası da ona gülümsedi. Sonra biraz önce söylediklerini tekrarladı: - Gerçeği söylüyorum, şaka etmiyorum. Yarım asır boyunca saadeti aradık, zengin iken onu bulamadık. Şimdi hiçbir şeyimiz kalmadı, hizmetçi olduk, fakat öyle bir saadete eriştik ki, bundan daha iyisini
Ezr yayıncılıkKitabı okudu
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
“Avrupalının üstünde hiç düşünmediği, fark etmek istemediği için düşünmek de istemediği bir haksızlık. Çok parası olanların hepsi çok çalılmaz. Aslında herkes çalışmadan para kazanmanın yollarını arar. Şöyle olur: Eğer beya adam yemeğini, döşeğini ve evini sağladıktan sonra ayrıca parası artarsa, hemen bu para karşılığında bir kardeşini tutar ve
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Reklam
_Herkes, kendinden kaçar. Lucretius _Ama eğer kaçmazsa, neye yarar? Kendi kendinin yoldaşı olarak kendini zorlar. Böylece zahmet çektiğimiz zaafın, kendimize ait olduğunu bilmemiz gerekir. Hiçbir şeye katlanamayan bizler, her şeye katlanmaya yöneldiğimiz zaman zayıflarız. Bu, bazılarını ölüme sürüklemiştir. Yaşam ve dünyanın kendisi iğrençlik dolu
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Koza. Onun burada olduğunu hissedebiliyordum, hissetmekten öte biliyordum. Nereden bildiğimi sayfalarca anlatabilirdim ama elimi kalbime koyduğumda bile onun sesini işitebiliyordum. Buradaydı, kendini ait hissettiği ve en çok korktuğu yerde. Işıklar demişti, bana. Işıklar bizim ortak noktamız. Şimdi o ortak noktamız olan yere gidiyordum, ben
Sayfa 292 - Koza - Helin (Poyraz - Saye)Kitabı okudu
Reklam
Yollar tıkandı, ışıklar söndü, dünyalar karardı. Bana yük olan gövdemin çevrileceği mekân kalmadı artık. Yakınlarımın, milletimin ve bütün insanların ben daraldıkça bana uzanan elleri yok oluverdi bir anda. Okuyordum, düşünüyordum ve doğru bir yolda yürüyordum. Şimdi ne oldu bunlar? Okumak boş bir külfet, düşünmek bir işkence, söylemek sade bir hezeyan.
Sayfa 124 - DergâhKitabı okudu
iyiydik lan
‘Basarsan alırsın’lı ‘koşu yoluma at’lı klasik bir maçtı. Terden saçlarım birbirine yapışmış, boynumdaki kir çizgileri, güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum. Takım olarak ise gerçekten rezil bir durumdaydık. O kadar kötü bi durumdaydık ki kalecimiz kendini bilmez bi şekilde sanki sol açık gibi topu alıp karşı takımın kalesine doğru
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.