Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
"Yollar tıkandı, ışıklar söndü, dünyalar karardı. Bana yük olan gövdemin çevrileceği mekan kalmadı artık. Yakınlarımın, milletimin ve bütün insanların ben daraldıkça bana uzanan elleri yok oluverdi bir anda. Okuyordum, düşünüyordum ve doğru bir yolda yürüyordum. Şimdi ne oldu bunlar? Okumak boş bir külfet, düşünmek bir işkence, söylemek sade bir hezeyan. Yürüyüp de nereye gideceğim, mademki, boyutsuz bir noktanın üzerinde dönüp duruyorum? Dostlar da kimmiş? İnsanların her biri bir başka hayvan. Sansar olmayanı yılan veya çakal. Sürü riya ile donanır da yüzünü boyarsa ona toplum diyorlar. "
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Var olsun kadınlar! #8Mart Günaydın. Olan bitenin üzerine çokça düşünmek bizi ekseriyetle iyi yerlere götürmez. Bilirsiniz, nedenleri düşünmek insanı çürütür. Morrison'a kulak vermeliyiz belki de: "Ama nedenin altından kalkmak zor olduğu için, insan nasıla sığınmalı." Nedenleri bir kenara bırakıp, sonranın nasıl olacağına bakmalı
İhtiyar kadının elleri göğsünün üzerindeydi. Gülümseyerek kocasına baktı, kocası da ona gülümsedi. Sonra biraz önce söylediklerini tekrarladı: - Gerçeği söylüyorum, şaka etmiyorum. Yarım asır boyunca saadeti aradık, zengin iken onu bulamadık. Şimdi hiçbir şeyimiz kalmadı, hizmetçi olduk, fakat öyle bir saadete eriştik ki, bundan daha iyisini
Ezr yayıncılıkKitabı okudu
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
"Gerçek huzuru hiçbir yerde bulamadım."
Siz de gerçek huzuru bulamayanlardan mısınız? O huzuru bulabileceğiniz bir yer biliyorum: Samoa Adaları. Arkadaşlar, bu incelemeye yorum yapıp paylaşanların içinden bir kişiye Samoa Adaları'na gidiş bileti hediye edeceğim. ŞAKA ŞAKA :) İncelemeye yorum yapmanız veya paylaşmanıza gerek yok ama bu kitabı mutlaka okumalısınız kitap dostlarım.
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
Reklam
“Avrupalının üstünde hiç düşünmediği, fark etmek istemediği için düşünmek de istemediği bir haksızlık. Çok parası olanların hepsi çok çalılmaz. Aslında herkes çalışmadan para kazanmanın yollarını arar. Şöyle olur: Eğer beya adam yemeğini, döşeğini ve evini sağladıktan sonra ayrıca parası artarsa, hemen bu para karşılığında bir kardeşini tutar ve
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_Herkes, kendinden kaçar. Lucretius _Ama eğer kaçmazsa, neye yarar? Kendi kendinin yoldaşı olarak kendini zorlar. Böylece zahmet çektiğimiz zaafın, kendimize ait olduğunu bilmemiz gerekir. Hiçbir şeye katlanamayan bizler, her şeye katlanmaya yöneldiğimiz zaman zayıflarız. Bu, bazılarını ölüme sürüklemiştir. Yaşam ve dünyanın kendisi iğrençlik dolu
İbrahim'e...
Sana eposta yazamadım; çünkü benim için fazla hızlı o. Hatırşinas'ta sıcakla serin arası bir cuma öğle sonrası, yanımda Bulak'la otururken yazmak daha güzel. Az önce mantarlı pizza da yemişken, okumaya devam ettiğim şu 8E sözlüleri bir anda bana fazla geldi. Güneş, La Marine bloklarından uzanıp Hatırşinas'taki çamların arasından
Reklam
baba...
İkindi vakti Pencere kenarına oturup cıvıldayan kuşları ve çocukları seyrettim bugün. Hava kararmaya ramak kala oradan oraya koşan çocuklar, çocukluğumu anımsattı bana . Akşam ezanından sonraya kalmamak için büyük bir telaşla, bir aylık oyunu bir saate sığdırmaya çalıştığımız zamanları hatırladım. “Akşam ezanından sonra dışarıya şeytanlar, cinler çıkar “ derdi büyüklerimiz. Gerçekten de o safiyetle onların sözlerini öyle önemser öyle önemserdik ki . Son oyunumuz dahi ” Ezan bitmeden evine ilk kim yetişecek” oyunu olurdu. Bambaşka zamanlardı işte, anlatmakla bitmez ki. Ve işten dönen babaları seyrettim bugün. Kiminin elinde poşetler, kiminde bir ekmek, kiminin elleri boş … Rabbim razı olsun onlardan eve ekmek getiren bir baba kadar kutsal bir şey var mı ki dünyada . Ve Eve cân’ı ile gelen bir baba kadar şükre sebep bir durum… Düşledim sonra, bir baba kapıyı çalınca elleri bomboş olsa bile, en değerli varlığını getirmemiş midir kapıya ? Evet, evet Bir baba o anda “cân”ını getirmemiş midir yanında... Aslında önemli olan da tam bu değil midir ? Uzunca tefekkür edip karar verdim ki; "Dünyadaki en büyük mutluluk Kapı çaldığında önünde duran kişinin kim olduğu ve ne getirdiğinden ziyâde, Cân’ı ile orada durduğu imiş … " Bunu düşünmek öyle mutlu etti ki beni, sizde mutlu olun istedim...
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Koza. Onun burada olduğunu hissedebiliyordum, hissetmekten öte biliyordum. Nereden bildiğimi sayfalarca anlatabilirdim ama elimi kalbime koyduğumda bile onun sesini işitebiliyordum. Buradaydı, kendini ait hissettiği ve en çok korktuğu yerde. Işıklar demişti, bana. Işıklar bizim ortak noktamız. Şimdi o ortak noktamız olan yere gidiyordum, ben
Sayfa 292 - Koza - Helin (Poyraz - Saye)Kitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.