Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Burası her şeyin başladığı yer. Burası beni diğer tüm kadınlar için mahvettiğin yer. Sanırım seni, daha seni tanımadan önce sevdim çünkü bu benim için hiçbir zaman bir seçim değildi. Bu, mevsimlerin değişimi, dünyanın eksen eğikliği ve yeni bir günü karşılayan şafak kadar kesin bir şeydi."
"Benimle sevişmeyi bu kadar çok mu sevdin?" dedi muzip bir ifadeyle ayak parmaklarını Clay'in göğüs kaslarına değdirerek. "Sevişmelerimize bayıldığımı biliyorsun. Sanırım senin anlamadığın kısım, diğer yaptıklarımızın da bir o kadar hoşuma gittiği. Ben bunun içindekinden," diye- rek Julia'ya doğru eğilip parmağıyla alnını işaret etti, "ve burada yaptıklarımızdan da hoşlanıyorum," der- ken parmağını bu sefer de Julia'nın dudakları üzerinde gezdirdi, "konuşmaktan yani." Ardından eliyle göğ- sünden aşağı doğru inerek kalbinin üzerinde durdu. "Ayrıca bunun içinde gördüklerim de hoşuma gidi- yor," dedi. Julia'nın kalbi iki kat hızlı atmaya başlamıştı ve bu ona o kadar yabancı bir duyguydu ki. Birilerine karşı böyle şeyler hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bu onu bir taraftan korkuturken, diğer taraftan da kendini harika hissettiriyordu. Ama zaten birisinden hoşlan- mak da böyle bir şey değil miydi aslında? Tramplen- den havuza atlamak gibi? Clay'in elini avuçlarının ara- sına alarak göğsünün üzerinde tuttu ve Clay'in gözleri o anda sanki Julia evet demiş gibi ışıldamaya başladı, ki büyük ihtimalle de kabul etmiş sayılırdı. "Yani benim erkek arkadaşım mı olacaksın?" "Güzelim, erkek arkadaşın değil sevgilin olacağım, hem de tek sevgilin."
Sayfa 199
Reklam
Toplumu yöneten kişilerin, meslekleri ne olursa olsun, temel bilimler hakkında kaliteli bir ortaöğretim düzeyinde bilgilerinin olması şarttır. Bir zamanlar Türkiye’de böyle bir eğitim almak mümkündü. Sanırım benim neslim, bu tür bir eğitim alması mümkün olan son nesildi. Ondan sonra Türk ilk ve ortaöğretimi tepetaklak oldu. Bunun ilk nedeni, öğretmenlik mesleğinin özenilecek bir meslek olmaktan çıkarılmasıydı. Burada en büyük sorumluluk ve dolayısıyla suç, öğretmenleri ihmal eden politikacılarındır.
Siz şairler her güzel şey için bir kelime bulmaya alışıksınız ve fakat kendi duygularından bahsetmeyenleri hemen kalpsiz sanırsınız. Bana dair yanıldınız, çünkü sanmıyorum ki, benden daha şedit ve güçlü bir şekilde sevebilsin insan. Ben, başka bir kadına bağlı olan bir adamı seviyorum ve o da beni benim onu sevdigimden az sevmiyor; fakat ikimiz de bir araya gelip gelemeyeceğimizi bilmiyoruz. Birbirimize yazıyoruz, ve bazen buluşuyoruz da...." "Bu aşkın sizi mutlu mu, bedbaht mı yoksa ikisini de edip etmediğini sormama izin var mı?" "Ah, aşk bizi mutlu etmek için var değildir. Sanırım varlığının sebebi bize bizim aci çekmek ve katlanmak konusundaki gücümüzü göstermek." O esnada anladım ve ağzımdan cevap yerine kısık sesli bir ahlamanın çıkmasını müşahede ettim. Ve o (kadın) da duydu.
...Kendimi bir sınıflamaya sokmam gerekirse, sanırım dünyadaki olguları, oluşları ve varoluşları işin kolayına kaçarak düşünmeyi tercih edenler sınıfına dahil olurum. Bu benim işin kolayına kaçan mizaçta bir insan olduğumdan kaynaklandığı anlamına gelmesin...
Doğan Kitap — E-KitapKitabı okudu
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Reklam
Yabanıl bir çam ağacında, bir sabah, içerideki canın dışarı çıkmak üzere kabuğunu tam çatlattığı anda, bir kelebek kozasını görme fırsatı nasıl elde etmiş olduğumu hatırladım. Bekliyor, bekliyordum; o ise gecikiyordu; benim de işim vardı... Bunun için ona doğru eğildim, soluğumla ısıtmaya başladım. Onu sabırla ısıtıyordum. Mucize benim önümde,
Sayfa 148 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Asosyal değilim insanlar antipatik
Çok arkadaşım yoktu ama bu benim tercihim miydi yoksa koşullar mı böyle gerektiriyordu bilmiyorum. İyi bir öğrenciydim sanırım ama öyle olağanüstü derecede başarılı da değildim. Tom Swift'i, Tolkien'in kitaplarını falan okumayı severdim ama televizyon seyretmeyi de severdim.
ama üzgün olduğum için ağlamıyordum. sanırım, gidecek başka bir yerimiz olmadığı ve bu dünyada yaşamaya devam etmekten başka seçeneğimiz olmadığı için ağlıyordum. çünkü seçecek başka bir dünya olmadığı gerçeğiyle yüzleşmiştim. etrafımızda olan her şeye ağlıyordum. ... bu onu son görüşüm oldu. kojima benim, biricik ve en önemli arkadaşımdı.
Sayfa 175Kitabı okudu
sevmedim, sevemedim. “Kalbin mi taşlaştı?” diye soracak olursanız, sanırım evet... Kalbim kimseyi sevemeyecek kadar yorgun, duygularım bir daha kimseye yanaşmayacak kadar uzak bana. Çalıştım, inanın sevmeye, ait olmaya, sahiplenmeye ve kabullenmeye çalıştım. Olmadı. “Hep mi suç onlarda, senin hiç suçun, hatan yok mu?” diyecek de olursanız, elbette var. Ben mükemmel değilim. Tabii ki hatalarım, kusurlarım, törpülenmesi gereken yanlarım var. Mükemmele inanmam. Bu yüzden kendimi mükemmel arayışında da yormam. Benim tek suçum değer vermek, sahiplenmek ve hep çabalayan taraf olmak. Kimse de bunu istemediği için hep kaybeden ve yalnız kalan taraf ben oluyorum. Uzun süredir ne hayatıma birini almaya ne kimseyi sevmeye çalışıyorum. Bırakın hayatıma birini almayı, kendimi bir başkasına dökecek, anlatacak ve kanıtlayacak dermanı bile kendimde göremiyorum. Sanırım şu sıralar bitiği oynuyorum. Ama bitik olmak güzelmiş. Kafan rahat ya. Ne karışanın var ne edenin. Kıskanmıyorsun, kıskanılmıyorsun. Bu evreye gelene kadar neler çektim, neler yaşadım bilemezsiniz.
Sayfa 5 - MiraçKitabı okudu
Reklam
Kimi zaman çok başarılı bir çevirinin özel nedenlerle geri çevrildiği de olurdu doğrusu...Antigone'yi incelemem için bana vermişti başkan. Orhan Veli çok temiz bir Türkçeyle e Anouilh'un oyununu dilimize aktarmıştı.Sözcüğü sözcüğüne değil, Türkçeye yakışan bir biçimde... Benim olumlu raporumu inceleyen Tiyatro Yapıtları Komisyonu üyesi Dr. Alia Süha Delilbaşı birden öfkelenmiş., birçok çeviri yanlışı bulmuş, zaten Orhan Veli'nin Fransızca bilmediğini, bu yüzden bu çevirinin basılmaması gerektiğini söylemişti. Benim ve Baskan Yetkin'in savunmaları işe yaramamıştı. Gerçekte sorun, Orhan Veli'nin Delilbaşı'nın gözünde azılı bir solcu olması, Nâzım Hikmet hapisten kurtarılması için açlık grevine yatmasıydı. Antigone çevirisi geri çevrildi. Uzun yıllar geçti aradan.... Vatan gazetesinde çalışıyordum. Bir gün Orhan Veli'ye Antigone çevirisinin nerede olduğunu sordum. Evde, aradı, buldu. Düzeltme işaretlerimi hemen tanıdım. Bir kez daha çeviriyi Tercüme Bürosu'na göndermesini istedim. O sırada büro başkanlığına Prof. Yetkin yeniden getirilmişti. Kurulda Tahsin Saraç gibi aydınlar vardı. Sanırım bu kez çeviriyi Tahsin Saraç inceledi, böylece kitap basıldı"
Sayfa 20 - Cam modern yayınları Almanca aslında çeviri Behçet necatigil 13 baskı
Ey bana iyi diyen! Herkesten kötü benim. Alnımı ay, bu gözlerimi de yıldız sanırım.
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Selam. Yatağımda uzanmış, dün geceyi düşünü- yorum. Daha sadece yirmi dört saat önce benim ya- nımda oluşunu ve kollarının arasında uyumanın bana kendimi çok daha iyi, sıcak ve güvende hissettirişini. Tekrar buraya gelmeni ne kadar çok arzu ettiğimi. Ama bunun olmayacağını biliyorum ve anlıyorum. Gerçekten çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsaydım ben de benden nefret ederdim. Senin yerinde olsay- dim. ben de benden şüphelenir ve büyük ihtimalle ben de bana güvenmezdim. Yani aklından neler geçtiği- ni yüzde yüz anlayabiliyorum. Keşke başka bir yol olsaydı, çünkü senin hayatımda olmanı o kadar çok istiyorum ki, yokluğun canımı yakıyor. Ama sana sa- hip olamayacağımı biliyorum ve şu anda sana karşı daha açık olamadığım için üzgünüm. Sen bundan çok daha fazlasını hak ediyorsun. Benden çok daha faz- lasını. Tek söyleyebileceğim bunun çok kötü olduğu. Eğer zamanı geri çevirebilecek olsaydım, inan ki bazı şeyleri çok daha farklı yapmak isterdim. Ama seninle geçirdiğim zamanın, tek bir saniyesini bile değiştir- mezdim elbette. Vay be. Şimdi yazdıklarımı yeniden okudum da, sanırım bugüne kadar birine yazdığım en duygusal şey oldu bu. Beni nasıl da etkilemişsin böyle! Sana fena tutulmuşum ben. Her ne kadar sonradan pişman olacağımı bilsem de cesaretim varken gönder tuşuna basıyorum şimdi, çünkü bunların hepsi doğru. Öpücükler, Julia...'
Sayfa 36
Senin amerikan espri anlayışından haberin yok...
Patronunun yazdığı tavsiye mektubunu edison'a uzattıktan sonra da geleceğiyle ilgili verilecek kararı beklemeye başlar. Mektupta şöyle yazmaktadır: "Bu dünyada iki büyük dahi tanıyorum. Biri sizsiniz Bay thomas edison. Diğeri de size gönderdiğim bu genç mühendistir." Cebinde sadece dört sent parası olan genç Tesla için bu işi
Sayfa 33-34 | Destek YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.