"İnsan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu yine anlayamayacak kadar aptal olurduk."
Yine bir inceleme yazmadan diğer okurların yazdığı güzel incelemelere göz gezdirdim. Dolayısıyla kitabın içeriğini, konusunu ve kahramanlarını bu incelemeden öğrenemezsiniz çünkü yazmadım. Bunun için diğer incelemelere göz
YouTube kitap kanalımda psikoloji kitaplarına nereden başlayabileceğinizi anlattım: ytbe.one/d2xQVSEUsUU
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazdı. Nasıl mı?
Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. Buradaki okurlara şu soruları sordum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar
Öncelikle bir konuda herkesle anlaşalım. Bu soruların incelemesini 15 güne yakın bir sürede anca yazdım. Sonu nerede bu yazının, diyerek kontrol edilmeden önce, bu sitedeki en uzun inceleme bu olmuştur, diyebilirim. Kimseden bu Evren incelemesini komple okumasını beklemiyorum. Bu incelemenin %10'una sahip incelemeler bile genelde burada uzun
" Akvaryuma iki balık koyarsanız onlar zaten sevgili olur. Önemli olan okyanusta karşılaşabilmek. "
Sahiden de günümüzdeki insanların neredeyse tamamının, büyük kitlelerin yaşantısını özetleyen bu söz aslında birçok şeyi açıklıyor ve insan denilen canlının düşünce algoritmasını ortaya çıkarıyor genel olarak. Sizin de dikkatinizi çekti
Kars’tayız bu sefer Orhan Pamuk’un kalemi ile. Genelde İstanbul sokaklarında alışığım Orhan Pamuk’u okumaya. Pamuk’un dediği gibi İstanbul’a en çok yakışan kavramın “hüzün” olduğu için Pamuk’un kaleminde, her sayfasında ve her cümlesinde hüznü, arayışı hatta sorguyu verir bize Pamuk; ama bu sefer dediğim gibi Kars’tayız, Kars’ın fakirliğini,
Ankara’nın bilinmeyen bir semtindeki bir apartmanda, ismini bilmediğimiz bir banka memuru olan karakterin ağzından okuyoruz romanı. Esendal bize semti tahmin etmemiz için ne ufak bir bilgi veriyor, ne de semtin coğrafyasından bahsediyor ve en ufak şekilde de romanda geçen karakterler haricinde bölgede yaşayan insanların kültüründen bahsediyor.
Okuduğumuz kurgusal eserleri anlama, yorumlama, o eserler üzerinde derinleşme noktasında kurgu dışı eserlerin, araştırma metinlerinin, kitap veya karakter incelemelerinin katkısı inkâr edilemez. Bununla ilgili yaşadığım en somut deneyimi Anayurt Oteli kitabına yazdığım incelemede sizlerle paylaşmıştım. Edebiyatın bir meselesi üzerine çok yönlü
Keşke bu romanla daha önce tanışsaydım, özellikle de Rhett Butler ve Scarlett O’Hara ile!
Muhtemelen herkes “Rüzgâr Gibi Geçti” ismine ya filmden ya da kitaptan aşinadır. Ben de ismi çok kez duymuştum ama okumaya hiç fırsatım olmamıştı. Kitap 1860’ların başında başlıyor ve kronolojik olarak devam ediyor, bu demek oluyor ki siyahi insanların
Kadınlar Ülkesi, feminist ütopyanın ilk örneklerinden. Yaşadığı dönemin önemli feministi Charlotte Perkins Gilman tarafından kaleme alınmış ancak 65 sene sonra kitaplaştırılabilmiş.
Kitabı birçok mecrada aşırı beğenilen kitaplar arasında görüp listeme eklemiştim. Okumadan evvel hevesim gerçekten tavan seviyedeydi fakat okuduktan sonra anladım
Dostlar merhaba,
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kitap inceleme konusunda oldukça yetersiz görüyorum kendimi. Zaten amacım inceleme yapmak gibi kapsamlı bir şey değil. Hele hele Huzursuzluğun Kitabı gibi anlaşılması ilk anda güç, bir paragrafı belki de beş defa okutturan kapsamlı bir kitabı incelemek benim için imkansız, haddime de değil. Burada
“Ciltler dolusu ansiklopediye eş inkâr antolojimizden bir misal : İyiyiz!
Değiliz! Kötüyüz! Yalnız olduğumuzun, ölümlü olduğumuzun, kötü olduğumuzun farkına vardığımız an düşünebilmeye başlamışız demektir ki düşünmenin sonu yoktur. ” (önsöz s. 8)
Bu alıntı o kadar çok şey anlatıyor ki ama ben bu postta kitapta en çok geçen mefhum olan “ölüm”den
STEPHEN KING || KUJO
Kujo iri cussesine rağmen uysal, akıllı ve sevilen bir köpektir. O da diğer köpekler gibi insanlara sadakatle bağlıdır. Ne var ki beklenmedik bir biçimde bir yarasa tarafından isirilir. Artık ne Kujo bildik bir köpektir, ne de hayat bildik bir şekilde devam edecektir.
Aile içi problemlere geniş bir bakış açısı sunan kitap; bununla beraber karakterlerin olumlu- olumsuz yanlarını da anlatmış. Bu süreçler okuyucuya peş peşe sunulmuş ve yaşantı anlatımları arasında hızli bir geçiş var. Başlangıçta zorlasa da okumaya devam ettikçe taşlar yerine oturdu diyebilirim.
King'in bu kitapla birlikte psikolojik tahliller konusunda ne kadar usta bir yazar olduğunu yine yeniden anlamış oldum. Çünkü problemleri, yaşantıları, iç dünyaları, arzuları, istekleri gerçekçi bir bakış açısıyla hakkını vererek anlatmış.
Kitap için korku ifadesini kullanamam. Korkudan ziyade hüzünlü bir hikaye duygusu daha ağır basıyor. Tabii ki de belli bir noktadan sonra gerilim temposu zirvedeydi. Okuma süreci boyunca ters köşe olmaya ve sürprizlere hazır olun. King; bu konu da bayağı iyi.
Betimlemelerin görsel bir şölen olduğunu söyleyebilirim. Okuyucunun midesini zorlasa da bu hissi geçiren kitapları seviyorum.
Kujo'nun sinir sistemini kemiren kuduz hastalığının doğal düşünce ve davranış kalıplarındaki bozulmalari, öncesi ve sonrası aşırı iyi aktarılmış.
Söz konusu King olunca kitap için akıcı, sürükleyici, gerilim dolu, zaman zaman hüzünlü ifadelerini kullanmamak olmaz.
Kitap için iki farklı aileyi bir araya getiren Kujo'nun; etkileyici, tek mekan olmasına rağmen siradisi hikayesi de diyebiliriz.
Okumanızı tavsiye ediyorum.
KujoStephen King · Altın Kitaplar · 20152,095 okunma
Sırça Fanus kitabı; Esther Greenwood adlı, okulunda başarılı ve tertipli bir genç kızın başına gelenler, arkadaşlık ve aşk ilişkileri, iş hayatına tutunma çabası ve yaşadığı psikolojik travmalar üzerine odaklanıyor. Esther, her ne kadar başarılı ve yıldızı parlayan bir öğrenci olsa da, içinde her zaman bir farklı olma isteği var. Kaldığı oteldeki
Zweig, Emile Verhaeren (Modern Bir Şairin Portresi) kitabında Fransızca yazan bir şairin Almanya'da nasıl karşılandığını ve ne ifade ettiğini; dönemin Fransızca yazan yazarlarının Verhaeren'e bakış açılarını, kendine has cümlelerle bizlere aktarıyor.
Bize uzak diyarlardan olan bu kişiyi bizim tam olarak edebi (nesir - nazım) yönünden