Çevirmenin notu: Yunan mitolojisinin bir figürü olan Narcissus/ Narsis yada dilimizdeki adıyla “ Nergis” nehirler tanrısı Cephissus’un oğludur. Narsis insanları hayrette bırakacak kadar güzeldir, fakat aynı zamanda güzelliğinden dolayı kibir içinde ve sevmeyi olduğu kadar başkasının sevgisine yönelmeyi de bilmeyen bir gençtir. Nymph Echo/ Eco ( yunan mitolojisinde peri figürü) Narsis ‘e duyduğu büyük aşkla onun her isteğini yerine getirir, fakat karşılık göremediği bu aşkın kederleri ile giderek tükenerekancak duyulabilir bir ses, bir yankı ( Echo/ Eco) halini alır. İntikam tanrıçası Nemesis taş yürekli Narsis’i cezalandırmaya karar vererek onu durgun bir suyun kıyısına gönderir. Su içmek için kaynağa eğilen Narsis sudaki kendi yansımasını görünce onmaz bir biçimde yansısına aşık olur. Fakat yansısı kendisine dilediği karşılığı veremediği için Narsis de karşılıksız kalan bu aşkı sonucunda tükenip yok olur ve tanrılar onu sonunda sarı bir çiçeğe , bugün de onun adını taşıyan “ Nergis” e dönüştürürler.
Marx, eğer bilmiş olsaydı, Bektaşi'nin şu sözünü de mutlaka alıntılardı: "Allah olmaya Allah değilsin, ama Allahtan önce senin hükmün geçiyor dünyada."
Yayıncının Notu:
"Bu kitabın yayınlanmış olması, yayıncının, çevirmenin, editörün ve matbaanın bu kitaptaki fi kirlere katıldığı anlamını taşımaz. Bu kitabın yayınlanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ıo.Maddesi gereği suç değildir."
Bugün elim ve ayağım kendi bilincim neticesinde bütün işlerden çekildiği gündür. Ne kartal geldi yücelerden derdin ne dedi, ne de tilki o kurnazlığıyla sorunlarımıza çözüm buldu, insanlar zaten sormazlar. Yaran neredeyse elin oradadır diyorlardı ya hani, benim yaram ruhumda ve avuçlayacak ellerim işi bıraktı.
“Birinin mutluluğu bir diğerinin
Bir kadının kaleminden,
bir erkeğin yol hikayesini okudum,
Dört yolda..
Ve yol biter, ama sevda bitmez..
Hayatımızın her döneminde hikayelerine ya da aslına denk geldiğimiz bir Almancı akrabamız, eşimiz, dostumuz, komşumuz olmuştur.
Bu bir yol hikayesidir, ayrıca bir dönem romanıdır.
Kitabın konusu: 1970’li yılların başında araba sevdalısı
Bu incelemede kitaptan değil de daha çok çevirisinden bahsetmek istiyorum...Ki bu ciddi anlamda can sıkıcı ve dayanılmaz bi durum.
Öyle ki kendimi kitabı okumuş dahi saymıyorum....
Gerçek, çevirmenin okuyucu ile yazar arasına girmesinden kitaptan ne anladığımı bilmiyorum.
Ki bu hem yazarın hem okurun hakkına tecavüzden başka bir şey
Yıllar öncesi kitabın İngilizce versiyonu “To kill a mockingbird”i okumuştum, bu kez Ülker İnce’nin çevirisiyle tekrar elime aldım ve Türkçesi de kesinlikle okumaya değermiş..
“Bülbülü öldürmek günahtır. Çünkü o yaratılışından ötürü bülbüldür, kendisini bülbül olarak seçemez. Onun kaderinde bülbül olmak vardır ve bundan dolayı da suçlu olarak
Bugün Youtube kanalımda önsöz okumanın öneminden bahsettim. Okurların bir kısmının önsöz okumadığı, önsözü görünce ondan tıpkı bir vebalı gibi kaçtığı günümüzde ne yazık ki aşikar. Fakat önsözler, yazarın üslubu, kitapta bizler anlatmak istediği, yaşamı, hangi koşullar altında kitabı yazdığı gibi son derece doyurucu bilgileri başlamadan önce
Çeviri kitap satın alırken pek çok okurun yaptığı temel hata, daha önce sevdiği yayınevinin peşinden gitmesidir. Fakat çeviri eserlerde önemli olan yayınevinden çok çevirmenin kim olduğu ve nasıl bir çeviri yaptığıdır. Çevirmenin kitabın orijinal diline hakimiyetiyle birlikte Türkçeye hakimiyeti de oldukça önemlidir ve çeviri aslında bir eserin dilimizde yeniden varoluş öyküsüdür. Çeviri kitaplarda basılan kitabın bir diziye ait olması, baskı kalitesi ve kapağının güzelliğinden çok çevirmenin kim olduğu önemlidir. Ayrıca satın alırken kitapta önsöz, sonsöz, açıklamalı not, çevirmenin notu gibi zenginleştirici unsurların da yer alması oldukça önemlidir.
Bu videoda Ahmet Cemal, Kamuran Şipal, Nihal Yalaza Taluy, Mazlum Beyhan, Roza Hakmen, Fuat Sevimay gibi değerli çevirmenlerden de ayrıca bahsettim.
Çeviri kitap satın alırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/_mtdCrrmHXk
Oliver Sacks'la ilgili, Wikipedia'dan aldığım çok kısa bir özgeçmiş bilgisi: Hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog. Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için:
youtu.be/h-GKLRyuGOA
Ön Not: Joyce amca tüm sigortalarımı birer birer attırdığı için biraz sonra zihnimin yanan tellerinden çıkma saçmalamalara maruz kalacaksınız. Ondandır ki, isteyenlere direk incelemeye geçebilirler ya da geçmeyebilirler de
Öyle bir kitap okudum ki..
Kitabın adı çok güzel; “Puslu Kıtalar Atlası”, sanki coğrafi bilgilerle dolu bir kitap gibi gelse de, okudukça bir başyapıt olduğunu anlıyorsunuz..
Kitabın namı ve İlber Ortaylının ‘okunacak 20 kitap’ arasında gösteriliyor olması, beni okumaya iten nedenlerdi.
Yazar İhsan Oktay Anar’ın 1995’te yazmış olduğu ilk roman ve