Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgilim Hayat
Ey şehre başaklar: militan ruhlar ekleyen hayat! Gün turuncu bir hayalet gibi yükseliyorken izmarit toplayan çocukların üstüne çekleri imzalanıyorken devlet katlarında faşizmin bacımı koyvermiyorken şizofreni, yüzüme bak ve rahmini bana doğru tekrarla ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır
Yaprak Dökümü
"elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatır elli bin filim seyrettim yaprakların dökümünü gösterir elli bin kere gördüm yaprak dökümünü düşüşlerini sürünüşlerini çürüyüşlerini yaprakların elli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altında avucumda ve parmaklarımın ucunda ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi hele bulvarlarda yaprak dökümüne hele kestaneyseler hele çocuklar geçiyorsa oralardan hele güneşliyse hava hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne hele o gün sancımıyorsa yüreğim hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak dökümüne rastlamak burar içimi hele bulvarlada yaprak dökümüne hele kestaneyseler.."
Reklam
Ablan “o iyi” dedikçe kana kana kahve içiyorum. Yooo, ağlamıyorum. Aklıma sokakları dolaşan devrimci çocuklar geliyor. Hangi sokağa sapacaklarını hala bilmiyorlar mı diye endişeleniyorum. Hangi gün öleceklerini bildikleri gibi... Ne zaman dışarı çıksam bu çocuklarla karşılaşıyorum. Dünyanın en güzel yüzleri onların. Dünyanın en güzel sol elleri onların, dünyanın en güzel gözleri... Devrilip dursalar da hala onlara bakınca hayata bağlanıyorum. Kocaman pis sürülerin üstüne yürüyen hala onların siyah kazakları. Hâlâ en coşkulu hikayeyi uzatıyorlar nefretin kollarına. Kırılsın istiyorlar bu kör duvarlar. İnsan devrilecekse senin gibi devrilmeli Atilla, onlar gibi.*
Millet gelip mezarınızın üstüne bir sürü çiçek koyacak. Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın?
Sayfa 147
Diğer bir konu ise Musa'nin hikayesidir. Kendisine ihanet edildiğini gören Musa, Tanrıdan aldığı emirle ihanet edenleri mumkun olduğunca öldürür, üstüne Tanrı bir de veba salgını gönderir. Askerlerin merhametli davrandığını gören Musa cok sinirlenir ve tüm erkek çocukları ile bakire olmayan kadınların öldürülmesini emreder, bakire olanları ise 'kendiniz için canlı tutun' der. Başka bir Tanrı 'ya ibadet ettikleri için de Tanrı, Musa' ya Amurrular, Kenanlilar, Hititler, Perizzitler, Hivitler ve Jebusitlileri öldürmesini emreder. Yoksa Musa'nin halkı onlara kanıp diğer Tanrıya tapabilirdi. Musa'dan sonra gelen Yuşa da benzer bir hikayeye sahiptir. Eriha savaşında 'şehirde taş üstünde taş kalmayana, tüm erkek, kadın ve çocuklar öldürülene kadar' devam etmiştir. Biliyorum, evet, elbette elbette, zaman değişti ve günümüz din önderlerinin hiçbiri (Taliban ve onun gibilerini saymazsak) Musa ve Yuşa gibi düşünmemekte. "Tanri'nin Vaadedilmis Toprakların ele geçirilmesine eşlik eden soykırımlar ve katliamlar karsisinda endişe ya da vicdani rahatsızlık duyduğunu sanmayin"
Sayfa 228Kitabı okudu
'Ne yaparlarsa yapsınlar da, beni lanet bir mezara tıkmasınlar. Pazar günleri millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak, daha bir sürü zırvalık. Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın?'
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Vay canına,öldüğünüzde işiniz gerçekten bitik yani!
..Ah nerede o günler,gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse,ne iyi olurdu.Ne yaparlarsa yapsınlar da,beni lanet bir mezara tıkmasınlar.Pazar günleri millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak,daha bir sürü zırvalık.Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın?Yani...
Sayfa 147 - Holden CaulfieldKitabı okudu
Canım Anadolu
Yerde bir toprak sedirin üstüne çöktüğünüz zaman, bu insanlar, size yanık bir toprak kap içinde ekşi ayranlarını sunarken nazik görünmek isterler. Çocuklar, kadınlar, erkekler etrafımızı alırlar. Onlara baktığınız zaman, henüz yenice olan elbisenizden, henüz parçalanmamış ayakkabılarınızdan, hatta yüzünüzün taze, sıhhatli renginden utanırsınız.
Ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi hele bulvarlarda yaprak dökümüne hele kestaneyseler hele çocuklar geçiyorsa oralardan hele güneşliyse hava hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne hele o gün sancımıyorsa yüreğim hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak dökümüne rastlamak burar içimi hele bulvarlarla yaprak dökümüne-hele kestaneyseler.
Son istek Bitki olacaksam/Çayır çimen olayım/Aman baldıran değil Yol altında kalacaksam/Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil Üstümde çocuklar koşuşsun/Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil Kerpiç yapacaksanız beni/Okullarda kullanın Cezaevlerinde değil Soluğum tükenmez de kalırsa/Islık öttürsünler Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem/Şiirler yazan sevi üstüne Ölüm kararı değil Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında/Sakın ola ki Silahlarla değil (Aziz Nesin)
ÇGD YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anne-babaları kendini kötü hissettiğinde çocuklar ciddi biçimde cezalandırılır, iyi hissettiğinde ise evin altını üstüne getirseler bile yakayı sıyırabilirler.
Varlık yayınlarıKitabı okudu
Bizim dünyamızda ilerleme,daha fazla acıya doğru bir ilerleme olacak.Eski uygarlıklar ya sevgi ya da adalet üstüne kurulduklarını öne sürüyorlardı.Bizim uygarlığımız ise nefret üstüne kurulu. Bizim dünyamızda korku,öfke,zafer ve kendini aşağılamadan başka bir duyguya yer yok.Başka ne varsa hepsini yok edeceğiz,hepsini.Devrim öncesinden bu yana süregelmiş düşünce alışkanlıklarını daha şimdiden kırıyoruz.Çocuk ile ana baba,insan ile insan,kadın ile erkek arasındaki bağları kopardık.Artık hiç kimse karısına,çocuğuna ya da arkadaşına güvenmeyi göze alamaz.İleride kimsenin karısı ve arkadaşı olmayacak.Çocuklar,tıpkı tavuğun altından alınan yumurtalar gibi,doğar doğmaz annelerinden alınacaklar.Cinsellik içgüdüsü yok edilecek...
Sayfa 289Kitabı okudu
hayvani içgüdülere teslim olmuş insanlar
Burada her kız, kendisini evinde sayıyordu. Hepsine yetecek kadar gizli delik vardı. Sevgilileri, kızları kalasların üstüne, direklerin arkasına, kömür arabalarına yatırıyorlardı. Yine de herkes yanı başındakine aldırış etmeden, dirsek dirseğe yerleşiyordu. Sanki çalışmayan bir makinenin çevresinde, kömür boşaltmaktan usanmış bu kuyunun yanı başında yaratılış öç alıyor; serbest aşk içgüdünün kamçısı altında, yeni kadın olmuş bu kızların karnına çocuklar oturtuyordu.
Sayfa 126Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.