Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
147 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
"Galip sayılır bu yolda mağlup" "Yukarısı" ben kendimi bildim bileli kitaptan, kitaplıktan hoşlanmaz. İsterse eşekli falan olsun, hele köydeki kütüphaneden hiç hoşlanmaz. Acı bir durumdur bu; Türkiye'ye özgü acı bir durumdur. Aydınlık düşmanları hâlâ güçlü. Dostları ise çok dağınık. Bu da ruhları öldürüyor. İnsanların cesareti kırık. Mustafa GÜZELGÖZ: Bilinen adıyla eşekli kütüphaneci. Eşekler aracılığıyla yaşadığı bölgedeki köylere kitap götüren kahraman. Masal değil, kurgu değil, bu gerçek. Ama peki yapmış olduğu böylesine takdire şayan davranışı nasıl karşılanmış. Elbetteki her zamanki huyumuz olan "Meyve veren ağacı taşlarlar" atasözümüzü haklı çıkarmışız, bu ayıp hepimizin..Biz adam olmayız... Bizim halkımız çok yüzyıllar öncelerinden beri uyur. Çok kötü biçimde afyonlanmış gibi uyur... Kitap bi nevi tokat niteliğinde. Okuma süresince kendime hep şunu sordum; Ben bu millet bu vatan için ne gibi işler yaptım, başardım, fedakarlık gösterdim?...Hep eleştiririz ülkemizin aksak yanlarını, ancak kendimize yöneltmeyiz hiç o okları, hep başkaları kötüdür, suçludur...Acaba biz ne kadar doğruyduk... Gönlüm çok kırık diyor Mustafa amca.Burada nutkum tutuluyor söyleyecek söz bulamıyorum. Ve şöyle ekliyor Mustafa amca: " Köylere şu götürmek çöle su götürmek gibidir" "Yenilik getirmek ne zor imiş bizim Türkiye'ye. Işık getirmek ne zor imiş.."
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,5bin okunma
Şükrü Erbaş denince aklıma gelen ilk şiir
köylüleri niçin öldürmeliyiz ? çünkü onlar ağırkanlı adamlardır. değişen bir dünyaya karşı kerpiç duvarlar gibi katı çakır dikenleri gibi susuz kayıtsızca direnerek yaşarlar. aptal, kaba ve kurnazdırlar. inanarak ve kolayca yalan söylerler. paraları olsa da yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır. her şeyi hafife alır ve herkese
Reklam
Bakınız, toplum içinde cinsel konuları hiç konuşmayız. Bakınız, cinsel konuları aslında çok merak ederiz. Bakınız, cinsel konuları konuşurken ya sıkılırız ya da güleriz. Neden? Hala "gizli"dir de ondan, hala "yasak"tır da ondan. Oysa, cinsellik; doğal bir güdü. Yaşamın bir parçası. İşte, doğal bir güdü, böylesine "ayıp"la yasak arasına sıkışırsa, sürekli olarak itildiği yerde gereğinden çok kımıldar, gereğinden çok kendini belli eder. Biz de bu gereğinden çok kımıldayan dürtüyü, aşırı cinsellik sayarız.
Sayfa 129 - Cumhuriyet Kitapları
ALİ KIRAN BAŞ KESEN Külhanbeyi ağzında "Ali kıran baş kesen" diye bir deyim vardır. Bıçkın ve acımasız serseriler hakkında kullanılır. Bu deyim aslında "Dal kıran baş keser" atasözünden galattır. Atalarımızın, insanları ağaç ve bitki sevgisine teşvik için dal kıranın baş kesmiş kadar suçlu olduğunu belirtmeleri, eskiden beri Türk-İslam töresinde ağaç ve bitki hukukunun derinliğini gösterir. Fatih'e atfedilen "Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim" sözü de bu anlayışın tezahürüdür. Ne ki, bizler "Dal kıran baş keser" sözünü "Ali kıran baş kesen" yapıp Anadolu'yu ağaçsız, bitkisiz bırakmışız. Doğu ve Güneydoğu'da bir tek yaprak olmaksızın uzayıp giden bozkırlar, bir milli ayıp değil de nedir? Devleti bir kalem geçelim, peki bölge insanının ağaç sevgisi bu kadar mı azalmıştır?!.. Eğer öyle ise elbette "Dal kıran baş keser" sözü "Ali kıran baş kesen"e dönüşmekte gecikmeyecektir. Çare, belki de bu sözü "Dalı kıranın başı kesilir" şekline dönüştürmekten geçiyor. Ağaç dikmek geleneğini yitireli çok olmuş; bari ağaç katlinin önüne geçilebilse!..
2020-21
“Gelecekteki günler, bu geçtiklerimizi unutturmasın dilerim. Zira unutursak; bunca sabrımıza, herşeye rağmen ayakta nasıl da durmuşluğumuza çok büyük ayıp ederiz.”
Üzgün ve mutsuz olmak için maalesef çok yakışlıyım arkadaşlar :) Yoksa bende isterdim yani ayıp ediyorsunuz :)
Reklam
Güzelliği fazla övmemek gerek. Çok ayıp. Doğanın küçük bir rastlantısı deyip geçmeli. Olmuyor. İnsan, büyüleyici bir şey gördüğünü sanıp yerinde dakikalarca duralıyorsa, o duralamanın yarattığı sessizliğin içinde küçük parçalara ayrışıveriyor... Kendini kapatıyorsun üstüne. Bir tek etinin uğultusu, bir de soluk... Tanrı’yla burun buruna durmak gibi. Sonra o tanrısallıktan azıcık sana geçmedi, diye için için bir hınç. Sessizlik buhar gibi yayılarak sessizliklere dağılıyor. Seni nemli tutacak büyücek bulutlara.
Haklı ‘İsyan’
Çocukları ana babaların görüşlerini, anlık beğeni ya da sıkıntılarını ifade eden isimlerle gülünç düşürmek gerçekten de çok ayıp, siz de takdir edersiniz ki bir isim bembeyaz bir sayfa olmalıdır ki, ömrü boyunca yazabileceği ne varsa yazsın.
Sayfa 43 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
"Günümüzde gerçekten herkesten çok daha fazla can sıkıntısı çekenler bu dertlerini bir kusur, bir ayıp gibi gizlemeye çalışmaktadırlar, dedim."
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Okyanusun dalga sesleri, kulağıma esen rüzgar ve içime işleyen melodi... Akıp giden cümleler, kayıp geçen sayfalar ve kalbimde hissettiğim bu güzel yaşam öyküsü... Daha önce hiçbir kitabı okurken sesli güldüğümü hatırlamıyorum, Martin beni güldürdü. Ve uzun yıllardır bir kitabı okurken hıçkırıklara boğulmuyordum... Kelimeler, cümleler ve sayfalar... Hepsi hızla ilerledi, bir anda tükendi ve ben kapağı kapattıktan uzun bir süre sonra kitabı rafa bırakabildim. Altını çizdiğim satırlar arasında uzun uzun soluklandım, tekrar tekrar izledim bu içli öyküyü. Bir yorum yapıp da kitaba ayıp etmekten öylesine korkuyorum ki, söyleyecek çok fazla şey de bulamıyorum. Tüm o şiirleriyle, ağaçlı tepeleri ve bisiklet sürülen patikalarıyla, küçük odada yerlerden taşan kitaplarıyla, dergileriyle ve acımasız editörleriyle, dostlarıyla, kavgalarıyla, acımasızlığı ve en çok da realitesiyle mükemmel bir kitaptı. Yarı otobiyografik bir eser olmasıysa kitabı etkileyici kılan bir başka unsurdu. Canım Martin, iyi ki tanıştık seninle. İyi ki dost oldun bana, her şeyin en güzelini dilerim sana<3
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,6bin okunma
Reklam
" Elimizden kitaplarımızı alarak bizi yalnız bıraksalar neye uğradığımızı şaşırırız, kayboluruz. Artık neye katılacağımızı, neye dayanacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neye saygı duyup neyi aşılayacağımızı bilemeyiz. Bize insan olmak bile yük gibi geliyor; başka bir deyişle etiyle kemiğiyle insan olmaktan utanıyoruz, ayıp geliyor. Simgesel insan olacağız diye ıkınıp duruyoruz. Biz ölü doğmuşuz. Zaten uzun bir süreden beri, canlı olmayan babalar sayesinde doğuyoruz. Bundan da gittikçe daha çok hoşlanır olduk. Alışıyoruz. Yakında doğrudan düşüncelerden doğmaya başlayabiliriz."
Tespit gibi tespit köşemizde bugün:
Besleme ve üreme gibi yalın ihtiyaçların dışında insanoğlunun en çok istediği şey ardında kendinden bir iz bırakmaktır; gerçekten yaşamış olduğunun bir belirtisi belki de. Bu kanıtı insanoğlu ağaç gövdelerinin, taşların, başka insan yaşamlarının üstünde bırakır. Bu köklü istek herkeste vardır. Hela duvarlarına ayıp şeyler yazan oğlan çocuğundan tutun da kendi kişiliğini koca bir ırkın kafasının içine kazıyan Buda'ya kadar... Yaşamak öylesine yalancı ki! Bana kalırsa var olduğumuza hiçbirimiz pek inanamıyoruz; bu yüzden de her gittiğimiz yerde var olduğumuzu kanıtlamaya çalışıp duruyoruz...
Sayfa 56 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
202 syf.
4/10 puan verdi
SAHİCİ BİR DEĞERLENDİRME: BİYRUNN
Ön yargılarınızdan kurutulun ve kulak verin bana Oğuz Atay: birçoğunuz için mitos. Kaybeden, tutunamayan, acıların adamı… Hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama öyle değil. Atay 21. yüzyıla bir yazar olarak değil internet fenomeni olarak girdi ve bundan biz leş edebiyatçıların korkunç payı var. Atay yadsınamayacak bir zekaya sahip. Kurguları
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,4bin okunma
[...] bize insan olmak, yani etiyle ve kemiğiyle insan olmak bile bir yük geliyor; bundan utanıyor, bunu ayıp sayıyoruz. Nedense "beşer" diyebileceğimiz tuhaf yaratıklar olmak istiyoruz. Bizler ölu doğmuşuz, zaten çoktandır canlı sayılmayan babaların soyundan doğmuşuz ve bu durum da gitgide daha çok hoşumuza gidiyor. Hatta neredeyse düşüncelerin bizleri doğurmasını sağlayacağız.
Sayfa 143 - Iş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.