Ben daha önce böyle bir kitap okumadım. Genel olarak fantastik dünya ve macera aksiyon delisi olarak yavaş ilerleyen ve konusu çok ilgi çekici olmayan kitaplardan uzak durmaya çalışıyorum. Rüzgar Gibi Geçti, sitede ''Okuyacağım'' listesine eklediğim ilk kitaptı; yaklaşık 1 yıl olmuş ve sonunda okuyabildim. Kitaptan ciddi miktarda uzak durdum,
1944 yılından beri o kadar çok yayınevi, o kadar çok basmış ki bu eseri, eğer yanılmıyorsam Türkiye'de baskı şampiyondur. Sitemizde de çok okunmuş, çok güzel yorumlar yapmış bu kıymetli okurlar. Ben bu kitap üstünden daha çok yazarını ele almak istedim.
Stefan Zweig edebiyatta Pasifizmi temsil eder ve hatta denilebilir ki, o muazzam edebi
Fusûs ile Varlık Tasavvuru
❈❈❈
Felsefe ve mistik sistemler hakkında bir ömür adayan Japon bilim adamı Prof. Dr. Toshihiko İzutsu, farklı medeniyetlere vakıf bir zattı. Okumaları ve çalışmaları kendi medeniyeti ile İslâm medeniyeti ve başka coğrafyalardaki medeniyetlere kadar uzanıyordu. Bunun en somut delili ise otuza yakın dile
"Helal olsun" sana Ayfer Tunç,okların bir bir hedefe ulaştığı "günümüz toplum eleştirisi" niteliğinde harika bir eser, yazarın ele aldığı konu ise adını hiç öğrenmediğimiz bir kadının tükeniş hikayesi...
470 sayfalık bir kitap ama tüm ömrü kapsayan binlerce duygunun dibine kadar hissedildiği bir yapıt,yazarların çoğu bir
Sorarım sana: Geldik gidiyoruz, şu âlemde nasibimiz nedir? Kendi felaketimizi çok kere kendimiz hazırlayarak onunla dolan kadehi son damlasına kadar dikmekten başka bir şey midir?
> Adaletin, hak ve hukukun, düşüncenin ve özgürlüğün bizler için daha da önemli olduğu şu son günlerde okumuş olduğum bu güzel kitaba dair incelemem ve düşüncelerimin aktarımıdır. Sen, “SPOİLER AVCISI” arkadaşım, sen bu incelememe sakın yaklaşma! Yaklaşsan bile, zahmete katlanıp okuyacağın bu incelemenin içeriğinden bırak bir spoiler bulmayı,
Güneş bugün de doğmadı. Koyu karanlık bir yalnızlıkla başbaşayım. Kimbilir ne zamandır burdayım...
Peki burası neresi? Hiçbir fikrim yok. Tenimde hafif bir ıslaklık hissediyorum; yağmur çiseler de nemlenir ya elin, yüzün... Ama ıslandım da diyemezsin. Karanlık neyse de şu halatımsı şey beni çok ürkütüyor. O şeyle beni bir yere bağlamış
Nasıl bir giriş yapılır böyle bir kitaba? Kadınların esaretinden mi başlanmalı? Yoksa metalaştırılmasından mı?
Bu esaret, bedenleri parmaklıklar arkasına zincirlenmek değil. Bu parmaklıklar kadınların düşüncelerine engel. Bu zincirler kadınların arzularına, isteklerine, duygularına vurulmuş durumda.
Bir fare de istediği yere gitmekte özgürdür,
Her detaylı-dikkatli okuma ve buna harcanan uzun zaman, bütüne hakim olma çabasında bir enerji kaybıdır...
Bütüne hakim olmak isteyen kişilerin yapması gereken ; her kitaba farklı bir bakışla bakma, kitabın tekilliğini ve lüzumsuzluklarını aşarak, başka kitaplarla arasındaki ilişkiyle ilgilendireceği kısımlar kadar okuma yapmasıdır.
Bir çok kitapla ilgili konuşmak isteyen ve yönlendirmeyi okumaktan daha çok seven bir okurun yakalamaya çalışması gereken incelikte budur.
Araştırılsa, doğrudan kendisinden öğrenilse ve uygulansa,şu insan alemine en faydalı ve zararsız yoldur islam yolu, Allah'ın yolu...
Şeriat demek ise Allah in hükümleri ve yasaları demektir. Yani empoze edildiği gibi, adam asmak, kayfi olarak fazla eş yapmak, kadınların aşağı görülmesi vs. değildir. Tam Tersidir.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun
___________Spoiler içerir._____________
Not:
Kitabı okumadıysanız bu inecelemeyi okumayın. Okuduktan sonra detayları kafanızda oturtmak için okuyunuz.
Şimdi diyeceksiniz ki siyah ve beyaz ne alaka?
Renklerin bir anlamı vardır. İyinin, saflığın sembolü beyaz, kötülüğün siyah, neşe ve mutluluk simgesi sarı, kararsızlık ve dengenin
Yedi kitaplık Kayıp Zamanın İzinde'nin ilk kitabı Swann'ların Tarafı, oldukça zor bir eser. Çoğu eserin ağırlaşmasına ve zorlaşmasına yol açan "anlatımda yoğunluk" dediğimiz kavram bu kitapta genelgeçer olarak pek fazla yok. Anlatım yalın; yazarın ne dediği anlaşılıyor. Ne dediği anlaşılıyor ama nasıl anlaşılıyor? İşte burada Proust