Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendim kendime yeterim...Durma...Defol!...Defol!...
Sayfa 209
Haydi bakalım... Benim gözlerimi açtın, sana bir eyvallah... Şimdi arabanı çek... Namussuz insan suratı seyretmek istemiyorum. Kendi kendime yeterim... Durma... Defol!
Sayfa 195 - YKY-47.baskı
Reklam
Şimdi arabanı çek... Namussuz insan suratı seyretmek istemiyorum. Kendim kendime yeterim... Durma... Defol!...
"Kalk! Anlat Ankara muharebesini!" Güdük, kitabın yüzünü açmadığı gibi, çalışanları da rahat bırakmamıştı. "Ankara muharebesini mi efendim? Yunanlılar İzmir'e girdiler. Ankara'ya doğru yürüdüler. Sonra efendim, Mustafa Kemal Paşa..." "Ne Mustafa Kemal'i be... Ayağı sakat biri vardı hani. Ankara'ya gelmiş, karargâhını kurmuştu." "Ayağı sakat biri mi? Anladım, Topal Osman... Şu meşhur çete reisi..." Bu cevap, Kel'i zıvanadan çıkarmıştı: "Eşek herif!" dedi. "Kalkarsam çiğnerim seni! Defol, gözüm görmesin!"
Sayfa 183 - Çınar Yayınları, 48.BaskıKitabı okudu
"Ester gelmedi" ... "Mesut olmalı, sevdiği işi yaptığina göre." "Çok mesut," dedi sözcüğün üzerine basarak. " Çok da iyi bir adamla evlendi. Bir Yahudi ressamla... Çok seviyor Ester'i...Evet, geçtiğimiz haziranda oldu düğünleri..." Şoyle bir baktı yüzüme. " Ne o, niye asıldı suratın? Yoksa hâlâ umudun mu vardı? Seni affedeceğini mi bekliyordun? Yapma Şehsuvar! Demek Ester'i hiç tanımamışsın..." ... "Unut artık onu Şehsuvar, " diye söylendi. "Unut artık, Ester diye biri yok seninniçin..." Evet,aynen bunları söyledi. "Kalk git, defol birdan," deseydi daha az yaralardı beni.
Sayfa 636 - Everest
Bir avuç sahte kentlinin(!) hezeyanları
Bana benzemiyorsun, öyleyse defol buradan. Çimentoyu kar, çöpleri temizle, tuğlaları taşı ve buradan defol. Bu kadar alçak ve bu kadar dil ucuyla söylenmiş kolay bir cümleyle defol buradan! (...) Yaşadığı her yeri azgınca sahiplenen ve kendisi gibi olmayan hiç kimseyi kendi sokağına kabul etmeyen, gözü bir türlü doymak bilmeyen bir avuç sahte kentlinin hezeyanları bunlar.
Reklam
savaşa hayır
...hep şu sloganı haykırıyoruz, hançeremizi yırtarcasına: “Katil ABD, Ortadoğu’dan Defol!” Ve arkasından da diyoruz ki; “Bugün siyaset yapıp da ‘Katil Amerika, Ortadoğu’dan Defol’ diyemeyen her kişi ya gafildir, ya hain.” Nurullah Ankut
Bu adam zayıf olduğu ve korktuğu için acı çekiyor. Ayrıca, bir o kadar da savunmasız ve bu hayatı taşımakta zorlanıyor. Hayat karşısında devamlı surette yüzünü elleriyle kapatıyor. Çünkü kendisi çok temiz ve bir o kadar da samimi bir insan... Her zaman kendi kendisiyle barışık, çok doğal ve çok samimi davranıyor ama bu özelliklerinden dolayı acı duyuyor. Fakat hayatta kendisini ve karısına duyduğu sevgiyi korumak için birtakım önlemler alması gereken süreçte bir bedel ödüyor ve bu önlemler sonucunda adam bir alçağa dönüşüyor. Böylece iyi olma niteliklerini kaybediyor. Ve sizin de fark ettiğiniz gibi, bu değişiminden hemen sonra birden herkesin ihtiyaç duyduğu biri hâline geliyor. Karısı ona ihtiyaç duymaya başlıyor, onu terk edemiyor. Bir zamanlar karısı ağlayıp şöyle sızlanıyor: "Ne biçim bir insansın böyle? Hep 'beni bağışla, beni bağışla'. İşte, yüzüne tokat attım, sen yine 'beni bağışla' diyorsun." Ama geçirdiği değişimden sonra adamın bu sefer kendisi karısını tokatlıyor ve "Defol git, " diye bağırıyor. Buna rağmen karısı peşinden gitmeye devam ediyor. Bakın, Bergman'ın iyiliğin ebediyen pasif, kötülüğün de ebediyen aktif olduğu sorununu nasıl ele aldığına dikkat edin.
Sayfa 50 - Agora KitaplığıKitabı okudu
"Ona aşıktım ben!" Gregg Kraliçenin üzerine yürürken Tess önüne çıkarak onu geri durmaya zorladı. Diğer taraftan Rald yanına gelip daha fazla ilerlemesini engelledi. " Var olduğundan beri ona değersiz bir şeymiş gibi davrandın. Hayatta olması bir lütufmuş gibi. Seni memnun etmek için ne kadar çabaladığını bile görmedin" "Defol buradan!" Dedi Thalestris arkasını dönerken "Kendi kardeşini bile halkından koruyamadıktan sonra, ormana yerleşmiş insanlarla baş edebileceğini sanıyorsan hayal görüyorsun. Kibrin ruhunu olduğundan daha aptal gösteriyor"
Sayfa 193Kitabı okudu
Defol git, tiksindirici kâbus! Doğduğun karanlıklara geri dön!
Reklam
Deliler genellikle “sahipsiz” kalmışlardır. Neden? Çok basit. Hepimiz delilerden korkarız da ondan. Oysa onların herhangi bir insandan daha zararlı, daha tehlikeli olabileceğini kanıtlayan ne tek bir araştırma vardır, ne de bu doğrultuda istatistiksel veriler. Deliler bizi tedirgin ederler. Ayrıca nasıl bir çağrıda bulunacağımızı bilemeyiz. “Amerika, Vietnam'dan defol!”, “Irk ayrımına hayır”. Gayet iyi. Peki ama, deli dediklerimiz için talebimiz ne?
kız dili ve edebiyatı🌷🌷 uyuz: çok tatlısın gıcık:senden hoşlanıyorum öküz:benimsin geber:seni seviyorum odun: hayatımın anlamisin defol:gitme yüreğim sende kaldı ✨✨
Ölüme gidiyorum ister durdurun ister durmayin Beni isteyenler yoruma istemeyenler defol diyebolir yorumda
İçinizdeki çocuk inatla küser ve saklandığı kovuğa çekilir. "Aptalca duygularını ben­den uzak tut, onları istemiyorum!" der. Suçluluk duygularında da, "İstemiyorum, yapamıyorum, zaten bir işe yaramaz, defol başımdan, beni rahat bırak!" diyerek kovuk politikasını yürü­tür. Aslında direnmesine rağmen söylediklerinin tam tersini arzular. Birisinin gelip, duvarların ve dikenli tellerin üstün­den atlayarak onu özgür kılmak için mücadele vermesini ister. Ama bu gizli umut ile hiç kimsenin onun uğruna savaşmaya­cağı kuşkusu birleşerek şiddetli savunma taktiklerinden birine yol açar.
"Altın kadehte zehir sunuyorsun bana beyaz kanatlarında iğrenç bir çamura bulanmış" Defol !!!!
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.